Giden bir dostun, meslektaşın ardından yazmak beni hep rahatsız eder ve etmiştir...
Pişmanlık, suçluluk duyarım...
“Neden yaşarken daha fazla birlikte olamadım ki” diye de kendimce hayıflanırım...
Bazı gidişler vardır, size bir parça bırakır, sizden bir parça götürür...
Mehmet Vural...
Çok ön plana çıkan biri değildi...
Komplekslerinden arınmış, sade, duru, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan, hep sevgiden yana olmuş, karnından konuşmayan, dalağı dışında bir spor gazetecisi ve emekçisiydi Mehmet abi...
“Kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü” olanlardan değildi...
Özellikle de amatörlerin sevdiği güzel insandı...
“Amatörler öksüz kaldı” demem boşuna değil...
85'li yıllarda tanıdım Mehmet abiyi...
Yeni Meram'da amatör maçları paylaşırdık...
Genellikle Merkez'e uzak olan Sanayi ya da Dumpınar sahasındaki maçları Mehmet abiye itelerdik, 2 nolu veya 3 nolu sahada oynanan maçlara da kendimizi yazdırırdık...
Asla “Niye ben sanayi sahasına gidiyorum” itirazı olmamıştı...
Amatör maç olsun, “Kaf dağı”nın ardında da olsa koşa koşa giderdi...
İşte öyle bir naif adamdı...
Maliye'de memur olarak yaşamını idame ettirirdi, ama gönlünde hep spor gazeteciliği vardı...
Memuriyet hayatı bitince de soluğu basın camiasının içinde aldı...
Hafta sonlarını amatör maçlarda geçirir, onların sorunlarını dinler, bazen köşe yazılarında, bazen haber yaparak, kamuoyu ile paylaşır, çaresizlerin “çare”si olurdu...
Cumartesi günü Torku Konyaspor'un Denizlispor ile maçı vardı, ama Mehmet abi maçta yoktu...
Ya amatörlerin maçındaydı ya da telefonda amatör maçları toparlıyordu...
Kimbilir...
Spor gazeteciliğinde amatör bir profesyoneldi...
Abartmayacağım, Konya spor basının “Muhtar Bedir”iydi...
İstanbul'a, Adalara gidip Türk futbol tarihinin “Ordinaryüs”ü Lefter Küçükandonyadis'le ropartaj yapan tek Konyalı spor gazetecisiydi...
Dahaları da var...
Ama tek tek yazmakla bitmez...
Ve en önemlisi de iş için şehir dışına çıktığında masrafları kendi emekliği maaşıyla karşılardı...
Ekonomik olarak çok rahat olmamasına rağmen...
Meslek ve spor aşkı tavan yapmış bir adamdı Mehmet abi...
Meslektaşlarımız arasında sevmediğim çok insan var, ama Mehmet abiyi harbiden severdim...
TSYD Konya Şube başkanı olarak hiçbir talebini geri çevirmedim...
Çok tatlı Konya şivesi ile karşısındaki “çelik” gibi adamı “pamuk” gibi yapar, yumuşatırdı...
Karşı tarafa “hayır” deme gibi bir şansı vermezdi...
Sevecen bir adamdı...
“Her gidiş erken gidiş” derler ya, sevgili Mehmet Vural'ın gidişi de öyle oldu...
Hem de bırakın bir “can”lıyı, bir “çakıl taşını” bile incitmeden gitti...
“Cam” kırdı, ama “Can” kırmadı...
Belki kendisi “incindi” ama karşısındakini “incitmedi” Mehmet abi...
“Karıncaezmez”lerdendi...
Yürürken bile bir “can”lıyı ezerim korkusuyla adımlardı yolları...
Ne diyebilirim ki, “Allah'ın rahmeti üzerine olsun” demekten başka...
Hoş bir sada bırakarak gitti...
Kimin ne zaman gideceğini Yüce Allah'tan başka bilen yok...
Keşke öyle bir şansımız olsaydı da, bizden bir yarımızı alan dostlar ile bize bir yarılarını bırakan güzel insanlarla daha çok zaman geçirebilseydik...
Dolayısıyla da yaşarken, nefes alıp verirken, elimiz ayağımız tutarken “uzaktan merhaba olmaz gel hey mestane bakışlım” diyebilseydik ya da diyebilsek...
Sevdiklerimize ve sevenlerimize bu anlamda cimrilik yapmasaydık...
Keşke...
Ailesi başta olmak üzere, basın camiasının, spor camiasının, özellikle de amatörlerin başı sağolsun...
Amatörler, deyim yerindeyse şimdi öksüz kaldı işte...
Şu bir gerçek ki, Mehmet Vural'ın gidişiyle bir devir kapandı...
Konya spor basınına, amatörlerle bütünleşen bir Mehmet Vural daha gelir mi?
Bence gelmez...
O kendi çapında bir fonomendi...
Amatörlerin hayranlık duyduğu bir adamdı.
NOT: Meslektaşımız Mehmet Vural'ı son yolculuğuna uğurlamaya tenezzül bile etmeyen Torku Konyaspor'lu yöneticilere de sevgilerimi gönderiyorum!!!
Yazıklar olsun hepinize...