Bizim meseleleri ele alış şeklimiz kalıpsal olarak üç aşağı-beş yukarı hep aynıdır. Her zaman, İslami mücadeleyi ele alırken meselenin başlangıç noktası olarak 610 yılını baz alarak meseleye başlarız. Çünkü İslam’ın başlangıç yılı 610 yılıdır da ondan. Ama temelde mücadeleyi Hak-Batıl, insan-şeytan, Allah tarafı olmak (Hizbullah), şeytan tarafı olmak (hizbüşşeytan) temelinde ele alırsak; bu sefer başlangıç noktası tabi ki Hz. Adem olacak.
Neyse şimdi konumuz, bu günkü kafir dünyanın durumu… Şimdi tekrar konuyu Rasülüllah (s.a.v) ın döneminden başlatacak olursak; Efendimiz (s.a.v) ilk vahiyden sonra insanlara (Mekkelilere) vahyi haber verdi, duyurdu. Genellikle müşrik cephe müthiş bir tepki gösterdiler ve reddettiler. Ama iş bununla da kalmadı Muhammed (s.a.v) davasına devam ettikçe onlar da karşı çıkmaya ve karşı atak geliştirmeye devam ettiler. Her geçen gün organize bir biçimde Rasülüllah (s.a.v)’ ın önünü kesmek için mücadeleye başladılar.
Biz her zaman, her yerde ve her işimizde prototip olarak o dönemleri (Mekke dönemi, Medine dönemi ve Mekke’nin fethinden sonraki dönem) kullanırız. Bütün yaşanan olayların bir kopyası ve ana kaynağını oradan çıkarırız.
Ancak modern dünyanın bu günkü geldiği noktada bir diğer problem de kafir dünyanın tıpkı biz Müslümanların 1500 yıllık birikimimizle İslami meselelere baktığımız gibi, onlar da 1500 yıllık küfür birikimiyle işlerini organize etmekteler. Öyle ki; 610 ile 632 yılları arasındaki mücadeledeki kullanılan maddi malzemeler, mekanlar ve hatta toplumsal sosyolojik yapı bu gün için şekil değiştirmiş ona göre de küfür teknikleri geliştirilmiştir. Ulaşımda, iletişimde , tıpta, sanayide ve savaş aletleri gibi tüm modern dünyanın elindeki bu imkanları İslam düşmanlığında kullanmaktadırlar.
Bu toplumsal yapıyı ele alırken bir diğer dikkatimizi çeken konu da; Müslümanları AŞILAMA yöntemiyle hizaya getirmek şeklinde olmaktadır. Aşı; hastalığın kendisinden olan bir hücreyle, çok küçük zarar vermeyecek kadar küçük veya öldürülmüş bir hücreyle vücudun bağışıklığını artırmaktır. Yani hastalığı etkisiz hale getirmektir. Adamlar bunun sosyolojik boyutunu İslam Dünyasına uygulamaktalar. Görüntü olarak kendilerine benzeyen, kendileri gibi hareket eden ama gerçekte onların düşündüğü gibi düşünmeyen, onların(mü’minlerin) gittiği yolu pekte beğenmeyen birilerini iktidara getirerek bütün mücadele alanını allak bullak ediyorlar. Müslümanların bütün dirençlerini kırıyorlar.
Yıllar önce mücahitlikte en önde gidenlerin aşıyı yedikten sonraki hallerine baktığımız zaman belirli bir süre içinde her şeylerini yitirdiklerini hatta haya-edep ve namuslarının bile ayaklar altında süründüğünü görmekteyiz.
Aman ha aşıya dikkat!.. Kafirlik aşısı mı İslam aşısı mı?.. Evet İslam aşısı da olur. Yabani meyvesiz ağaçlara; verimli, cinsi güzel ağaçlardan aşı yapılırsa çok güzel verim alınır. Tıpkı bunun gibi müellefe-i kulüp inancı (kalpleri İslam’a ısındırılmak istenenler) İslam’ı aşılama müesseseleridir. Yahut Osmanlılardaki cemiyeti hayriyye gibi, Ahi Evran gibi teşkilatlarda aynı amaca hizmet etmek üzere kurulmuş teşkilatlardır.
Aman modern dünyanın tuzaklarına dikkat!.. Gerçekten üzülüyoruz, televizyonlarda yaşını başını almış(… şek kadar olmuş) hocaların neler anlattığını nasıl garip garip hareketler sergilediğini gördükçe içimiz sızlıyor. Adam aşıyı bir yedimi bambaşka birine dönüşüyor. Ondan sonra ne yaptığı, ne söylediği belli olmuyor.
Direnme olarak, “Ben o aşıyı asla vurdurmam.” demekle olmaz. Bu iş “Ben öyle numaraları yemem.” gibi kabadayılıklarla da olmaz. Hatta “Öyle diye diye Yahudi’ye hizmet edersin farkına bile varamazsın.”
Bunun için insan; imanı kâmil, İslam’ı amil olacak. Salih amel sahibi olacak. (Hakkı tavsiye) Allah için cihadı terk etmeyecek. (Sabrı tavsiye) Cihad edip davasından dönmeyen, taviz vermeyen, yanlış yollara sapmayan İslamcı teşkilatlardan asla kopmayıp onlarla beraber hareket edilmelidir. İşte o zaman hem seni aşılayamazlar, hem de o sahte görüntüler sana hiç zarar veremez.
Bir diğer mevzu da bütün suçu Allah demek olan , yıllarca davasından asla taviz vermeyen, kebair günahlara dalmayan, cihadı terk etmeyen, küfür dünyasıyla işbirlikçilik yapmayan, İslam Birliğini savunan… bu tarif ettiğimiz adreste bulunan teşkilatlardan hiç çıkmazsanız aşıdan da aşıcılardan da emin olursunuz.
Bu teşkilatların sağlam ayakta kalabilme dinamiklerini sonra ayrı bir başlık altında uzun uzun yazarız inşallah. Fi emanillah.