Ali Sirmen: Okuyucu, İşten Atılan Gazetecilere Sahip Çıkmadı

Cumhuriyet gazetesi Yazarı Ali Sirmen, işten çıkarılan gazetecilere karşı okuyucuların tepkisiz kalmasını eleştirdi. Sirmen, “Özgürlüğün asıl sahibi çıkıp ‘sen ne yapıyorsun arkadaş? benim özgürlüğümü engelliyorsun’ demesi...

Cumhuriyet gazetesi Yazarı Ali Sirmen, işten çıkarılan gazetecilere karşı okuyucuların tepkisiz kalmasını eleştirdi. Sirmen, “Özgürlüğün asıl sahibi çıkıp ‘sen ne yapıyorsun arkadaş? benim özgürlüğümü engelliyorsun’ demesi gerekirdi. Dediler mi? Bildiğim kadarıyla bu arkadaşları çıkaran gazete aynı şekilde, aynı tirajla, aynı verimlilikle yoluna devam etmektedir." dedi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Basın Müzesi’nde düzenlediği seminerde medya-siyaset ilişkisi masaya yatırıldı. Seminere; TGC Başkanı Turgay Olcayto, konuşmacılar Onur Öymen ve Cumhuriyet gazetesi Yazarı Ali Sirmen Katıldı.

"Medya-Siyaset İlişkileri' başlıklı toplantıda konuşan ve aynı zamanda uzun yıllar Dış İşleri Bakanlığı'nda çalışan Onur Öymen, ülke siyaseti ve medyanın kullanılması konularında tespitlerde bulundu. Ülkelerin kendi siyasi çalışmaları için medya organlarını kullanabildiğini, bunu zaman zaman da istihbarat elemanları eliyle yaptığını kaydeden Öymen, pek çok ülkede yayınlanan yayın organlarında bu durumun örneklerini görmenin mümkün olduğunu ifade etti.

Sansür konusunda da ülkelerin benzer tavırlar sergileyebildiğini anlatan Öymen "Basın da bu süreç içinde bir propaganda silahı haline dönüşmüş pek çok ülkede. Pierre Loti'nin yazdığı Ermenistan'daki katliamlar isimli kitap. Orada Türkler hakkında çok övücü sözler sarfediyor. ‘Biz Türkleri tanırız’ diyor, şöyle iyidirler, böyle namusludur filan dedikten sonra Ermenilere gelince diyor 'Ermeniler hakkında da bunun tam tersidir' diye başlıyor, sonra bu bölüm sansür edilmiştir diye yazıyor kitapta. Arkasındaki sayfada da sansür edilmiştir diye yazıyor. 1918'de Fransa'da. Tuhaf tarafı şu; bu kitap Türkçe'ye çevrilmemiş. Ama o zaman da görüyoruz ki Türklerle ilgili muazzam bir propaganda var." dedi.

Haber değeri konusunun uluslararası anlamda değerlendirmesini de yapan Öymen, "Bu devirde uluslararası anlamda bu ne anlama geliyor? Uluslararası anlamda basın ne kadar özgür? Haber değeri olan şeyi ne kadar yayınlıyor, olmayan şeyi ne kadar yayınlıyor? diye. Oklahoma Üniversitesi'nde bir araştırma yapılmış. 2007 yılında 35 ülkede 93 gazeteciye soruyorlar. Bir reklam karşılığında haber değeri olmayan bir hususu haber yaptığınız oldu mu diye soruluyor. Sık sık ve her zaman diyenler yüzde 26. Dörtte biri evet yaptım diyor. Mali baskı yapılıp yapmadığı sorulduğunda haber kaynaklarının. O soruya da katılımcıların yüzde 28'inin sık sık veya her zaman şeklinde cevapladığı ifade ediliyor." şeklinde konuştu.

SİRMEN’DEN ‘CUMHURBAŞBAKAN’ İFADESİ

Seminerde konuşan Ali Sirmen de, işten çıkarılan gazetecilere karşı okuyucuların tepkisiz kalmasını eleştirdi. Sirmen, "Eğer patronlar bunlarla oynadıkları taktirde... Bunlar ne yapıyorlardı? Basın özgürlüğünden yararlanıyorlardı ve özgürlüğün asli sahibi halkın adına onu kullanarak yorum yapıyorlardı ve haber yapıyorlardı. Basın özgürlüğünü kullanmalarından dolayı patron bunları işten attığı için hakkın asıl sahibi, özgürlüğün asıl sahibi çıkıp ‘sen ne yapıyorsun arkadaş? benim özgürlüğümü engelliyorsun’ demeleri gerekirdi. Dediler mi? Bildiğim kadarıyla bu arkadaşları çıkaran gazete aynı şekilde, aynı tirajla, aynı verimlilikle yoluna devam etmektedir." ifadelerini kullandı.

Medya kuruluşlarının hiç birinin kendi satış gelirleriyle ayakta kalmasının zor olduğunu, bunun için de ilan ve reklam gelirleri ile yaşadıklarını anlatan Sirmen, "İlan ve reklam da üretimi yapan paraya sahip olanların elinde olan bir araç." dedi.

Şimdiki bakanlardan birine ilişkin bir anısını anlatan Sirmen, "Köken itibariyle en dünyayı tanıması gereken bakanlardan birine, ilgi alanı itibariyle de en basın özgürlüğüne açık olması gereken bakanlardan birine bizim gazeteye özel bir demeç verir misin? demişler. 'Valla demiş ben sizin gazeteye de veremem, şu televizyon kanalına da veremem, buraya da veremem. Çünkü demiş cumhurbaşbakan buna kızıyor. Bugün akla hafsalaya gelmeyecek yöntemler uygulanarak basın özgürlüğü çiğnenmektedir. Zaten sansüre gerek yok, otosansür mevcut." diye konuştu.

Medya organlarının siyasi mali destek alarak yoluna devam etmesinin eskiden beri var olduğunu, eskiden daha küçük çapta yapıldığını ifade eden Sirmen, "Şimdi resmi ilanları gazeteler angarya kabilinden basıyorlar. Güç odakları kaydı. Güç odakları kayarken güç odaklarının kontrolü yine kaymadı, yine siyasi iktidarın elinde. O zaman da siyasi iktidar hem sermayeyi kontrol ederdi, çünkü o zaman da sermayenin yatırım gücü için kredi almasından tutunuz döviz almasına kadar herşey siyasi iktidarın elindeydi. O zamanın siyasi iktidarı o şekilde kontrol ediyordu. Bugün de bu şekilde kontrol etmektedir. İşin daha da vahim yanı ise; medya, medyanın kurdu olmaya başladı. Medya kuruluşları birbirlerini hedef göstermeye başladılar. Maalesef korkarım ki yepyeni bir baskı yöntemiyle daha karşı karşıyayız. Bu baskı yöntemi siyasi iktidarın başka bir aracı ile yürüteceği baskı yöntemidir. Bu da kamuoyu baskısı, mahalle baskı dediğimiz baskı ile belirli konuları gündeme getirdiğiniz zaman belirli yayın organları tarafından hedef gösteriliyorsunuz." şeklinde konuştu.

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri