Anekdotlardan alıntılar

Ahmet Güldağ
Seçim mailine girerken Atalarımızın “Etliye, sütlüye çok karışma” deyimini de gözden ırak tutmadan geçiştirmenin yerinde olacağını düşünmekteyim.
Çünkü siyaset bulvarı bir türlü alışkanlıkları olan yapamayacağını yapacağım nakaratı içinde oluşumunu halen bırakamamakta.
Bunları tenkit etsen de tasvip etsen de sizin için “işte muhalif değil mi?” veya “yandaş değil mi?” yaftasını yapıştırırlar.
Siz istediğiniz kadar hakikatin oluşumunu belirtseniz de. Bu yaftadan kurtulamazsınız.
Bu bakımdan seçim sonuna kadar konuları bu yöne getirmeme düşündeyim.
Her ne kadar, aslında yıllar evveli konu ettiğim gibi Kanunî Sultan Süleyman’a vurgulanan “ Neme lazım be Sultanım” sözünün karşı oluşumunu yerine getirmelidir ama bunu yazı ile yapmak yerine sohbetlerde muhasebe etmek daha yerinde olur derim
***
Uzatmayalım da bu günkü yazımı gülüp geçtiğimiz pek çok hikâyecik ve fıkralıkları pardon anekdotları basit görebilip duyar veya okur geçeriz ama…
Onlar aslında çok şeyleri vurgular ibret alınmasını ima ederler.
Gelin “Neme lazım”ın bir mana kardeşi olan “Etliye sütlüye” karışmadan, Anekdotlardan bir kaçını okuyalım…
***
Dişi Aslan olan Hayvanlar bir gün “Kim daha çok çocuk doğurabilir” diye
çekişmeye başlarlar!..
Hep birlikte dişi ve dişli aslana gidip danışırlar.
"Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun?" diye sorarlar aslana.
"Bir." diye yanıtlar dişli aslan. "Fakat ben aslan doğururum."
DERS: Nitelik, nicelikten önemlidir.
***
"Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum" diye sorar anne yengeç çocuğuna.
"Düzgün yürüsene! " uyarısını yapar.
"Pekâlâ, anne" der çocuk.
"Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim.” deyiverir
DERS; Hareketler sözlerden önde gelir?
***
Aslanın biri, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar.
“Evet!” Diye yanıtlar koyun. Aslan bu yanıta kızar ve koyunu oracıkta parçalar.
Daha sonra kurda seslenip yanına çağırır, ona da ayni soruyu sorar.
“Hayır!” diye yanıtlar kurt korkudan. Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz.
Sıra tilkiye gelmiştir. Ayni soruyu tilkiye de sorar. Tilkinin yanıtı söyle olur;
“Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum koku almıyor”
DERS; Akıllı kişi tehlikeli durumlarda konuşmaz !..
***
Kazlar ve turnalar bir gün aynı tarlada yiyecek ararlarken birden yanlarına yaklaşmaya çalışan avcıyı fark ederler.
Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar. Oysa kazlar ağır hareket ettikleri için avcıdan kurtulamazlar.
DERS; Yakalananlar her zaman suçlu olanlar değildir!..
***
Yaşlı bir geyik hasta düşer ve daha rahat otlayabilmek için güzel otlarla dolu bir çalılıkta yasamaya baslar. Her hayvanla iyi geçindiği için pek çok hayvan sık sık geyiğin ziyaretine gelir.
Zamanla her gelen hayvan bu güzel otlardan tatmaya başlayınca, kısa süre sonra tüm otlar biter. Geyik hastalıktan kurtulur ama yiyecek hiçbir şeyi kalmadığı için bir süre sonra açlıktan ölür.
DERS; alıntılamayı sizlere bırakıyorum.
***
 Bir gün fareler bir araya gelir ve başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar. Pek çok fikir öne sürülür. Hiçbiri kabul görmez.
En sonunda genç bir fare kedinin boynuna bir çan asmayı önerir.
 Böylece! Kedi kendilerine yaklaşırken farkına varacak ve kaçabileceklerdir.
Bu öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır.
Bu arada, köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuskusu olmadığını belirtir.
Fakat der! Kafamı bir soru kurcalıyor.
“Aramızdan kim kedinin boynuna Çan asacak?”
DERS; İyi bir plan yapmak ayrı, o planı gerçekleştirmek ayrıdır.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
-------------------------
*Anekdot = Hikâyecik -Komik öykü veya Fıkra.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.