Bazı insanların 10 parmağında 10 marifet vardır...
Elinden her iş gelen marifetli insanlara “helal olsun 10 parmağında 10 marifeti var” veya “10 parmağında 10 hüneri var” deriz...
Böyle insanlar özel insanlardır...
Sadece evde değil, işyerinde olsun, dışarıda olsun, böyle insanlara sık rastlanmaz...
Elinden her iş gelen ve her işe koşan insanlar mutlaka vardır çevremizde...
Severim böyle insanları...
Bir bakarsın çeşmeci olmuş, bir bakarsın elektrikçi ya da marangoz...
Bazen elinde iğne, dikiş dikerken görürsünüz, bazen ingiliz anahtarı ile arabanın motorunu tamir ederken...
Veya elinde fırça boya badana yaparken...
Ben mi?
“Elinden kör eşşek yem yemez”lerdenim...
Yemek yapamam...
Dikiş dikemem...
Ampül değiştiremem...
Yani, iltifatlandıracak marifetlere sahip değilim...
Anlayacağınız üreten değil, tüketen taraftayım...
Yaptığım en iyi iş mesleğimdir...
Yani gazetecilik...
Bu konuda da asla mütevazi olmam...
Efendim, konuyu dağıtmadan meramımı anlatayım...
Benim hemen hemen 25-30 senelik arkadaşımdır kendileri...
Tanırsınız...
Ali Sait Öge...
Gazeteci...
Emekli olmasına rağmen, gençlere taş çıkartan gazeteci...
Sadece elleri değil, çenesi de marifetli olan Ali Sait Öge...
Çünkü, sohbetleri, hazır cevaplılığı, nükteli vurguları ile “Cem Yılmaz”dır, “Ata Demirer”dir...
Keşke İstanbul'da doğmuş olsaydı, keşke konservetuarların tiyatro bölümünde okusaydı...
Kader işte...
Bazıları çuvalla para, bazıları da dost kazanıyor...
Ali Sait mi?
O dost kazananlardan, dost biriktirenlerden...
Neyse...
Severim kendisini...
O da beni sever...
Hızır gibidir...
Cenazen mi var ya da hastan...
İlk “alo” diyeceğiniz 2-3 insandan ya da dosttan birincisi Ali Sait Öge'dir...
Size, yani dostuna ilk ulaşan, ilk yetişendir Ali...
Kelime haznesinde “hayır” yoktur...
Saat gecenin kaçı olursa olsun, onun için fark etmez...
Zaman veya saat mefrumu yoktur...
Atlar gelir...
Kendi derdini unutur, senin derdinle dertlenir...
Böyledir bizim Ali Sait...
Hem marifetli, hem de dosttur...
Hep yanımda olmasını, hep yanında olmayı istediğim güzel insanlardan birisidir...
Onun için de, her eve her işe mutlaka bir Ali Sait lazım...
Allah'a şükürler olsun ki, hayatımızın bir yerinde Ali Sait var...
Bizim kendisinden, kendisinin de bizden razı olduğu nadir insanlardandır...
Bazen özlüyor insan gerçek dostlukları...
Şunun da altını çizmekte yarar; kendi nefsimizi düşünerek, dost olmadık, dostluk kurmadık Ali'yle...
Bunu da ıskalamamak lazım...
Yanlış bir yere gitmesin meramım...
Cenap Şahabettin'in güzel bir sözü var...
Diyor ki, “Yalnız kendi nefsini düşünerek dost arayan, hizmetçi arıyor demektir.”
Şükürler olsun ki, bizim dostluğumuz Ali'nin marifetleri üzerine kurulmuş bir dostluk değil...
Bunu da en iyi kendisi bilir...
Konu “10 parmağında 10 hüner”den, 25-30 yıllık dostluğa geldi...
İyi ki de geldi...
Hele de bugünler de öyle ihtiyacımız var ki, birbirimize sıkı sıkı sarılmaya, dostluğumuzu göstermeye...
Ali Sait Öge'nin özel bir günü olduğu için yazmadım bu yazıyı...
Özel bir insan olduğu için yazdım...
İyi ki, varsın Alim...
İyi ki, hayatımızın bir yerindesin...
İyi ki, benim dostumsun...
Ne diyeyim başka...
Nokta.