Altan'dan Suriye ve PKK ile ilgili şok iddia

Türkiye uzun bir süredir hayli yorucu bir gündem yaşıyor. Suriye krizi, Uludere faciası, Afyonkarahisarda yaşanan korkunç patlama ve medyanın bugün içerisinde bulunduğu durum
Peki ama bütün bunlar çerçevesinde Suriye krizi Türkiye’yi nereye götürecek? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin geleceği ne olacak? Liberal yazarlar AKP’den desteğini neden çekti? O yazarlar bir sonraki seçimde hangi partiye oy vermeyi düşünüyor? Bu kadar gergin bir süreçte toplumsal barış nasıl sağlanacak? 
 
İşte Mehmet Altan’ın Gerçek Gündem'e verdiği röportajda çok konuşulacak samimi yanıtları…
 
“SURİYE KRİZİNİN ARKASINDA KÜRT ÖZERK BÖLGESİ OLABİLİR”
 
Gerçek Gündem: Önce Türkiye’nin sıcak gündemiyle başlayalım isterseniz. Türkiye, Suriye’ye ait yolcu uçağını Ankara’ya indirdi. Ardından Suriye de hava sahasını Türk sivil uçaklarına kapattı. Suriye ile yaşanan bu gerginliği, karşılıklı misillemeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu süreç nereye gider?
 
Mehmet Altan: Türkiye bu uçağı niçin indirdi? Bu durum hangi siyasetin bir parçası ve neden bir bakıma bu işin içine Rusya’yı da dahil ediyor? Suriye ile gittikçe yükselen gerginliğin yanı sıra, Rusya ile ilişkilerimizde neden bir soğuma tercih edildi ben bunları tam olarak anlamış değilim. 
 
Dolaylı olarak Rusya’nın Suriye’ye gizli gizli silah ve mühimmat taşıdığı, yani bir askeri yapı içerisinde yardım yaptığı iddiası da var. Ancak Rusya’nın Suriye’de askeri üssü var. İstediği vakit istediği silahı açıkça da gönderebilir. Yani ortada mantıken net olmayan durumlar var. 
 
Sanıyorum olup biten bir ölçüde Suriye’de oluşmakta olan Kürt özerk bölgeleriyle bağlantılı. Yani bir şekilde bu gerginliği artırarak, bu gerginlik vesileyle yeni bir Kürt özerk bölgesinin kurulmasına yönelik bir hareketlenme olabilir diye düşünüyorum. Aynı zamanda, Orta Doğu’da söz sahibi olduğunu söylemek için bir gerginlik politikası seçilmiş bulunabilir. Ama bunlar tam net olarak anlaşılamıyor. Fakat ben Suriye’yi, İran’ı, Irak’ı ve Rusya’yı karşısına almış bir dış politika görüyorum. Bu da insanı endişelendiriyor. 
 
“KOMŞULARLA SIFIR PROBLEMDEN ‘SIFIR KOMŞU’YA GELDİK”
 
Gerçek Gündem: AKP hükümeti politikaya bir anlamda ‘komşularla sıfır sorun’ politikası ile başlamıştı. Bugün ise bu noktaya geldik. Suriye’de bir Kürt bölgesi kurulursa bu durumdan Türkiye’nin Güneydoğu’su nasıl etkilenir?
 
Mehmet Altan: Türkiye maalesef büyük irtifa kaybetti. Seçimlerden birkaç yıl önce Türkiye, Suriye ile İsrail arasında ara buluculuk yapıyordu. Bugün gelinen noktada Alevi- Sünni gerginliğinde taraf haline düştü. Türkiye’ye yapılan çok ağır eleştirilerden biri de aslında Suriye’de ve Türkiye’de bir Sünni anlayışı koyulaştırdığı, bunun üstünden hayata baktığı, bu nedenle de dış politikasında büyük bir zafiyet yaşandığı. Yani ‘komşularla sıfır problemden ‘sıfır komşu’ya geldik. 
 
Aynı zamanda bir istihbarat zafiyeti olduğu da anlaşılıyor. Çünkü Türkiye en başta Suriye ile ilgili müzik başlamadan dans etmeye başladı. Çok ağır beyanlarda bulundu. Öngörüleri yanlış çıktı. Esad’ın çok çabuk gidebileceğini, kendi gücünü abarttığı düşündü. Bütün bunların toplamında da siyasal iktidar sıkışık bir halde. 
 
“AKP TEK ADAMCI VE ANTİDEMOKRATİK BİR YAPIYA GELDİ” 
 
Gerçek Gündem: Liberal yazarlar bir zamanlar ‘Türkiye’nin sivilleşmesi’ gerekçesiyle AKP hükümetine çok büyük bir destek verdi. Ancak şimdi o yazarların tek tek AKP’den desteğini çektiğini görüyoruz. Liberaller bu desteği neden geri çekti? 
 
Mehmet Altan: Şahsım adına söylersem, benim derdim siyaseten Türkiye’nin layık olduğu noktaya bir an evvel gelmesi. Bu ilkelere yakın davrandığı vakit ben herkesi desteklerim. Uzaklaştığı vakit de eleştiririm. 
 
AK Parti özellikle 2003 yılında Türkiye’de çok önemli reformlar yaptı. Sonra askeri vesayetin önünü kesecek adımlar attı. Fakat son zamanlarda, özellikle de genel seçimlerden sonra tanınmaz biçimde büyük bir değişim var. AKP amaçlarını, ideallerini ve demokrasiye doğru gidişindeki koalisyonu bozdu. 
 
MHP ile birlikte milliyetçi, muhafazakar, milli görüşe geri dönen, vesayetçi, tek adamcı, antidemokratik bir yapıya geldi. Bunun üzerinden hayata bakıyor. AKP’deki bu şaşırtıcı değişim karşısında ister istemez -bizim savunduğumuz ilkelerden uzaklaşma da olunca- dün desteklediğimiz çizginin tam tersi bir tutum ve davranış da görünce, doğal olarak onu desteklediğimiz ölçüde şimdi de o desteği geri çekiyoruz. 
 
“AKP BU GİDİŞLE KENDİ İÇİNDE PARÇALANIR…”
 
Gerçek Gündem: Peki Liberaller bir sonraki genel ve yerel seçimlerde kimi destekler sizce? 
 
Mehmet Altan: Bir sonraki seçimler ve o süreç bence çok uzakta. Türkiye’deki bu mevcut tansiyon, Suriye savaşının ortaya çıkması, Kürt sorununun yoğunlaşarak ivme kazanması, Alevilerin sorunları, ekonomik büyümenin düşmesi, yani bir şekilde bütün bu tansiyon siyasete ve topluma ne getirir onu öngörmek mümkün değil. 
 
Yani demokratikleşmeye ve AB standartlarına bir an önce geri dönülmesini talep etmemizin en önemli nedeni bu tansiyonun taşınamaz hale gelmesidir. Bu kadar yüksek bir tansiyonda Türkiye’nin orta vadede, yakın vadede önünü görmek bana çok kolay görünmüyor. 
 
“TOPLUM TEK ADAMIN KAFASINA GÖRE ŞEKİLLENMEZ… BAŞBAKAN DEMOKRATİK SÜRECİ ZEHİRLEDİ”
 
Gerçek Gündem: Bütün bu konuştuklarımız çerçevesinde AKP’nin siyasal geleceğini nasıl görüyorsunuz? 
 
Mehmet Altan: AKP bu gidişle Türkiye’nin dertlerine çare üretemediği için kendi içinde parçalanır. Kendi içinde ayrışır. Bu hayatın gerçekleriyle, buna çözüm üretemeyen yapısı arasında çatışma çıkar. Onun sonuçlarını da bir şekilde hesaba katmak lazım. 
 
Gerçek Gündem: Peki bu durum Türkiye’nin siyasal ve toplumsal geleceğini nasıl etkiler? 
 
Mehmet Altan: ANAP döneminde de aynı şeyler oldu. Hayata cevap vermeyen hiçbir parti hayatta kalamaz. Yani bir tek adamın kafasına, bir tek adamın ikbaline, isteğine göre bir toplum şekil alamaz. Toplum, bunların yanlış olduğunu nihayetinde anlatır. 
 
Gerçek Gündem: Türkiye ‘Tek Adam’ döneminden nasıl kurtulur? Bu sürecin önüne nasıl geçilebilir peki?
 
Mehmet Altan: Biz hala 12 Eylül rejimini yaşıyoruz. Başbakan her seferinde ileri demokrasi diyor ama Siyasi Partiler Yasası’nı, Seçim Yasası’nı, TBMM tüzüğünün askeri darbe dönemine ait olduğunu gündeme getirmiyor. Telaffuz dahi etmiyor. Bu başlı başına bir çelişkidir. 
 
Siz 12 Eylül rejiminin otoriter, tek adam anlayışıyla oluşturduğu, çoğulculuğu, demokrasiyi reddeden bir siyasal sistemini, bunun yasalarını devam ettirdiğiniz vakit çok fazla bir yere gidemezsiniz. Onun için Türkiye’nin ihtiyacı rejimini demokratikleştirmek, darbelerin bir daha geri gelmesine olanak vermeyecek şekilde demokratik rejimin kalıcı olmasını sağlamak, Avrupa Birliği’nin arzuladığı tüm reformları bir an önce yapmak, devletin halkı mağdur etmediği, bireylerin birbirine baskı yapmadığı toplum ve devleti yaratmaktır. 
 
Bunun tüm imkanları ve desteği var. Fakat Başbakanın topluma ve siyasete kendi kafasına göre ayar vereceğini sanması bu süreci zehirledi. 
 
Gerçek Gündem: Siyasal anlamda AB uyum süreci gerçekleştirilebilse bile toplumsal alanda, gruplar arasında barış kolay sağlanabilir mi? 
 
Mehmet Altan: Bir şekilde vatandaşlık hukukuna geri dönebilirsek olur. Siyaset din, ırk ve mezhep üzerinden oy avcılığı yapmazsa olur. Örneğin AKP’li bir bakan ‘Müslüman kanı’ diyordu. ’İnsan kanı’ bile demekten kaçınan, ürkütücü bir din istismarı yapan partiler, bütün varoluşları, duruşları, siyasal demeçleri, ırk, din ve mezhep yerine insanı kucaklayan ve kapsayan vatandaşlık hukuku üstünden hayata baktıklarında bu sorun çözülür. 
 
Türkiye’nin bölünmesini siyasetin din, ırk ve mezhep sularında yapılan oy avcılığı yapması derinleştiriyor ve sürdürüyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Medya Haberleri