Alâeddin Pardon! Mevlâna Bulvarını gezdik.

Ahmet Güldağ
Mevlâna Müzesi önünden batıya yani Alâeddin tepesine doğru giden iki kısımlı bir bulvarın varlığını bilirsiniz.
Geçen gün Antalya’dan gelen misafirlerimi Mevlâna ziyareti için götürmüştüm..
Müzenin o tarihi kapısından giriş yoktu. Uzun bir görünüşle Mevlevî odalarını havi kısmın ön tarafı yıkılmış yenilenme işlemine başlanılmıştı. Tabii nasıl bir yenilenme olacak şimdilik belli değil
 Ziyaret çıkışımızdan sonra Alâeddin tepesine doğru yürüyüşe başladık. Önce Sultan Selim Camiin de iki rekat kılıp dışarıya çıkınca bendeniz başladım anlatmaya.
Tabii huyum olan yılların nostaljinden de !.
***
“Şu gördüğünüz cami yanında ki Yusuf ağa Kitaplığıdır. Burada tarihi belge ve eserler bulunur. 1940 – 45 yılları arası cami askeri depo olmuş içi Buğday ve Kuru fasuly ile doldurulmuştu. 2. Dünya savaşında Cumhurbaşkanı merhum İnönü “ harbe girersek aç kalmayalım” diye.
Ama o yıllarda ekmeği karne ile bulabiliyorduk oda başka! Yanında ki bu kitaplık Memurlara az bedelle dağıtım için şeker, pirinç, vb. çeşitli kuru gıda maddeleri ile dolu idi. 1950 den sonra kitaplık olarak açıldı.
Devam olarak gördüğünüz boşluk dolu idi. yanında Muvakkit hane olan küçük odada iki ve büyük bu günlerde antika olan sallamalı saat vardı. Birisi vasatî diğeri Ezanî saati gösterir saatini ayarlamak isteyenler pencereden bakarak ayar yaparlardı.
Onun yanında şu görülen dairesel kavşak ve yola kadar Türbe Hamamı vardı. Ön kısım erkekler yan kısım hanımlar yeri idi. Bu tarihi hamam yol açacağız diye dostumuz Belediye başkanı rahmetli Rüştü özal’a bir gecede yıktırttırılmıştı. Bundan kendisi de peşiman olmuştu ama ne fayda!.
O yıllar da şu gördüğünüz Müze caddesinden geçilebilirdi buraya. Bu günkü açık olan Mevlâna Bulvarı yoktu. Burada toprak damlı tek ve çift katlı evleri havi mahallelerin yolu Kuzey – Güney yönünde olduğundan geçilemezdi.
Bulvar 1952’ler de rahmetli Menderes’in teşviki ile istimlak edilerek açılmış yanları bankalara, basın işi yapanlara öncelikle verilmişti. Sonra özel idare binası, otel ve ticari işle meşgul olan kalbur üstüler sahip oldu. Sol tarafı ise hediyelik satanlara tahsis edildi.
Gelin bu bulvardan gidelim. 1970’ler de bulvarın ortası refüje Belediye başkanlarından Sayın Ahmet Bey, küçük havuzları havi su kanalı yapmıştı ama sonra gelenler bakım yapmayınca çözümü kaldırmakta buldular.
İlk bina İkazlara rağmen zamanın Belediye Fen İmar işleri müdürü Mimar Ümit Bey, projesini bizzat kendi yapma uhtesi neticesi İş bankası binası içinde ruhsat vermiş olması ile sonradan önüne geçilememiş yükselen bina ve önündeki ilave ile görüş kapatmıştı.
Çünkü cadde Alâeddin tepesinden Müze ve yeşil Kubbenin rahatça görünmesi için açılmıştı ama bu bina önleyivermişti görüntüyü.
Yıllarca problem oldu. Neticede şimdi ancak eski fotoğraflarda görebildiğimiz Rahmetli Yusuf şar Konağı olan tarihi ve Konya’nın sembolü olan eski Belediye binası Başkanlardan Yılmaz Kulluk zamanında yıkıldı. Yerine yapılan Belediye binası da beğenilmeyince ilerde göreceğimiz İş bankasına ait bina ile yine görüntüye sekte(! ) oldu .
Yeni açılan yere Mevlâna Bulvarı ismi verilmişti” derken Hükümet meydanına gelmiştik.
Nostaljiye de devam ederken yerleri gösterip,
“Şu gördüğünüz kuzey- Güney Cad. İstanbul caddesi olup tarihi mesnedini pek kaybetmedi. Sadece buradaki büyük hanların yerine Kapalı çarşı ve binalar oturtuldu . Tabii diğer tek katlı dükkanlarda yükseliverdi ama Konya’nın Nakiboğlu Camiini yaptıranların vakfettiği bu caddede ki durum aynen kaldı.
Sağımızdaki Fatih Çarsını yerinde Büyük han vardı ve aradaki dar sokakta kızlı kahve beyleri(!) eğlendirmiş olurdu. Cadde üzerinde Yeni meram Gazetesi kurucusu rahmetli Takva Ahmet Yalçın’ınÜlkü matbaası vardı. Zaman, Selçuk ve bazı gazeteler buradan yayınlandı.
Şahin oteli olarak gördüğümüz yerde Yıldız oteli ve Kıraathanesi vardı. O zamanlar Öğretmen evi bulunmadığından bu kahvenin havuzlu bahçesine bilhassa köy ve ilçelerden yaz tatilinde gelen öğretmenlerin sohbet mekanı olurdu.
Bu yer 1947 de Yeni Konya matbaası olarak devam ederken Yeni Konya gazetesinin basımı burada yayına başlamıştı.
Yukarıya devam olarak sadece Yılların Merkez eczanesi binası köşede kalabildi. Önler görüldüğü gibi meydan oldu.
Sol taraf ise yürüdüğümüz şu yerlerde Şapkacı yanında zamanın çok güzel yemekleri bulunan küçücük ve popüler Merkez lokantası, onun sırası köşede meşhur Hasan kolonyaları yeri ve bedestene doğru bitişiğinde berber ve sonra Babahasanların Kırmızı Kitabevi, önündeki koca çınarın altında da tahta tezgah üzerinde İstanbul, Ankara gazete ve dergileri satılırdı.
Hükümet Konağı yanında yürüdüğümüz cadde zamanın meşhur Alâeddin Bulvarı adı ile devam ederken orta refüj Akasya ağaçları ile dolu olduğundan bir güzellik verirdi. Buranın dili olsa da kaç sefer kaç kılığa girdiğini yaşlı gözlerle bir söylese!.
Sağ tarafımızda ki kısımda Şerafettin Camisi önü park, ilerisi tepeye kadarki kısımda Sanayi Mektebi ve ilk defa yüksek apt. olarak Hayat apt. kaldı. Burada nostalji olanlar dan şarap satış yeri, Osmanlı zamanında Öğretmen lokali binası yerine yapılan Ceylani’nin Yeni sineması veTorunoğlu büfeleri tarihe karıştı.
Sol tarafımızda ise tarihi PTT binası aynen kalırken Başmüdür Sayın Hakkı Altuntaş’ın ilgisi ile eski görüntüsü sağlanmış oldu. Ziraat bankası ise aynı siluetini devam ettirdi.
2. Dünya harbi sıralarındaki depolama işlemi İplikçi camisinde de olmuş tahribe bırakılmıştı. 1950 den sonra tamirle açıldı. Onun sırasında yeksan olan Cumhuriyet kıraathanesi Foto Behçet’in yeri gitti bu sıralardaki yeni binalar yanında sadece Tekel binası kalmış olup bahçeli Belediye binası anlattığım gibi yerle yeksan oldu.
Gördüğümüz ve yürüdüğümüz bu eski Mevlâna ve Alâeddin Bulvarı 1954 de tanzim edilip kabul edilen imar planında trafiğe kapatılacak kararında vardı.
Var idi ama gelen geçen sonrakilerden ilgilenen olmadı ise de. Başkanlardan sayın Mustafa Özkafa tatbik etmek istedi. Esnaf mahkemeye verip durdurdu. Mahkeme kararı lehte çıktı ama seçim sonu yeni Başkan Sayın Tahir Akyürek geldi.
Sayın Akyürek basın toplantısında burayı “Osmanlı mimarisi içinde geliştirip trafiğe kapatacaklarını dört yıl evveli ısrarla belirtti ise de, halen bir işlem yapılamadı.”
 Hava şehitleri Anıt önü merdivenlere kadar gelip çıkarken. Anıtın önündeki çay masa ve sandalye oturum yerleri ile arkadaki sandık vb. küllüklerini gören misafirimiz kendini tutamayıp;
“Nasıl olur böyle terbiyesizlik ve Anıt şehitlerine karşı ilgisizlik. Belediye görmüyor mu bunu? “ deyince…
Bendeniz “Görmeseler de yıllardır defalarca yazdım ama galiba müsteciri hatırı sayılır kişi olabilecek ki açılmıyor anıtın etrafı” diye cevapladım. .
Başını sallayan misafirimizle yukarılara çıktık ama o 1950ler de seyri yapılabilen yeşil Konya2yı görebilme yerine öndeki binaları seyredivermiştik…
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.