Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy vefatının 88.yıldönümünde Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Kariyer Merkezi tarafından düzenlenen “Vefatının 88. Yılında Mehmet Akif Ersoy: Zor Zamanlarda Akif Olmak” konulu konferansta anıldı. ASÜ Konferans Salonu’nda düzenlenen anma programının açılışında selamlama konuşması yapan ASÜ Kariyer Merkez Müdürü Öğretim Görevlisi Seyfullah Gümüşok, öğrencilerin kariyerlerine katkı sağlayacak birçok organizasyon düzenlediklerini bu konferansın da milli şairimizin karakter ve kariyeri üzerine olmasının önem taşıdığına dikkat çekti. Gümüşok, 20-21 Şubat 2025 tarihinde de paydaş üniversite olarak İKAF’25 Kariyer Fuarı için 500 öğrenci ile birlikte Konya’da olacaklarını dile getirdi.
HER ZAMAN VATANINA VE MİLLETİNE SADIK KALDI
Konferansa konuşmacı olarak katılan KTO-Karatay Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un uğradığı haksızlıklara rağmen hayatı boyunca devletine ve milletine her zaman sadık kaldığını söyledi. Akif’in ömrünün sonuna kadar milli duruşundan ve karakterinden hiçbir zaman taviz vermediğinin altını çizen Prof.Dr. Arabacı, “Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy yaklaşık 11 yıl boyunca Mısır’da yaşadı. Bazı yazarlar, Akif’e ‘seni mağdur ettiler, senin vekilliğini ve emekli maaşını elinden aldılar. Türkiye’nin yöneticilerinin aleyhine bir şeyler yaz’ demelerine rağmen onların bu taleplerine kulak asmamıştır. Akif o dönemin yönetimiyle ters düşse bile onlar aleyhine en küçük konuşması ve açıklaması olmamıştır. Hâlbuki onlarla aynı fikirde değildi ve onlardan zarar görmüştür. Günümüzde en küçük olumsuzluk ve mağduriyet yaşadığı zaman vatanını, milletini satan insanlar görüyoruz. Akif en zor zamanlarında ülkesinin ve milletinin yanında olmuştur ve vatanını hesapsız sevmiştir. Bu yüzden Akif duruşu bambaşka bir duruştu” dedi.
ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN!
Mehmet Akif Ersoy’un ömrünün son günlerinde yaşadığı Mısır Apartmanı’nda Feridun Kandemir isimli gazeteciye röportaj verdiğini hatırlatan ve bu röportajda tarihe geçecek bir açıklamada bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Arabacı, o hatıratı şu şekilde anlattı: “Akif ömrünün son zamanlarında yaşadığı rahatsızlıktan dolayı çok bitkin düşmüştü. Gazeteci Kandemir, Akif’e ‘Üstad İstiklal Marşı’nı sen yazdın ama Türkiye’de bu marşı değiştirmek istiyorlar. Ne diyorsun bu duruma der?’ diye sorar. Akif duruşu orada belli olur. Yatağından doğrulur; ‘Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. Onu şimdi ben de yazamam’ der. O günlerin atmosferinde İstiklal Marşı yazılmıştır.”
HAKKINDA EN ÇOK ESER YAZILAN KİŞİ OLDU
Mehmet Akif’in kıymetinin vefatından sonra daha çok anlaşıldığının altını çizen Prof. Dr. Arabacı, şunları kaydetti: “Mehmet Akif Ersoy, 27 Aralık 1936 tarihinde vefat etti. Cenazesi çıplak tabutta Beyazıt Meydanı’nda bir caminin önüne konulur. Üniversite öğrencileri kim olduğunu merak eder. Cenazenin Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy olduğunu öğrenince koşarak bir bayrak getirirler. Tabutunu bayrakla örterler. Cenazeye sahip çıkarlar. 10 bin civarında genç Akif’i son yolculuğuna uğurlar. Gençler arasında para toplar ve mezarını yaptırıyor. Her sene anmaya başlarlar. Zamanla Akif’i ananlar çoğalır. Türkiye’nin hakkında en çok eser yazılan kişisi olur ve Akif böylece ölümsüzleşmiştir.”
AKİF’İN HAYALİNİ GENÇLERİMİZ GERÇEKLEŞTİRMELİ
“Akif’i ölümsüzleştiren nedir?” sorusunu da cevaplandıran Prof. Dr. Arabacı, “Akif’i ölümsüzleştiren zor şartlarda vatanına sahip çıkan, değerlerine sahip çıkan ahlak abidesi bir duruşu olan bir aydınımız olmasıdır” dedi. Akif’in gerçekleştirmek istediği üç önemli hayalinin olduğunu ve fakat bunları gerçekleştirmeye ömrünün yetmediğini kaydeden Prof. Dr. Arabacı, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Milli şairimiz Mehmet Akif’in de özlemleri olmuştur. Asım’ın neslini çok özler. Yerli değerlerle donanmış, Batı’nın ilmini ve tekniğini alan bir gençlik özler. Safahat’ın yedi kitabından bir Asım’dır. Ölmeseydi ikinci bir Asım kitabı daha yazacaktı. İstiklal Harbini yazacaktı. İstiklal Harbi’nin gizli kahramanlarını yazmayı çok istiyordu. İstiklal Harbi’nde müthiş kadın kahramanlarımız var. Prizrenli Ayşe Çavuş, Fatma Seher, Adanalı Rahime Hatun, Şerife Bacı bunlardan sadece bazıları. Akif bunları yazmayı çok istiyordu. İslam’ın ilk devri kahramanlarını da yazmayı çok istiyordu. Bu üç düşüncesini de gerçekleştirmeye ömrü yetmedi. Akif’in yapamadıklarını yapmak siz gençlerimizin üzerine vazifedir. Vatana sahip çıkmak, ülkeyi kalkındıracak bilimsel düşünceyi geliştirmek gençlerimizin en büyük görevi olmalıdır.” Konferansın ardından ASÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Köse, Prof. Dr. Caner Arabacı’ya günün anısına hediye takdiminde bulundu.