Son aylarda gerginleşen Türkiye-Almanya ilişkileri medya savaşları üzerinden yürüyor. Siyasilerden ve halktan çok medya bu gerilimi körüklüyor. Türkiye medyası da Alman medyası da yaptıkları yayınlarla gerilimini tırmandırmaktan başka birşey yapmıyor..
**
Alman basınını yakından takip etme imkanım oldu. Alman medyası Türkiye üzerinden olumsuz haberlere odaklanmış durumda. Kasım ayındaki Almanya ziyaretimde Alman Basın Ajansı (DPA) yetkilisine neden Türkiye hakkında sürekli olumsuz haberler yayınlıyorsunuz diye sormuştum?
**
Alman gazetecinin verdiği cevap çok enterasandı. "Haber daha çok olumsuzluk üzerine kurulur. Bu yüzden gazeteciler olumsuzluklar üzerine odaklanır. Ayrıca Türkiye'de son yıllarda olumlu bir gelişme oldu mu?" diye cevap verdi Alman meslektaşımız...
**
Maalasef sadece Alman medyası değil diğer Avrupa ülkelerinin medya kuruluşları da Türkiye ile ilgili aynı mentaliteyi güdüyor. Türkiye'deki güzellikleri görmek yerine nerede ve ne zaman bir olumsuzluk yaşanmış büyük puntolarla manşetten duyuruyorlar...
**
Türk medyası özellikle yandaş medya dediğimiz hükümete yakın medyada Almanya ile ilgili haberlerinde Alman basınını aratmıyor. İki ülkenin basın kuruluşları da yangına körükle gidiyor. İki ülke arasında yaşanan gerilimi medya savaşları üzerinden yürüyor..
**
Alman kamuoyunda Türk medyasında yapılan "Nazi", "Hitler" benzetmesinden oldukça rahatsız. Türkler de "Tek adam" ve "dikta" benzetmesinden ciddi anlamda rahatsızlık duyuyor. Alman basını Türkiye hakkındaki haberlerde karaprogandanın dibine vuruyor...
**
Özellikle Axel Springer Grubu'na ait gazeteler bu işin öncüsü. Türkiye'de basın özgürlüğü yok yaygarası yapıyorlar ama kendilerine hiç bakmıyorlar. Axel Springer Grubu'nda müthiş bir İsrail ve Yahudi fobisi var.
**
Die Welt ve Bild gazetelerinde çalışmak isteyen bir muhabirin sözleşmesine çok enterasan bir madde koyuyorlar. Bu iki gazetede çalışan her muhabir iş sözleşmesinde mutlaka "İsrail, Yahudiler ve ABD hakkında olumsuz haber yapmayacağıma dair söz veriyorum" maddesini imzalamak zorunda..
**
Bir taraftan Türkiye'ye basın özgürlüğü dersi vereceksiniz diğer taraftan İsrail ve ABD hakkında olumsuz haber yapılmayacağına dair çalışanlarınıza sözleşme imzalattıracaksınız. "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" derler ya tam öyle bir durum var Almanya'da...
**
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a her türlü hakareti yapacaksınız ama İsrail ve ABD Cumhurbaşkanlarına gelince sus pus olacaksınız. Almanya'da basın özgürlüğünün sınırlarını Yahudiler ve İsrail belirliyor...İsrail'e dokunmadığin sürece istediğin kimseyi istediğin kadar eleştir sıkıntı yok..
**
Geçtiğimiz günlerde bir Alman medyasında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili hakaretlerle dolu bir klip yayınlandı. Türkiye bu hakaret dolu klibe tepki vermeliydi. Alman hükümetinin de bu tür videoların yayınlanmasına izin vermemesi gerekiyor.
**
Aynı şey Türk medyası için de geçerli. Merkel'in de Naziler'e benzetilmesi çok yanlış. Bir Alman'ı Nazilere benzetmek küfretmek gibi birşey...Alman siyasilere her türlü eleştiriyi yapın fakat Nazilere benzetmeyin. Almanların "kırmızı çizgizi" Naziler ve Hitler dönemidir...
**
İlişkilerin daha da kötüye gitmesini önlemek için hem Alman medyasını hem de Türk medyasını dizginlemek lazım. Propaganda savaşları sadece ticareti ve turizmi olumsuz etkilemez iki ülke halkının arasına derin düşmanlıklar eker. Bundan ise en büyük zararı Almanya'da yaşayan gurbetçi görür... Herkesin akl-ı selim davranması en mantıklısı...