Ayet ve hadisler ışığında…
Kâinatı yoktan var eden, yarattığı bütün mahlûkatın (insan, hayvan ve nebatın) rızkını veren onları her an koruyup gözeten yüce Allah’ın (c.c) Kur’an-ı Kerim’de geçen İsm-i şeriflerini bilmek ve tanımak ona inananların için en önemli görevlerimizden biridir.
* Her ism-i şerif okunduğunda “celle celalühü” diyerek Allah’ı yüceltmeliyiz.
• ALLAH (c.c) - Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir. Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır. Diğer isimler ise, yalnız kendi manalarına delâlet ederler. Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz.
Bu isim, Allah'tan başkasına ne hakikaten ve ne de mecazen verilemez. Diğer isimlerin ise, Allah'tan başkasına isim olarak verilmesinde bir mahzur yoktur. İnsanlara Kadir, Celâl ismini vermek gibi. Bu isimler insanlara verildiğinde başlarına "kul" manasına gelen "abd" kelimesi ilâve etmek gerekir. Abdülkadir, Abdüllatif gibi...
• er-RAHMAN (c.c) - Ezel'de bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran; Sevdiğini, sevmediğini ayırt etmeyerek bütün mahlûkatını sayısız nimetlere gark eden... Hayatları için lüzumlu olan bütün rızıkları veren...
• er-RAHÎM (c.c) - Pek ziyade merhamet edici; Verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedî nimetler vermek suretiyle mükâfatlandırıcı...
Rahman ism-i şerifinden Allah Teâlâ'nın ezelde bütün mahlûkatı için hayır ve rahmet irade buyurduğu anlaşılır. Rahîm ism-i şerifi ise, mahlûkatı arasında irade sahipleri, özellikle müminler için Allah’ın rahmetini ifade eder.
• el-MELİK (c.c) - Bütün mahlûkatın hakikî sahibi ve mutlak hükümdarı...
Allah'ın, ne zatında ve ne de sıfatında hiçbir varlığa ihtiyacı yoktur. Bilakis her şey zatında, sıfatında, varlığında ve varlığının devamında O'na muhtaçtır. Bütün kâinatın hakikî sahibi, mutlak hükümdarıdır.
• el-KUDDÛS (c.c) - Hatadan, gafletten, acz den ve eksikliklerden uzak ve pek temiz...
Allah, hissin idrak ettiği, hayalîn tasavvur ettiği, vehmin tahayyül ettiği, fikrin tasarladığı her vasıftan münezzeh ve müberradır. O hatadan, gafletten, acizden ve her türlü eksiklikten çok uzak ve pek temiz olandır. Bu bakımdan her türlü takdise lâyıktır.
İnsan iradesi karışmadığı müddetçe kâinatta fıtrî olarak bulunan umumî temizlik hakikati da, Cenabı Hakk'ın KUDDÛS isminin tecellisidir.
• es-SELÂM (c.c) - Her çeşit arıza ve hâdiselerden salim kalan; Her türlü tehlikelerden kullarını selâmete çıkaran; Cennet'teki bahtiyar kullarına selâm eden...
Bu ism-i şerif, Kuddûs ismi ile yakın bir mana ifade etmekte ise de Selâm ismi, daha ziyade istikbale (geleceğe) aittir. Cenabı Hakk'ın gerek zatı, gerek sıfatı ileride en ufak bir değişikliğe, bir zaafa uğramaktan münezzehtir. O, ezelde nasılsa ebedde de öyledir.
• el-MÜ'MİN (c.c) - Gönüllerde iman ışığı yakan, uyandıran;
Kendine sığınanlara aman verip onları koruyan, rahatlandıran... Allah Teâlâ, kalplere iman ve hidayet bağışlayarak oralardan şüphe ve tereddütleri kaldırır.
Kendine sığınanlara aman verip korumuş, emniyetle rahatlatır.
• el-MÜHEYMİN (c.c) - Gözetici ve koruyucu...
Allah, yarattığı mahlûkatının amellerini, rızıklarını, ecellerini bilip muhafaza eder. Bütün varlığı görüp gözeten, yetiştirip varacağı noktaya ulaştıran ancak O'dur. Hiçbir zerre, hiçbir lâhza, Onun bu lütuf ve atıfetinden boş değildir.
• el-AZÎZ (c.c) - Mağlup edilmesi mümkün olmayan galib.
Bu ism-i şerif, kuvvet ve galebe manasına gelen İZZET kökünden gelir. Allah Teâlâ mutlak surette kuvvet ve galebe sahibidir.
İzzet sıfatı, Kuran’da birçok yerlerde azap ayetleri bahsinde gelmiştir. Fakat bu ism-i şerifin yine birçok defa Hakîm ism-i şerifi ile birleştiği görülür. Bunun manası: Allah Teâlâ'nın kudreti galiptir, fakat hikmeti ile kötülerin cezasını tehir eder, kötülük edip durmakta olan insanları cezalandırmakta acele etmez, demektir.
• el-CEBBAR (c.c) - Kırılanları onaran, eksikleri tamamlayan; Dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan (gücü yeten)...
Bu ism-i şerif cebir maddesindendir. Cebir, "kırık kemiği sarıp bitiştirmek, eksiği bütünlemek" manasına veya "icbar etmek", yani, "zorla iş gördürmek" manasına da gelir.
Bu manaya göre Allah Teâlâ Cebbar’dır. Yani, kırılanları onarır, eksikleri tamamlar, her türlü perişanlıkları düzeltir, yoluna kor.
Cebbar’ın ikinci manası; Allah Teâlâ kâinatın her noktasında ve her şey üzerinde dilediğini yaptırmağa muktedirdir. Hüküm ve iradesine karşı gelinmek ihtimali yoktur.
• el-MÜTEKEBBİR (c.c) - Her şeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösteren...
Büyüklük ve ululuk, ancak Allah'a mahsustur, varlığı ile yokluğu Allah'ın bir tek emrine ve iradesine bağlı bulunan kâinattan hiçbir mevcut, bu sıfatı takınamaz.
• el-HÂLIK (c.c) - Her şey’in varlığını ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri,
Hâdiseleri tayin ve tesbit eden ve ona göre yaratan, yoktan var eden...
Bu ism-i şerifin manasında iki husus vardır: 1. Bir şey'in nasıl olacağını tayin ve takdir etmek, 2. O takdire uygun olarak o şey'i yaratmak.
• el-BÂRİ' (c.c) - Eşyayı ve her şey'in aza ve cihazlarını birbirine uygun bir halde yaratan...
Her şey'in vücudu mütenasip, yani, azası, hayat cihazları ve aslî unsurları keyfiyet ve kemiyet bakımından birbirine münasip olarak yaratıldığı gibi, hizmeti ve faydası da umumî ahenge uygun yaratılmıştır.
• el-MUSAVVİR (c.c) - Tasvir eden, her şey’e bir şekil ve hususiyet veren...
Allah Teâlâ her şey’e bir suret, bir özellik vermiştir. Her şey’in kendisine göre şekli, dıştan görünüşü vardır ki, bu özelikleri ile başkalarına benzemez.
İnsanlar arasında tamamen birbirine benzeyen iki insan yoktur. Bundan daha garibi, parmak uçlarındaki çizgilerdir. Bu çizgiler, insanların sayısı kadar değişiktir ve hiçbiri ötekine benzememektedir. Şu halde insanın taklit olunamayacak imzası, bastığı parmak izidir.
Yeni keşfedilen insanların birbirine benzemeyen bir özelliği de göz bebekleri ve onun etrafını çevreleyen iris tabakasıdır.