“Felaket Tellalı” ya da “Gamlı Baykuş” yakıştırması yapmışlardı bana. Bundan 3-4 sezon önce. Konyaspor’un kötü yönetildiğini yazdığım, fincancı katırlarını ürküttüğüm için. Yetinmemişler gazetelere ilan vermek suretiyle de, kendilerince hedef göstermişlerdi beni.
Mahkemeler de cabası…
“Kimse kendisini kandırmasın. Bu takımın hedefi ilk altı değil, ligde kalmak olmalıdır” demiştim ya! O nedenle. Kaybedilen maçlar sonrasının ruh haline istinaden ortaya konulmamıştı bu öngörü. Öfkelerim, isyanlarım, hayal kırıklıklarım aklımın önüne geçmemişti yani.
Aksine…
Gerçeklerle yüzleşme durumuydu bu sadece.
Ünal Karaman’ın gönderiliş şekli ne kadar yanlışsa, Raşit Çetiner’in getiriliş şekli de külliyen yanlıştı. Devam etmesi ise işin tuzu biberi oldu.
Sezon başında “Raşit Çetiner ile bu araba takla atar” demiştim. İnanmamıştım Raşit Çetiner’in teknik adamlığına… Yaptığı transferlerin yüzde 80’inine de…
Gelinen nokta malum.
Üzülerek söylemek gerekirse, benim gibi düşünen azınlık haklı çıktı. Doğrunun hayat bulması acı veriyor, ne var ki bize. Keşke yanılan biz olsaydık. Meseleye de, futbola da yanlış gözlükle bakan taraf olsaydık.
Ne acı değil mi?
Konyaspor bugün, Hacettepe ve Kocaelispor’un ardından en güçlü küme düşme adayı olarak işaret ediliyorsa, bu utanç sadece Mehmet Ali Kuntoğlu, Raşit Çetiner, Giray Bulak ve futbolcuların değil.
Bu utanç SAHİPSİZ ŞEHİR KONYA’nın…
Başta siyasetçilerinin!.. Valisinin!.. Büyükşehir Belediye Başkanının!.. Merkez İlçe Belediye Başkanlarının!.. Kanaat önderlerinin!.. Sanayicisinin!.. Esnafının!.. Aydınının!.. Zır cahilinin!.. Sivil toplum örgütlerinin!.. TSYD’nin!.. Gazeteciler Cemiyetinin!.. Nemelazımcıların ve de bananecilerin!.. Bu şehirden nimetlenen ve hesabı kitabı olmayan herkesin!.. Dahası, havada uçan kuştan tutun da, yerdeki karıncaya kadar!..
Bu utanç hepimizin!..
Konyaspor’un seneye; Kartalspor, Giresunspor, Karabükspor ve Orduspor ile aynı ligde oynayacak olmasını içine sindirebilenlerin.
Bize “Yuh olmasın da, kime yuh olsun” söyleyin!
Hangi affedilmezlerin günahının cezasını çekiyor bu SAHİPSİZ ŞEHRİN SAHİPSİZ TAKIMI?
Soruyorum size…
Hangi affedilmezlerin?
Aslında Mehmet Ali Kuntoğlu’nun sezon başındaki Raşit Çetiner ile devam etme inadı Konyaspor’un idam kararıydı. Konyaspor’un kalemi o zaman kırılmıştı. Giray Bulak’ın inatçılığı ise Konyaspor’un bu günlere gelişini hızlandırmıştı.
Konyaspor’un kalemini kıran eller, bu takımın ligde kalma umutlarını taşıyan insanların da şevkini kırmıştı.
Mehmet Ali Kuntoğlu’nun, Raşit Çetiner’in ve Giray Bulak’ın kendileri değildi sorun olan. Birinin sektöre uzak olması, diğerinin teknik adamlıktaki serüveni, bir diğerinin ise inatçılığı. Tutmamıştı maya.
Olmamıştı işte.
Duygusal davranılarak yapılan bu tercihler, çok acımasız bir arena olan profesyonel futbolun gerçekleri ile örtüşmedi, örtüşemedi.
Sonuçta buralara gelindi.
Neyse geçtik…
Konyaspor’da yeni bir dönem başladı. “Gönderiliş şekli külliyen yanlıştı” demiştim Ünal hoca için. Dahası, haksızca, adaletsizce ve sırtından vurularak apoletlerini sökmüşlerdi sevgili hocanın…
Hem de dost bildikleri yapmıştı bunu…
Dün basın toplantısı yaptı Ünal hoca…
Kulaklara küpe olacak laflar da etti…
Ama, en önemlisi profesyonelce düşünerek gelmediğinin altını çizdi. Sahipsiz şehrin sahipsiz takımını, şartlar ne olursa olsun bu ligde tutmaya inandığı için buradaydı.
Tutar mı tutmaz mı, bilinmez. Ancak, zoru başarmak istediği apaçık ortada. Şehrin aylar önce küme düştüğü bu ligden, şehrin takımını düşürmemek için silahını kuşanmışsa, sözün bittiği yerdeyiz demektir.
En önemlisi de, Mehmet Ali Kuntoğlu’nun kendisini incitmesine rağmen, ateşten gömleğe bile bile “lades” demiş ise elbette bunun adı profesyonellik değildir. Madalyonun diğer yüzünü de bile bile üstelik.
Allah, Ünal hoca ve oyuncularının yardımcısı olsun.
“Kimse kendisini kandırmasın. Bu takımın hedefi ilk altı değil, ligde kalmak olmalıdır” demiştim ya! O nedenle. Kaybedilen maçlar sonrasının ruh haline istinaden ortaya konulmamıştı bu öngörü. Öfkelerim, isyanlarım, hayal kırıklıklarım aklımın önüne geçmemişti yani.
Aksine…
Gerçeklerle yüzleşme durumuydu bu sadece.
Ünal Karaman’ın gönderiliş şekli ne kadar yanlışsa, Raşit Çetiner’in getiriliş şekli de külliyen yanlıştı. Devam etmesi ise işin tuzu biberi oldu.
Sezon başında “Raşit Çetiner ile bu araba takla atar” demiştim. İnanmamıştım Raşit Çetiner’in teknik adamlığına… Yaptığı transferlerin yüzde 80’inine de…
Gelinen nokta malum.
Üzülerek söylemek gerekirse, benim gibi düşünen azınlık haklı çıktı. Doğrunun hayat bulması acı veriyor, ne var ki bize. Keşke yanılan biz olsaydık. Meseleye de, futbola da yanlış gözlükle bakan taraf olsaydık.
Ne acı değil mi?
Konyaspor bugün, Hacettepe ve Kocaelispor’un ardından en güçlü küme düşme adayı olarak işaret ediliyorsa, bu utanç sadece Mehmet Ali Kuntoğlu, Raşit Çetiner, Giray Bulak ve futbolcuların değil.
Bu utanç SAHİPSİZ ŞEHİR KONYA’nın…
Başta siyasetçilerinin!.. Valisinin!.. Büyükşehir Belediye Başkanının!.. Merkez İlçe Belediye Başkanlarının!.. Kanaat önderlerinin!.. Sanayicisinin!.. Esnafının!.. Aydınının!.. Zır cahilinin!.. Sivil toplum örgütlerinin!.. TSYD’nin!.. Gazeteciler Cemiyetinin!.. Nemelazımcıların ve de bananecilerin!.. Bu şehirden nimetlenen ve hesabı kitabı olmayan herkesin!.. Dahası, havada uçan kuştan tutun da, yerdeki karıncaya kadar!..
Bu utanç hepimizin!..
Konyaspor’un seneye; Kartalspor, Giresunspor, Karabükspor ve Orduspor ile aynı ligde oynayacak olmasını içine sindirebilenlerin.
Bize “Yuh olmasın da, kime yuh olsun” söyleyin!
Hangi affedilmezlerin günahının cezasını çekiyor bu SAHİPSİZ ŞEHRİN SAHİPSİZ TAKIMI?
Soruyorum size…
Hangi affedilmezlerin?
Aslında Mehmet Ali Kuntoğlu’nun sezon başındaki Raşit Çetiner ile devam etme inadı Konyaspor’un idam kararıydı. Konyaspor’un kalemi o zaman kırılmıştı. Giray Bulak’ın inatçılığı ise Konyaspor’un bu günlere gelişini hızlandırmıştı.
Konyaspor’un kalemini kıran eller, bu takımın ligde kalma umutlarını taşıyan insanların da şevkini kırmıştı.
Mehmet Ali Kuntoğlu’nun, Raşit Çetiner’in ve Giray Bulak’ın kendileri değildi sorun olan. Birinin sektöre uzak olması, diğerinin teknik adamlıktaki serüveni, bir diğerinin ise inatçılığı. Tutmamıştı maya.
Olmamıştı işte.
Duygusal davranılarak yapılan bu tercihler, çok acımasız bir arena olan profesyonel futbolun gerçekleri ile örtüşmedi, örtüşemedi.
Sonuçta buralara gelindi.
Neyse geçtik…
Konyaspor’da yeni bir dönem başladı. “Gönderiliş şekli külliyen yanlıştı” demiştim Ünal hoca için. Dahası, haksızca, adaletsizce ve sırtından vurularak apoletlerini sökmüşlerdi sevgili hocanın…
Hem de dost bildikleri yapmıştı bunu…
Dün basın toplantısı yaptı Ünal hoca…
Kulaklara küpe olacak laflar da etti…
Ama, en önemlisi profesyonelce düşünerek gelmediğinin altını çizdi. Sahipsiz şehrin sahipsiz takımını, şartlar ne olursa olsun bu ligde tutmaya inandığı için buradaydı.
Tutar mı tutmaz mı, bilinmez. Ancak, zoru başarmak istediği apaçık ortada. Şehrin aylar önce küme düştüğü bu ligden, şehrin takımını düşürmemek için silahını kuşanmışsa, sözün bittiği yerdeyiz demektir.
En önemlisi de, Mehmet Ali Kuntoğlu’nun kendisini incitmesine rağmen, ateşten gömleğe bile bile “lades” demiş ise elbette bunun adı profesyonellik değildir. Madalyonun diğer yüzünü de bile bile üstelik.
Allah, Ünal hoca ve oyuncularının yardımcısı olsun.