İnsan hata eder, hatasız kul olmaz deriz. Hata edenlerin en hayırlıları hatalarından tövbe edenlerdir. İnsan yanlış yapmadan bazen doğrusunu göremiyor. Yanlışlardan ders almak ve bir daha dönmemek büyük bir erdemdir. İnsanları geçmişlerinde yapmış oldukları hataları yüzlerine vurmak ve açığa çıkarmak hoş bir davranış değildir. Sanki herkes tertemiz, herkes sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi insanların hayatlarını, hatalarını araştıran ve bunları alay etmeye malzeme edenler çok pişman olacaklar. Anlık gülüp eğlenebilirler, karşısındaki insanın kalbini kırmanın, incitmenin ve onu mahzun bir halde bırakmanın hesabını vereceklerdir. Kendi hatalarınızı düzeltin, kendi hayatınızı düzene sokun. Hata eden kardeşinizi gördüğünüz zaman bunun bir üslûbu ve yeri vardır. Milletin içerisinde rencide etmek iyi bir davranış değildir. Aşık Yunus’un dediği gibi “İki cihân bedbahtı, kim gönül yıkar ise.”
Kalp kırmak basit bir olaymış gibi gelebilir. Ama küçümsemeyin, o kalbin içerisinde Allah var. Yıkmayın, yıktığınız enkazın altında kalırsınız.
Muhakkak yanlışlarımız var ve bu yanlışları düzeltmek için çalışacağız. Tek derdimiz ve niyetimiz bu olacak. Etrafımızdaki insanların ve sevdiklerimizin hatalarını düzeltebilmek, onları uyarmak için de yolu ne ise o yola göre uygun bir şekilde yapacağız.
Muâz b. Cebel [radıyallahu anh] rivayetine göre: Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Her kim, kardeşini tövbe ettiği bir kusurundan dolayı ayıplarsa, onu işlemedikçe ölmez.”
Bütün bu ayıplama ve alay etmelerde varılan nokta, başkasını hakir görme, onu hafife alma ve küçümsemedir. Sanki alay eden kimse çok yüce bir kişilik ve çok büyük bir kişilik. Dikkat edelim. Allah, büyüklenenleri ve böbürlenenleri sevmez.
Yüce Allah başkasını alaya alanları şöyle ikaz etmiştir:
“Belki de alaya alınan kimseler, o alay edenlerden daha hayırlıdır.” (Hucurât 49/11).
Yani, alaya alınanı hor görme; belki o senden daha hayırlıdır denmek isteniyor.
Bu yasak, alaydan rahatsızlık duyanlar hakkındadır. Ancak kendisini maskaralık yapan ve bunun kendisine yapılmasından da hoşlanan kimseler hakkında alay, şaka hükmündedir.
Haram olan, kişinin karşısındakini küçümsemesi ve karşısındakine eziyet vermesidir.
Bir iki örnek verelim:
Bazen, karşısındaki düzgün bir şekilde cümle kuramadığı zaman konuşmasına güler. Yazısına veya sanatına güler. Bir de insanların ellerinde bulunmayan sebeplerden dolayı alay edenler vardır. Kısa boylu olmasına veya bir âzası eksik diye yaratılışına gülenler. Vay onların haline. Eksik uzuvla yaratılanlar o uzuvların hesaplarını vermeyecekler. Alay edenler o uzuvların da Hesabını verecekler. Ağlanacak hallerine gülenler, sonunda pişman olacaklar.
Dünya zor bir mekan, zemin ve zaman daha da zorlaştırıyor insanların hayatlarını. Müslümanlar birbirlerine konaklama, birbirlerini rahatlatma ve dinlenme yerleri olmalılar. Eza vermemeliler birbirlerine, işlerini kolaylaştırmalılardır.
Kalbini bırakın kırmayı insanların yaralarını sarmalıdırlar.
Allah karşımıza incitmekten korkan, kalbin değerini bilen, dünya telaşı yüzünden yorulduğumuzda istirahat edebileceğimiz, Allah’ı hatırlatan hayırlı insanlar çıkarsın. Amin.