Osmanlı dönemini paşalarından birinin sadık bir adamı, efendisi için çalışırken başını belaya sokar...
***
Zaptiyeler onu yakalayıp Kadı Efendi'nin huzuruna çıkarırlar...
***
Kadı Efendi meseleyi taa ciğerinden yakalayarak, adamı öyle bir sıkıştırır ki...
***
Ya arkasında paşa olduğunu söyleyip adam kefeni yırtacak, paşa okka altına gidecek ya da susacak yağlı urganda can verecek...
***
Kadı sıkıştırdıkça sıkıştırır adamı, gidiş idama doğrudur....
***
Zavallı adam ; “Bre nedir ne oluyor?” diye sordukça “Aman hiç telaşlanma, Paşa ne yapar ne eder seni kurtarır” der etrafındakiler...
***
Gariban, ümitle beklemeye dursun, paşa hiç oralı değildir...
***
Paşa adamı kurtarırken kadı ile bozuşmaktan, pisliğinde kendisine bulaşmaktan korkmaktadır...
***
Son celse yapılır ve karar idamdır...
***
Adam perişan bir halde, paşanın yakınlarının ayaklarına kapanır ; “Bre bir çare gösterin, gidiyoruz okkanın altına”
***
Paşanın yakınları gayet sakin ; “Telaş etme bre nabekâr , paşa seni ipten alır”
***
Zaptiyeler adamı iki kolundan tutmuş sürükleyerek dar ağacına götürmekte... Gariban kapıda paşayı görür...
***
Son bir ümitle ona doğru hamle yapar....
***
Can havli ile neredeyse “Kurtar beni Paşam” diye haykıracaktır...
***
Paşa bu ihtimalden korkarak adama doğru sokulur... Zaptiyelerin kolundaki garibanın yalvaran gözlerine bakar...
***
Yalnızca onun duyabileceği bir ses tonuyla ;
***
“Bir can için beni mahcup etme evladım” diye fısıldar yürür gider...
***
Niye anlattık bu kıssayı ?
***
Aday adaylığı döneminde herkes birinin koltuğuna girdi... Üflediler garibanların burnuna...
***
“Kesin adayımız sensin, yürü kim tutar seni”
***
Listeler açıklandı...
***
Anlı şanlı koltuk sahipleri, yeni adayların alınlarından öperek (!) destekledikleri aday adaylarını yüzüstü bırakarak, savuşuverdiler birer birer Ankara'ya...
***
Seçilemeyenler bir konuşsa, bizim paşalar gidecek okkanın altına... Bir de Ankara ile papaz olmak çabası...
***
Aday olacağım diye maddi-manevi dökülen saçılan fukaraların, kulağına da fısıldayıverdiler ;
***
“Bir koltuk için beni mahcup etme evladım” diye...
***
Paşalar eteklerini tutarak, aman pislik ayağımıza bulaşmasın diye Ankara'ya seyirdirken, kalanlar siyasi mezarlığa gözyaşlarıyla defnedildi...