Bu yazımız son yazımızın devâmı niteliğinde olacak. Bugün sizlere infaktan bahsetmek istiyoruz efendim. Mâlum Ramazan ayı infâkın en çok coşkuyla yapıldığı bir bereketli aydır.
Âyeti kerimede Cenâbı Hak şöyle buyuruyor: “O muttakîler ki bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar, kızdıklarında öfkelerini yutar, insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle yapanları sever. İşte onların mükâfatları, Rabb’leri tarafından büyük bir af ile kendilerinin ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler olacaktır. Güzel iş yapanların mükâfâtı ne de güzel!” (1) Yine kutsal kitâbımızda: “Sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz..” buyruluyor. Demek ki infak etmek yüce Yaratıcının dâvetine uymaktır ve güzel bir iş yapmaktır. Hz. Allah güzel davrananları ve infak edenleri sever.
Kadirşinas halkımız bilhassa Ramazan ayında ne kadar hayır iş varsa koşar, koşturur. Hem yurt sathında hem yurt dışında sene boyu kapısı açılmadık fakir fukarayı görüp gözetir, Ramazan ayında evlere aş girer, neşe girer, bereket girer. Yetimler, öksüzler, garip-güre balar sevinir. Neredeyse hayır kurumları her ihtiyaçlının kapısını çalarlar. İşte bu hayırseverler yukarıdaki âyetlerin mûcibince Hakk’ın dâvetine icabet ederler. O’nun rızâsı için bolca infak ederler. Bu vesileyle zekatlar, fıtır sadakaları verilerek, fakirlere iftarlıklar dağıtılarak, kimsesiz çocuklara bayramlıklar alınarak, başlar okşanır ve yüzler güler. Ve nihâyetinde şu âyet tecelli eder:
“Sevdiğiniz mallarınızdan Allah yolunda harcamadıkça ‘fazilet’ mertebesine ulaşamazsınız. Bununla berâber her ne infak ederseniz Allah onu bilir.” O zaman Hak sevgisini ve O’nun rızâsını kazanmak için ayni zamanda fazilet sâhibi olmak için sevdiklerimizden infak etmek gerekiyor. Zâten bu bir nevi Cenâbı Hak ile yapılan alışveriştir. Ve o ne güzel bir alışveriştir hele Ramazan’da...
Rasûllullah aleyhisselâm’ın özellikle Ramazan ayında esen rüzgar gibi cömert olduğu elinde avucunda ne varsa bu ayda infak ettiği bizzat sahabei kiram efendilerimiz tarafından dile getirilmiştir. Bu hususta İbni Abbas (r.a) şöyle anlatır; ‘Rasûlullah hayır konusunda insanların en cömerdi idi. En cömert olduğu ay da Ramazan ayı idi. Cebrâil (A.S) O’nunla her sene Ramazan ayında karşılaşır, bu, Ramazan bitinceye kadar sürerdi. O’na Kur’ân’ı arz ederdi. Rasulullah Cebrâil ile karşılaştığı zaman, hayır husûsunda esen rüzgardan daha cömert olurdu.’ (2)
Demek ki Müslümanların bu ayda daha çok infâka yönelmesi, Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselâm’ı taklit etmelerinden kaynaklanıyor. O’nu taklit edenlere ne mutlu!
Bilinmelidir ki, infâkın muayyen bir vakti yoktur. İhtiyâcın olduğu her yerde ve her zamanda infak yapılabilir. Zekatlar için de ayni şey söz konusudur. İlla Ramazan ayında verilecek diye bir husus yoktur. Yardımların daha çok bu ayda yapılması ibâdet ve taatlerin bu ayda sevâbının çok olması hasebiyledir. Yoksa senenin her vakti ihtiyaçlıların ıstırâbı giderilir, sıkıntıları hafifletilir. Bunlar müminlerin ahretlerini kazanma adına çok karlı kazançlardır. Cenâbı Hak infak ehli için şöyle buyuruyor: “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açıktan infak edenler (hayra sarf edenler) var ya, onlara mükâfatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler.” (3)
Ne mutlu şu güzel Ramazan ayında bolca infak edelere!
-----------
1) Âli İmran, 134-136
2) Buhârî, Ber’ül-vahy, 5/ Savm 7
3) Bakara, 274