Tarihimizde Teşkilât-ı Esasîye olarak başlayan Anayasanın Türkiye Cumhuriyeti döneminde kaç defa esastan ve bu esasların da yıllar içinde kaç defa madde değişimlerine uğradığını önceki yazımda sunmuştum.
https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/3896/Teskilti_Esasye_Kanunu_ve_Degisimler.html
Bugün de anayasalardaki değişikliklerin üzerinde durmak ister fazla lafa girmeden önemli görebildiğim ve dikkati çeken kısımlara doğrudan vermek isterim.
Kanun No: 85 kabul tarihi: 20 Kânun-ı Sani 1337 (20 Ocak 1921)
Madde 1: Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.
Bu madde aynen kalırken Cumhuriyetin ilanı ile 29.10.1339 (1923) – 364 sayılı kanun) la “…Türkiye Devletinin şekli Hükümeti, Cumhuriyettir.” İlavesi yapılmıştır.
Bu madde 1924 anayasasında sadece “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.” Cümlesi ile devam ederken 1961 ve 1982 Anayasalarında aynen kalmıştır.
***
Madde 2:İcra kudreti ve teşri salâhiyeti milletin yegâne ve hakikî mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder.
Bu maddeye bugünlerde bilhassa elit olan siyasi, hukuk ve apoletlilerin değişik düşüncede olsalar da Mustafa kemal Paşa’nın Cumhurbaşkanı olduğu yıl içinde 29.10.1339 (1923) – 364 sayılı kanun ile
“…Türkiye Devletinin dini, Dini İslâm’dır. Resmi lisanı Türkçedir.” cümlesi de ilave edilmiştir.
Bu ilave kısmı 1924 Anayasasında sadece 2. Madde olarak ele alınmış ve “…Makam Ankara şehridir” cümlesi eklenmiştir.
Yine bu maddedeki “Dini İslam’dır” cümlesi. Malatya Mebusu İsmet İnönü ve 153 arkadaşının teklifi ile (TBMM tutanağından) tamamen çıkartılma ve diğer kısmın değişimi olarak yapılan teklif neticesi:
5.2.1937 – 3115 S. Kanunla “Türkiye Devleti, Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makamı Ankara şehridir.” Olarak kabul edilmiştir.
1961 Anayasasında tamamen yeni şekille “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.” Olarak değiştirilirken 1982 anayasasında da yeniden ele alınarak
“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.” şekline çevrilerek kabul edilmiştir.
***
Madde 3: Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve hükümeti "Büyük Millet Meclisi Hükümeti unvanını taşır.” Şeklinde iken;
1924 anayasasında sadece “Hâkimiyet bilâ kaydü şart Milletindir.” Olarak değiştirilmiş ise de.
1961 anayasasında “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Resmî dil Türkçedir. Başkent Ankara'dır” ve 1982 anayasasında ise “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Marşı İstiklal Marşıdır. Başkenti Ankara’dır.” Olarak kabul edilmiştir.
***
Madde 4: Büyük Millet Meclisi vilâyetler halkınca müntahap âzadan mürekkeptir. Şeklinde olan bu madde de yukarıdaki 364 no.lu kanunla
“Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, Hükümetin inkısam ettiği şuabatı idareyi İcra Vekilleri vasıtasiyle idare eder.” Olarak tamamen değiştirilmişse de…
1924 anayasasında “Türkiye Büyük Millet Meclisi milletin yegâne ve hakikî mümessili olup Millet namına hakkı hâkimiyeti istimal eder.”, 1961 anayasasında “Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir. Millet, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almıyan bir devlet yetkisi kullanamaz” kaydı…
1982 anayasasında ise “Değiştirilemeyecek hükümler” başlığı ile “Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” Şekli kabul edilmiştir.
Köşemin son bulması yaklaştığı için diğer değişimlerin araştırılması ile karşılaştırılması ve demokrasiyi hangileri daha iyi kapsadığı düşüncesini sizlere bırakırken.
Dikkat edilecek 16. Madde üzerindeki durumları da sunarak karşılaştırmaya son vermekteyim.
***
Teşkilât-ı Esasiye kanununun 16. Maddesi ve diğer maddelerde de Mebus’lar için yemin şekli konulmamışsa da 1924 anayasasının 16. Maddesinde buna ait kayıt görmekteyiz.
Madde 16: Mebuslar Meclise iltihak ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar : (Vatan ve Milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydü şart hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmiyeceğime ve Cumhuriyet esaslarına sadakattan ayrılmıyacağıma "vallahi" şekli…
10.4.1928 – 1222 S. Kanunla: 1) Mebuslar Meclise iltihak ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar:
"Vatan ve milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydüşart hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmiyeceğime ve cumhuriyet esaslarına sadakattan ayrılmıyacağıma namusum üzerine söz veririm." Olarak kabul edilirken…
1945 de yılında yapılan bir değişiklikle; “Milletvekilleri Meclise katıldıklarında şöyle ant içerler. Namusum üzerine söz veririm ki: Vatanın ve milletin mutluluğuna, esenliğine, milletin kayıtsız şartsız eğemenliğine aykırı bir amaç gütmeyeceğim ve Cumhuriyet esaslarına bağlılıktan ayrılmayacağım.” Olarak kabul edilmiştir.
***
Diğer dikkat edilecek bir konuda. 1921 anayasasının 2. Mad.de belirtilen Millet hâkimiyeti kaydı.
1924 de 5. mad. olarak “Teşri salâhiyeti ve icra kudreti Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder. 1961 de aynı madde de “Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” 1982 de ise 7. Maddeye kaydedilen “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” Şeklindeki kabullere rağmen…
Son yıllarda ne hale gelindiği veya getirildiğini herhalde sizler daha iyi tanımlamaktasınızdır.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/3896/Teskilti_Esasye_Kanunu_ve_Degisimler.html
Bugün de anayasalardaki değişikliklerin üzerinde durmak ister fazla lafa girmeden önemli görebildiğim ve dikkati çeken kısımlara doğrudan vermek isterim.
Kanun No: 85 kabul tarihi: 20 Kânun-ı Sani 1337 (20 Ocak 1921)
Madde 1: Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.
Bu madde aynen kalırken Cumhuriyetin ilanı ile 29.10.1339 (1923) – 364 sayılı kanun) la “…Türkiye Devletinin şekli Hükümeti, Cumhuriyettir.” İlavesi yapılmıştır.
Bu madde 1924 anayasasında sadece “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.” Cümlesi ile devam ederken 1961 ve 1982 Anayasalarında aynen kalmıştır.
***
Madde 2:İcra kudreti ve teşri salâhiyeti milletin yegâne ve hakikî mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder.
Bu maddeye bugünlerde bilhassa elit olan siyasi, hukuk ve apoletlilerin değişik düşüncede olsalar da Mustafa kemal Paşa’nın Cumhurbaşkanı olduğu yıl içinde 29.10.1339 (1923) – 364 sayılı kanun ile
“…Türkiye Devletinin dini, Dini İslâm’dır. Resmi lisanı Türkçedir.” cümlesi de ilave edilmiştir.
Bu ilave kısmı 1924 Anayasasında sadece 2. Madde olarak ele alınmış ve “…Makam Ankara şehridir” cümlesi eklenmiştir.
Yine bu maddedeki “Dini İslam’dır” cümlesi. Malatya Mebusu İsmet İnönü ve 153 arkadaşının teklifi ile (TBMM tutanağından) tamamen çıkartılma ve diğer kısmın değişimi olarak yapılan teklif neticesi:
5.2.1937 – 3115 S. Kanunla “Türkiye Devleti, Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makamı Ankara şehridir.” Olarak kabul edilmiştir.
1961 Anayasasında tamamen yeni şekille “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.” Olarak değiştirilirken 1982 anayasasında da yeniden ele alınarak
“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.” şekline çevrilerek kabul edilmiştir.
***
Madde 3: Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve hükümeti "Büyük Millet Meclisi Hükümeti unvanını taşır.” Şeklinde iken;
1924 anayasasında sadece “Hâkimiyet bilâ kaydü şart Milletindir.” Olarak değiştirilmiş ise de.
1961 anayasasında “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Resmî dil Türkçedir. Başkent Ankara'dır” ve 1982 anayasasında ise “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Marşı İstiklal Marşıdır. Başkenti Ankara’dır.” Olarak kabul edilmiştir.
***
Madde 4: Büyük Millet Meclisi vilâyetler halkınca müntahap âzadan mürekkeptir. Şeklinde olan bu madde de yukarıdaki 364 no.lu kanunla
“Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, Hükümetin inkısam ettiği şuabatı idareyi İcra Vekilleri vasıtasiyle idare eder.” Olarak tamamen değiştirilmişse de…
1924 anayasasında “Türkiye Büyük Millet Meclisi milletin yegâne ve hakikî mümessili olup Millet namına hakkı hâkimiyeti istimal eder.”, 1961 anayasasında “Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir. Millet, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almıyan bir devlet yetkisi kullanamaz” kaydı…
1982 anayasasında ise “Değiştirilemeyecek hükümler” başlığı ile “Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” Şekli kabul edilmiştir.
Köşemin son bulması yaklaştığı için diğer değişimlerin araştırılması ile karşılaştırılması ve demokrasiyi hangileri daha iyi kapsadığı düşüncesini sizlere bırakırken.
Dikkat edilecek 16. Madde üzerindeki durumları da sunarak karşılaştırmaya son vermekteyim.
***
Teşkilât-ı Esasiye kanununun 16. Maddesi ve diğer maddelerde de Mebus’lar için yemin şekli konulmamışsa da 1924 anayasasının 16. Maddesinde buna ait kayıt görmekteyiz.
Madde 16: Mebuslar Meclise iltihak ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar : (Vatan ve Milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydü şart hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmiyeceğime ve Cumhuriyet esaslarına sadakattan ayrılmıyacağıma "vallahi" şekli…
10.4.1928 – 1222 S. Kanunla: 1) Mebuslar Meclise iltihak ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar:
"Vatan ve milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydüşart hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmiyeceğime ve cumhuriyet esaslarına sadakattan ayrılmıyacağıma namusum üzerine söz veririm." Olarak kabul edilirken…
1945 de yılında yapılan bir değişiklikle; “Milletvekilleri Meclise katıldıklarında şöyle ant içerler. Namusum üzerine söz veririm ki: Vatanın ve milletin mutluluğuna, esenliğine, milletin kayıtsız şartsız eğemenliğine aykırı bir amaç gütmeyeceğim ve Cumhuriyet esaslarına bağlılıktan ayrılmayacağım.” Olarak kabul edilmiştir.
***
Diğer dikkat edilecek bir konuda. 1921 anayasasının 2. Mad.de belirtilen Millet hâkimiyeti kaydı.
1924 de 5. mad. olarak “Teşri salâhiyeti ve icra kudreti Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder. 1961 de aynı madde de “Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” 1982 de ise 7. Maddeye kaydedilen “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” Şeklindeki kabullere rağmen…
Son yıllarda ne hale gelindiği veya getirildiğini herhalde sizler daha iyi tanımlamaktasınızdır.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…