24 Haziran seçimleri yaklaştı, bugün itibariyle 13 gün kaldı. Partiler bu seçimde diğer partilere karşı üstünlüğü sağlayabilmek için ekonomi alanında da birçok vaatte bulunmaktadırlar. Mesela CHP, 24 Haziran seçimleri dolayısıyla asgari ücreti 2 bin 200 lira yapacaklarını vaat etti.
Maliye Bakanı Naci Ağbal da buna tepki gösterdi ve özetle şöyle dedi: “Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi asgari ücreti 2 bin 200 liraya çıkarırsak bu durumda işverene maliyeti brüt 3 bin 41 liraya çıkıyor. Yani 656 lira işverenin yükü artıyor, vergilerden vazgeçilse 174 liradan vazgeçiliyor. Sayın Kılıçdaroğlu, hala arada 481 lira işverene gelecek bir yük var. Dolayısıyla burada herhalde 481 lira gelecek ilave yükü nereden karşılayacağını da açıklamak durumunda.”
Partilerin, seçim zamanında, ekonomi alanında, buna benzer vaatleri işe yaramaz değil, az da olsa işe yaramaktadır. Çalışanların azda olsa birazcık nefes almasına sebep olmaktadır. Bunlar güzel bir şey (!?) olmakla birlikte uzun vadeli halkın nefes alması ve çalışanın hak ettiğinin karşılığını alması mümkün değil.
Bu, kapitalizmin bir politikasıdır, soğuktan muslukların patlamaması için kışın birazcık muslukların gevşetildiği gibi musluklar zamanı gelince birazcık gevşetilmektedir, hatırlayın geçmiş seçimlerde de böyleydi, şimdi de böyledir. Hane başına iki anahtar vaat edenler olmadı mı?
Kapitalist düzen değişmedikçe haktan- hukuktan, hürriyetten, özgürlükten adaletten bahsetmek abesle iştigaldir, bu aziz milletle alay etmektir. Bu millet, arif olduğu için seçim dolayısıyla ekonomi alanında vaad edilen her şeyin oy avcılığı yapmak olduğunu biliyor. Kapitalist düzen değişmedikçe sömüren ve sömürülen zümrelerin olacağını da biliyor, bu sebeple sesini çıkarmıyor ve bir partiye oyunu verip geçiyor.
Kapitalist düzende ekonominin faiz yoluyla %’de 95’ni nüfusun %’de 5’i yiyor, %’de 5’ini ise nüfusun %’de 95 yiyor. Memur ve işçi maaşlarında da böyledir, bakın milletvekillerinin ve bürokratların maaşına bir de onlar kadar tahsil görmüş memurların maaşına. Ayrıca birçok milletvekili ve bürokratlar, suyun başında bulundukları için ihaleleri doğrudan veya dolaylı yollardan alarak milyarlarca dolar kazanmaktadırlar. Onlar suyun başında olmasalardı milyarlarca dövizi kazanabilecekler miydi?
Bu gün Balkan ve Kafkas ülkeleri kapitalist düzenin vergilerinden soluk alamaz hale gelmiştir. O bölgelerin yerli halkı şöyle diyor: “Osmanlı senede bir kere vergi alırdı, kapitalist düzen ise yılda çokça vergi almaktadır dolayısıyla Osmanlı’nın adaletini özledik.”
Burjuva Osmanlı’nın elinden bu bölgeleri alarak sömürmeğe devam etmektedir. Hakeza Türkiye’yi de faiz yoluyla sömürmektedir. Doların yükselmesi, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı çağın şartlarına uygun işletemez olmamızın sebebi bu yüzdendir.
Batı, Osmanlı topraklarını parçalayıp sınırlarını cetvelle çizerek üzerinde kurmuş olduğu irili ufaklı devletleri yalnız ekonomi alanda değil, askeri, eğitim ve kültürel alanlarda da sömürmektedir. Kendi zihniyetine uygun insanlar yetiştirerek başımıza onları getirmektedir. Bir müddet sonra onların yerine kendine daha iyi hizmet edebilecek insanları getirebilmek için diktatör yaftasıyla yıkmakta ve halkına en az yüz sene belini doğrultamayacak şekilde zarar vermektedir. İşte Mısır, Libya, Afganistan, Suriye Afrika ülkeleri hep böyledir. Arap Baharı adı altında Ortadoğu’yu bu hale getirmedi mi?
Bir Türkiye kaldı, ABD, Türkiye’yi de Suriye’nin durumuna düşürmek için çalışmaktadır. FETÖ, PKK/ YPG ve diğer terör örgütleri bunun için vardır.
ABD’nin gayesi, enerji kaynaklarını kontrol altına alabilmek için Çin’in önderliğinde yeni inşa edilecek olan İpek Yolu’na ve Doğu Akdeniz’e hâkim olmak istiyor. Akdeniz Havzası’na hâkim olan dünyaya hâkim olur. Burjuva’nın Osmanlı’yı yıkmasının sebebi bu yüzdendir.
Emin olun Balkanlar ve Kafkasların yerel halkı Müslim gayrimüslim Osmanlı’nın adaletini beklemektedir. Gidin kendileriyle konuşun, yukarıda söylediklerinin aynısını size de söyleyecekler.
Osmanlı ayrıca yılda Balkan ve Kafkas ülkelerinde bir-iki akçe aldı, bu sürede yatırım yaptı dört misli akçe, binlerce vakıf kurdu evlad-ı Fatihan’a Kanuni dönemi buna şahittir
Sonuç olarak diyoruz ki, kapitalist düzenden kurtulmadıkça seçim vaadiyle asgari ücret ne kadar yükseltilirse yükseltilsin, ne verilirse verilsin, sömürü düzeni devam edecek demektir.
Ramazan bayramınızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan dilerim. Hoşça kalın.