Ali Bayramoğlu akademisyenlere sahip çıktı

Hükümete yakın gazete Yeni Şafak'ta yazan Ali Bayramoğlu akademisyenlerle sahip çıkan bir yazı kaleme aldı.

Ali Bayramoğlu “Barış Bildirisi”ne imza atan 1128 akademisyenle ilgili “Siyasi iradenin verdiği sert tepki, YÖK'e yönelik “gereğini yapın” talimatı, yargının harekete geçmesi, açılan soruşturmalar, kimi imzacıların evlerinin aranması, kimisinin göz altına alınması, bazılarının tutuklanma talebiyle mahkemeye sevkedilmesi ortaya kendi başına sorunlu ve demokrasi açısından sindirilmesi zor bir resim çıkarmış durumda.” diye yazdı.

MUHALİF DURUŞ SERGİLEYENE 'HAİN' DİYORLAR

İşte Bayramoğlu'nun akademisyenlere sahip çıkan yazısından bazı bölümler:

"Bugün ise, akademisyenlere yönelik cadı avı, yasak fikir ve düşünceler ilanı, doğru vatandaş, doğru fikir tanımları, eleştirel ve muhalif duruşu siyaset dışı ilan etme, ihanet kelimesiyle tanımlama hızla alan kazanıyor.

DEMOKRASİ ZARAR GÖRÜYOR

Bu durum demokrasiye inanılmaz ölçüde zarar verirken, Kandil'e ve sahte iddialarına ülke içinde ve dışında avantaj sağlıyor.

SİYASİLERİN HENDEK ÇAĞRISI ÇOK DOĞAL

Tüm bunlar, akademisyen bildirisinin Güneydoğu'da yaşananları “devletin bilinçli, önceden planlanmış, sivil halkı hedefleyen bir katliam politikası” olarak tanımlamasının yarattığı sıkıntıyı elbette ortadan kaldırmıyor.. Yurtiçi ve yurdışından etkili isimlerin imzacı oldukları bu bildiri bir siyaset yapma, bir kampanya yürütme biçimi ise devletin, siyasi iktidarın, siyasi partilerin ve diğer aktörlerin bu siyasete tepki vermeleri de son derece doğaldır. Aynı husus halkı direnişe çağıran, hendek siyasetini doğal halk tepkisi olarak tanımlayan millitvekilleri için de geçerlidir.

CEZALANDIRMA SİYASETİ YANLIŞ

Ancak, tekrar edelim, demokratik bir ülkede bunlara verilen tepki siyasi sınırları aşmamalıdır. Bu tepki, susturma ve cezalandırmaya dönüşünce ortaya çıkan tablo tümüyle değişir ve korkutucu olur.

AKADEMİSYENLERE KATILMAMAK MÜMKÜN MÜ

Başka bir grup akademisyen farklı bir bildiri yayınladı, önceki gün, bir bölümünde şöyle diyorlar:

“İfade özgürlüğü olmadan demokrasi olmaz. Üniversite ve akademisyenin görevi akıl yürütme ve vicdan muhakemesi sonunda vardığı fikirleri toplumuyla paylaşmaktır. Fikrin eleştirilmesi demokrasinin, fikri ifade edenin cezalandırılması ise otoriterliğin niteliğidir. Akademisyenlerin ülke sorunlarıyla ilgili dile getirdikleri görüşlerinin siyasi irade tarafından cezalandırılmaya çalışılması, akademik özgürlüklere darbedir. Böyle darbeler her şeyden önce toplumsal gelişmeyi durdurur. Ülke demokrasisine verilecek en büyük zarar, fikri söylemek değil, fikri ifade ettirmemektir.”

Katılmamak mümkün mü? Esas olan bir düşüncenin yanlışlığı ve niyeti değil, önce ifade edilebilmesidir."

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Medya Haberleri