Bal gibi değiştirilir. İsteseniz de istemeseniz de bu aziz millet, günü gelince bu ilk dört maddeyi de değiştirecektir; çünkü bu ilk dört maddenin de miadı dolmuştur.
Adama bak, anayasanın ilk dört maddesi de değiştirilir, denildiği zaman kıyameti koparıyor, değiştiremezsiniz, diye avazı çıktığı kadar bas bas bağırıyor. Bu ilk dört madde tabulaştırılırsa işte insan böyle gözü kör, kulağı sağır oluyor, kalbi katılaşıyor, ne hakikati görebiliyor, ne işitebiliyor ve ne de kabul edebiliyor. Arkadaş, yakında göreceksin, tabunuz, sizinle birlikte yıkılacak ve zihniyetiniz tarihin derinliklerine gömülecektir.
Geçen Pazar günü Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili maddeler görüşülürken AK Partili bir milletvekili, anayasanın ilk dört maddesi değiştirilerek yeni bir anayasa yapılmalı deyince, AKP ile MHP ilk defa karşı karşıya geldi. CHP Gurup Başkanvekili ise kıyameti kopardı, ey milletim! İşte görüyorsunuz AKP’nin niyetini v.s. Başbakan Sayın Bin Ali Yıldırım ortalığı sakinleştirdi.
Anayasanın Değiştirilemez İlk 4 (Dört) Maddesi şunlardır:
1. Madde
Devletin Şekli Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir
2. Madde:
Cumhuriyetin Nitelikleri: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
3. Madde:
Devletin Bütünlüğü, Resmi Dili, Bayrağı, Milli Marşı ve Başkenti Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara'dır.
4. Madde:
Değiştirilemeyecek Hükümler, Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Birinci maddede sıkıntı yok. Bu aziz millet Cumhuriyete karşı değil, sıkıntı, medeni kanunun İsviçre medeni kanunu olmasıdır. Neden İsviçre medeni kanunu? Bizim örf ve adetlerimiz, inancımız tarihimiz yok mu? Buna göre neden bir anayasa hazırlamayalım? İslam hukuku, bu aziz milletin bin yıllık hukuku değil miydi? Neden Batı’nın zorlamasıyla söz konusu hukuk kaldırılıp İsviçre medeni kanunu kabul edildi? Bize neden başkasının gömleği giydirilerek, kendi benliğimiz ve kimliğimiz unutturuldu? Bu zihniyetle maddi, manevi kalkınma mümkün mü? İşte durum ortada, anarşiden, terörden, fitne ve fesatlıktan başımızı kurtaramıyoruz.
İkinci maddede geçen, Atatürk milliyetçiliği, laiklik bu milleti ne hale düşürdüğü ortadadır. Milliyetçilik, kavmiyetçiliği körükledi, bunun sonucu milletimiz Türk, Kürt ve Arap diye üçe bölündü ve parçalandı. Bu durumdan kim istifade ediyor?
Üçüncü madde de sıkıntı yok. 4. Maddede böyle denilmesi meseleyi zora sokmak ve ilk dört maddeyi tabulaştırmanın kimseye bir faydası yoktur.
Gelin İsviçre medeni kanunu yerine, inancımıza, örf ve adetlerimize, geleneğimize uygun bir anayasa yapalım ve laikliği kaldıralım. 1921 anayasasında olduğu gibi bu milletin dini, İslam dinidir, diye yazalım. Laiklik, dinimizin üzerine atılmış bir beton olduğunu unutmayalım.