Evangelist Armageddon inancı doğrultusunda ABD’nin Golan işgalini onaylayan imzasının hemen akabinde siyonist İsrail’in Gazze’ye saldırısı ile bir kez daha ilan ettiği zihin yapısını dikkatlice okumak gerekiyor.
Bu dikkatle her ne kadar milyonlarca insanın ABD’nin bu tavrı ve İsrail’in hiçbir zaman vazgeçmediği saldırıları dünya milletleri için bir sır olmasa da ABD nin tarihsel reflekslerinin daha iyi anlaşılacağına inanıyoruz.
ABD başkanı Trump’ın Kudüs’ü başkent kabul etme kararından sonra bu defa Golan tepeleri olarak isimlendirilen bölgenin İsrail toprağı olduğunu kabul eden kararını nasıl okumamız diyenlere öncelikle ABD Dışişleri Bakanı’nın sık sık Kudüs ziyaretinde bulunmasından başlayabilirsiniz demek istiyoruz.
Müslümanların ilk kıblesi Mescidi Aksa’yı yıkmak için her türlü fırsatı kullanan siyonist İsrail’in Kudüs’ü ziyaret eden her ABD’li bakana öncelikle güya Mescidi Aksa’nın altındaki üç bin yıllık tünelleri gezdirmesi de tesadüf değildir.
Kuzey Güney savaşlarından sonra ABD’nin Siyonistlerce kurulduğunu söylemek mümkün değilse de işleyişinde son derece etkili olduklarını söylemek mümkündür.
Bölgede yıllardır devam eden işgalin artık sadece siyasi bir olay olmadığını tam tersine dini bir görevin diplomasiyle kamufle edildiğini bilmeyen kalmamıştır.
Nerdeyse kuruluşundan beri İsrail’in bütün haksız uygulamaları karşısında alınan BM kararlarının her defasında ABD ve Avrupa ülkeleri tarafından veto edilerek esasında ABD ve Avrupa’nın Filistin’in işgali konusunda İsrail’den hiç farklı olmadığını görmeyenlerin körlüğünün sona ereceğini bekleyenler bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da hep yanılacaklardır.
Çünkü Golan tepeleri sadece stratejik konuma sahip bir yer değildir.
Golan tepeleri İsrail açısından sadece su kaynaklarının yaklaşık 3’te birinin temin edildiği bir bölge de değildir.
Golan tepelerinin özelliği Suriye’nin başkenti Şam’a 60 km’lik bir mesafede oluşu da değildir.
Veya Golan Tepeleri’nin İsrail başta olmak üzere Suriye ve Filistin bölgesini iyi kontrol edebilme imkânı da çok önemli değildir.
Deniz seviyesinden üç bin metreye varan yüksekliklerinin sağladığı eğim nedeniyle Şeyh Dağları’nın eriyen karları ve sularının petrolden daha kıymetli olduğu gerçeği de işgalin esas sebebi değildir.
Hatta Golan Tepeleri’nin İsrail açısından jeostratejik konumunun üstene burada bulunduğu söylenen petrol rezervlerini de ilave etseniz çıkan sonuç ilhak kararının asıl nedeni değildir.
Amerika İsrail ilişkisini Trump ve Netanyahunun seçim kazanma stratejisi olarak da görmeden dini ve tarihi arka planı iyi kurgulanmış büyük bir iş olarak görmedikçe elde edilecek sonuç bir netice vermeyecektir.
Bu büyük işin içinde Beyaz Sarayın Efendilerinin elleri var.
Bu büyük işin içinde Pentagonun elleri kanlı generallerinin de elleri var.
Bu büyük işin içinde ABD dışişlerinin dünyadaki operasyonel parçası olan CIA’nın gizli ve örtülü suikast operasyonları var.
Çünkü bu büyük işin bu günkü amacı israilin bütünlüğünü sağlamak olsa da asıl iş BOP projesini uygulayarak Nil’den Fırat’a büyük İsraili kurmak ve nihai Armageddon Savaşında Müslümanlara galip gelmektir.
Kim ne derse desin BOP tereddütsüz bir şekilde uygulanıyor.
Bunun için başlangıçta ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar iyi ilişkiler içinde olduğumuz Suriye karıştırıldı ve güçsüzleştirildi.
Planlı bir şekilde başlatılan Arap baharından önce bize Suriye sınırımızdaki mayınları temizlememizi kim istedi?
Suriye’nin toprak bütünlüğünün olmadığı ve askeri gücünün yok edildiği bir noktada Golan Tepelerinin Suriye toprağı iken İsrail toprağı olması kararına itirazımızın bir karşılığı var mı dünyada?
Bütün bunları biz yaşadığımız son gelişmelerden dolayı anlayabiliyoruz, anlamayanların da en kısa sürede anlamasını diliyoruz.
Çünkü ABD ve İsrail tarafından yapılan her hareketin bir Armageddon çağrısı olduğunu fark edemeyenler çağrısı yapılan Armageddon kapıya dayandığında iş işten geçmiş olduğunu göreceklerdir.
Hem kastedilen dinimiz yönünden, hem de ülkemizin birliği, milletimizin birlikteliği yönünden.