26 Nisan Pazartesi günü, Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından, “Hayat Ekseninde Okumak, Yazmak, Kadın Ev Hanımlarıyla Kadın Yazarların Buluşması”nda ‘Anne Sen de Oku’ başlığı adı altında Konyalı hanım yazarlarımızla ev hanımlarının (gerçi ev hanımlarının katılımı yok denecek kadar azdı ama ne diyelim) biraraya gelmesi sağlandı. Aslında genel çerçeve olarak çok güzel bir tasarı fakat istenen gerçekleşseydi çalışma amacına ulaşacaktı bana göre. Ancak yazar arkadaşlarımız birbirinden önemli konulara değindiler. Ben de kendi sunumu, sizlere faydalı olacağını umarak aktaracağım Allah (c.c)’ın izniyle. Konum; ‘Ev hanımlarının Pratik Okuma Seyirleri’ idi. Keyifle ve sıkılmadan okuyacağınızı düşünüyoruz inşallah. Gayret bizden tevfik Hak Teâlâ’dan.
Kalem, kılıçtan daha güçlüdür.
Kitap, hayatı okumaktır.
Okuyan, iki misli daha iyi görür.
Bir insanın değeri okuduğu kitaplara eşittir.
Okuyarak kendimizi, tarihimizi, dünyamızı keşfederiz.
Okumanın önemine dair bu veciz sözler aslında bizlere pek çok şey anlatıyor.
Yüce dinimizin ilk ayeti ‘OKU’ emri olduğundan kadını-erkeği, büyüğü-küçüğü, genci-yaşlısı okumaya çok ehemmiyet vermelidir. Kendi öz kültürümüzde okumaya, ilme ve ilmî gelişmelere büyük önem verilmesine rağmen bugün okumayan, araştırmayan bir toplum olduk çıktık. Millî ve manevî değerlerimizde kitaplara, kütüphanelere, arşivlere ve ilmî araştırmalara tarihsel seyir içinde bakıldığında oldukça önemli bir yere sahip olduğu görürüz. Osmanlı padişahları arasında şair ve edip olanların sayısı epeyce kabarıktır.
Memleketlerin ve kişilerin, gelişim ve kalkınması okumakla ve ilmî araştırmalarla sağlanabilir. Toplumların kendilerine yakışır bir statüye gelmeleri için okumak gerektiği gibi bireylerin kişisel gelişmeleri için de okumak gerekir.
Kitaplar; kültürümüze, benliğimize, ruh dünyamıza, hayat ve medeniyetimize yön veren kaynaklar olduğundan, bunları alırken de müspet ve doğru yazarların eserlerini özenle seçip okumalıyız.
Evet, okumalıyız.
* Kendimiz için, ailemiz için okumalıyız.
* Dinimizin ilk emri ‘OKU’ olduğu için okumalıyız.
* “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” kutsî fikrinin gerçekleşmesi için okumalıyız.
* İlmin yeniden ihya edilmesiyle ‘Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı’ gerçeğinin idraki için okumalıyız.
* Artık Müslümanların da ilmî gelişmelere imza atması için okumalıyız.
* İlimle kuşanmış, geçmişiyle barışık, geleceğe ümitle bakan, kendi kültürüne yabancılaşmamış, manevî değerlerini ihmal etmemiş bir kişi olmak için okumalıyız.
* Ahlaklı, kültürlü, fazilet donanımlı olmak istiyorsak okumalıyız.
* Millî ve manevî kültürümüzün bekası ve gelişimi için okumalıyız.
* İlmî araştırmalar yapmak, bilgiye ulaşmak için okumalıyız.
* Çağın gelimini takip adına okumalıyız.
* Kendi gelişimimizi ve bilgimizi artırmak için okumalıyız.
Evet, okumalıyız.
Çocuklar okumalı.
Gençler okumalı.
Çalışanlar, çalışmayanlar okumalı.
Ev hanımları da okumalı.
Zirâ, Kitap okumayan nesiller, zamanla millî ve manevî kültürlerini kaybederler.
Kitap okumayan nesiller, evrensel değer hükümlerini kazanamazlar.
Kitap okumayan nesiller, ilmî araştırmalara ve gelişmelere karşı duyarsız kalırlar.
Kitap okumayan nesillerin, kişilik ve karakter gelişimi sağlanamaz.
Kitap okumayan nesiller, zaman içinde düşünme özellikleri gelişmez, zayıflar ve çeşitli konularda fikir üretme özelliği olmaz.
Kitap okumayan nesiller, kendilerini ifade etmekte zorlanırlar, iletişim becerileri de gelişmez.
Kitap okumayan nesiller; konuşurken, yazarken kelime ve sözcük bulmakta zorlanırlar. Kelime hazneleri zengin olmadığından kısır bir döngü içinde konuşurlar.
Bu saydığımız menfîliklerin olmaması için okumalıyız. Fakat ne yazık ki bugün okumayan araştırmayan, hazırcı ve tembel bir toplum olduk çıktık.
Ülkemizdeki okuma oranlarına şöyle bir baktığımızda, Türkiye’mizde yılda kitap okuma oranı % 4,5, dergi okuma oranı % 4, gazete okuma oranı % 22, TV seyretme oranı % 95’tir. Yâni, ülkemizde her yüz kişiden 4 kişi kitap veya dergi okuyor. Fakat her yüz kişiden 95 i TV izliyor. Yine dünyanın en çok kitap okuyan ülkesi olarak bilinen Japonya’da bir kişi yılda 25 kitap okurken Fransa’da ise bir kişi yılda 10 kitap okumakta. Ülkemizde yüksek öğrenim gören kişilerin sayısı artmasına rağmen okuma oranında ne yazık ki bir artış yok. Hatta nüfusumuzun % 40’ı daha hayatında hiç kütüphaneye gitmemiş. Gençlerimizin % 70’i okumuyor. Netice olarak şunu söyleyebiliyoruz: Ülkemizde düzenli olarak kitap okuma alışkanlığı yok.
O halde acilen; aynen ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyası gibi ‘Ağaç Dikme Kampanyaları’ gibi “HAYDİ TÜRKİYE KİTAP OKU” “TÜRKİYE OKUYOR” tarzında kampanyalara ihtiyaç var.
Bu hafta aynı konuya devam edeceğiz inşaallah. Şimdilik kâinatın yüce yaratıcısına emanet olunuz ve hayırla kalınız efendim.
Kalem, kılıçtan daha güçlüdür.
Kitap, hayatı okumaktır.
Okuyan, iki misli daha iyi görür.
Bir insanın değeri okuduğu kitaplara eşittir.
Okuyarak kendimizi, tarihimizi, dünyamızı keşfederiz.
Okumanın önemine dair bu veciz sözler aslında bizlere pek çok şey anlatıyor.
Yüce dinimizin ilk ayeti ‘OKU’ emri olduğundan kadını-erkeği, büyüğü-küçüğü, genci-yaşlısı okumaya çok ehemmiyet vermelidir. Kendi öz kültürümüzde okumaya, ilme ve ilmî gelişmelere büyük önem verilmesine rağmen bugün okumayan, araştırmayan bir toplum olduk çıktık. Millî ve manevî değerlerimizde kitaplara, kütüphanelere, arşivlere ve ilmî araştırmalara tarihsel seyir içinde bakıldığında oldukça önemli bir yere sahip olduğu görürüz. Osmanlı padişahları arasında şair ve edip olanların sayısı epeyce kabarıktır.
Memleketlerin ve kişilerin, gelişim ve kalkınması okumakla ve ilmî araştırmalarla sağlanabilir. Toplumların kendilerine yakışır bir statüye gelmeleri için okumak gerektiği gibi bireylerin kişisel gelişmeleri için de okumak gerekir.
Kitaplar; kültürümüze, benliğimize, ruh dünyamıza, hayat ve medeniyetimize yön veren kaynaklar olduğundan, bunları alırken de müspet ve doğru yazarların eserlerini özenle seçip okumalıyız.
Evet, okumalıyız.
* Kendimiz için, ailemiz için okumalıyız.
* Dinimizin ilk emri ‘OKU’ olduğu için okumalıyız.
* “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” kutsî fikrinin gerçekleşmesi için okumalıyız.
* İlmin yeniden ihya edilmesiyle ‘Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı’ gerçeğinin idraki için okumalıyız.
* Artık Müslümanların da ilmî gelişmelere imza atması için okumalıyız.
* İlimle kuşanmış, geçmişiyle barışık, geleceğe ümitle bakan, kendi kültürüne yabancılaşmamış, manevî değerlerini ihmal etmemiş bir kişi olmak için okumalıyız.
* Ahlaklı, kültürlü, fazilet donanımlı olmak istiyorsak okumalıyız.
* Millî ve manevî kültürümüzün bekası ve gelişimi için okumalıyız.
* İlmî araştırmalar yapmak, bilgiye ulaşmak için okumalıyız.
* Çağın gelimini takip adına okumalıyız.
* Kendi gelişimimizi ve bilgimizi artırmak için okumalıyız.
Evet, okumalıyız.
Çocuklar okumalı.
Gençler okumalı.
Çalışanlar, çalışmayanlar okumalı.
Ev hanımları da okumalı.
Zirâ, Kitap okumayan nesiller, zamanla millî ve manevî kültürlerini kaybederler.
Kitap okumayan nesiller, evrensel değer hükümlerini kazanamazlar.
Kitap okumayan nesiller, ilmî araştırmalara ve gelişmelere karşı duyarsız kalırlar.
Kitap okumayan nesillerin, kişilik ve karakter gelişimi sağlanamaz.
Kitap okumayan nesiller, zaman içinde düşünme özellikleri gelişmez, zayıflar ve çeşitli konularda fikir üretme özelliği olmaz.
Kitap okumayan nesiller, kendilerini ifade etmekte zorlanırlar, iletişim becerileri de gelişmez.
Kitap okumayan nesiller; konuşurken, yazarken kelime ve sözcük bulmakta zorlanırlar. Kelime hazneleri zengin olmadığından kısır bir döngü içinde konuşurlar.
Bu saydığımız menfîliklerin olmaması için okumalıyız. Fakat ne yazık ki bugün okumayan araştırmayan, hazırcı ve tembel bir toplum olduk çıktık.
Ülkemizdeki okuma oranlarına şöyle bir baktığımızda, Türkiye’mizde yılda kitap okuma oranı % 4,5, dergi okuma oranı % 4, gazete okuma oranı % 22, TV seyretme oranı % 95’tir. Yâni, ülkemizde her yüz kişiden 4 kişi kitap veya dergi okuyor. Fakat her yüz kişiden 95 i TV izliyor. Yine dünyanın en çok kitap okuyan ülkesi olarak bilinen Japonya’da bir kişi yılda 25 kitap okurken Fransa’da ise bir kişi yılda 10 kitap okumakta. Ülkemizde yüksek öğrenim gören kişilerin sayısı artmasına rağmen okuma oranında ne yazık ki bir artış yok. Hatta nüfusumuzun % 40’ı daha hayatında hiç kütüphaneye gitmemiş. Gençlerimizin % 70’i okumuyor. Netice olarak şunu söyleyebiliyoruz: Ülkemizde düzenli olarak kitap okuma alışkanlığı yok.
O halde acilen; aynen ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyası gibi ‘Ağaç Dikme Kampanyaları’ gibi “HAYDİ TÜRKİYE KİTAP OKU” “TÜRKİYE OKUYOR” tarzında kampanyalara ihtiyaç var.
Bu hafta aynı konuya devam edeceğiz inşaallah. Şimdilik kâinatın yüce yaratıcısına emanet olunuz ve hayırla kalınız efendim.