07.03.2017 tarihli Almanya ne yapmak istiyor? Adlı yazımı eleştiren bir okuyucum şunu demek istiyor: Almanya’nın Türkiye üzerindeki emeli 140 senelik bir rüyadır. Şimdi ise Türkiye’nin tüm yer altı kaynakları Amerika’nın eline geçiyor. Almanların ne düşündüklerini ben biliyorum. Almanya, sizin bahsettiğiniz 3. Havaalanı, köprü, Türkiye’deki lüx Mercedesler’den rahatsız değil, bunu bilin. Bir de buradaki 4 milyon Türk’ün huzuruyla oynuyorsunuz.
Sayın okuyucum Almanlar’ın emelini ve 140 senelik rüyasını biz de biliyoruz. Bize bunu hatırlattığın için sana teşekkür ederim. Bizim gayemiz, Almanya’daki 4 milyon Türk’ün huzuruyla oynamak değil, halkımızı bilgilendirmektir.
Almanya, Türkiye üzerindeki emelini ve 140 senelik rüyasını gerçekleştirmek için Türkiye’nin hiçbir zaman ayağının üzerinde durmak için adımlar atmasını istemez. Bu sebeple 3. Havaalanı’nın yapılmasına, köprülerin inşa edilmesine, Türkiye’nin, Suriye’de ve Irak’ta ve diğer Ortadoğu ülkelerinde söz sahibi olmasına karşıdır. Bunu da gizlemediği apaçık ortadadır.
Şimdi Almanlar’ın emelini anlatalım. Almanya’da bu kadar Türk işçilerinin niçin istihdam edildiğini de anlatalım. Sonra Amerika’nın Türkiye’yi sömürmesinden bahsedelim. Göreceksin ki gayemizin oradaki Türklerin huzuruyla oynamadığımızı anlayacaksın.
Türkiye’nin mirasından pay alma emeli, Almanya’nın daha “Prusya Dönemi”nde ortaya çıkmıştı. Sultan II. Mahmud’un, 1835’de Prusya’dan reformcu subaylar getirmeye başlamış, bu subaylar heyetinin başkanı Moltke, Rumeli ve Anadolu’yu geçmiş, Almanya dönüşünde Filistin’de bir “Alman Prensliği” tesis ile Almanların Anadolu’ya göçünü krala tavsiye etmişti. (1)
9 Eylül 1914 tarihinde Osmanlı Devleti, kapitülasyonları ve ardından Paris (1856) ve Berlin (1878) anlaşmalarını iptal etmişti.(2)
Almanların itirazı üzerine Osmanlı Hükümeti kapitülasyonları kaldırma kararını iptal etmiştir. (3)
II. Dünya Harbi sonunda Nazi ve faşist Almanya’da taş üzerine taş kalmamıştı. Erkek sayısı yok denecek kadar azalmıştı. Bu sebeple Almanlar’ın nüfusuna ve ekonomisine katkıda bulunması için Türkiye’den –yanılmıyorsam- 1970 yılından itibaren işçi alınmaya başlanmıştır. 4 milyon Türk, Almanlar’ın ekonomisine küçümsenmeyecek ölçüde katkıda bulunmaktadır. Unutmayalım ki Almanlar, 4 milyon Türk’ün kara gözüne karakaşına hayran olduğu için ülkesinde tutmuyor.
4 milyon Türk nüfus, becerisini ve kazancını Türkiye’ye getirecek olursa Almanlar’ın ekonomisi büyük yara alır. Bu sebeple 4 milyon Türk’ün huzuruyla oynuyorsun sözü cehaletinden kaynaklanmıyorsa kışkırtmandan başka bir şey değildir.
Amerika’ya gelince, Amerika’nın Alman’dan İngilizler’den Fransa’dan hiçbir farkı yoktur. Hepsi emperyalist ve sömürgecidir, çünkü aynı kültürün ve aynı medeniyetin çocuklarıdır. Birinden kurtulurken, diğerinin kucağına düştüğümüzü biliyoruz. NATO’ya girmemizin sebebi, SSCB’nin, boğazlarımız üzerinde ve Doğu illerimizin bir kısmında hak iddia etmesidir.
Ayaklarımız üzerine düşmek için her yaptığımız hamlede üzerimize çullandıklarını görüyorsun. Türkiye’de 16 Nisan’da bir referandum yapılacak başta Almanya ve Hollanda ayağa kalkıyor. Türk Bakanlarına muameleleri ortadadır. Neden? Biraz düşünelim.
Türkiye, ABD’nin yer altı kaynaklarımızı yavaş yavaş eline geçirmesine razı mı? Bu millet yatırımları niçin yapıyor, tekrar ayağa kalkmak değil mi? Sanki bundan Türkiye razıymış gibi bir hava estiriyorsun; bu doğru değildir.
Eleştirirken kışkırtıcı sözlerden kaçınalım. Hayatta başarılar diler, her zaman yapıcı eleştirilerini beklerim. Hoşça kalın.
------------
Kaynaklar
1- Süleyman Kocabaş, Alman Ortadoğu’daki Büyük Tuzağın Kısa Tarihi Kapanı, s.22
2- Age. s.67
3- Age. s.69