Fatih Projesi yürürlüğe girdi. Bu projenin gayesi, öğrenciler arasında eğitimde fırsat eşitliği sağlamaktır. Yani merkezde ve kırsal kesimde okuyan öğrenciler aynı imkâna sahip olacaktır. Bu projenin bir parçası olan 4+4+4 projesi yeterli olmuş olsaydı Akşemseddin projesine ihtiyaç duyulmazdı. Akşemseddin, Fatih’in hocası olduğu için Fatih projesi aynı zamanda Akşemseddin projesi demektir. Bu sebepten dolayı ayrıca Akşemseddin Projesi diye bir proje ortaya koymak doğru değildir; biz bunun bilincindeyiz.
Fatih projesi, laiklik dikkate alınarak hazırlandığı için bu projenin manevi yönü eksik kalmıştır. İşte biz bu sebepten dolayı Akşemseddin Projesi kavramını ortaya attık. Bu projeyi somutlaştırmamız gerekir. Gayemiz Fatih Projesi’nin eksik kalan manevi yönünü tamamlamaktır; aksi halde Fatih Projesi’nden beklenilen gerçekleşmez. Şimdi düşünün bakalım, kanadı kırılmış kuş mu varılacak yere daha erişir yoksa doğru yolda uçan kanadı kırılmamış kuş mu?
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “Şimdi (düşünün bakalım), yüzüstü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?” (Mülk:22)
Başta söyleyeyim ki, Fatih Projesi’ni ve bu projenin bir parçası olan 4+4+4 projesini gerçekleştiren Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve bu konuda emeği geçen kimselere teşekkür eder ve başarılar dileriz. Çünkü Fatih Projesi ile öğrenciler arasında eğitimde fırsat eşitliği sağlanacak; 4+4+4 projesi ile sekiz yıllık kesintisiz eğitime son verilmiştir. Kesintisiz sekiz yıllık eğitimin gayesi, çocuklarımıza on beş yaşına kadar din eğitiminin verilmesini önlemektir. Söz konusu sekiz yıllık kesintisiz eğitimi on iki yıla çıkartarak evlatlarımızı on sekiz yaşına kadar din eğitiminden mahrum etmek idi. Böylece ulusçu, laikçi, sekülarist ve materyalsizt bir gençlik yetiştirmekti. Ulusalcıların gayesi buydu. Allah’a hamdolsun ki, 28 Şubat süreci, onların dediği gibi bin yıl sürmedi kısa zaman içerisinde sona erdi.
4+4+4 projesi, laiklik gereği din kültürü dersini sekiz yıllık kesintisiz eğitimde olduğu gibi ilkokul 4’üncü sınıfta başlatmıştır. Kur’an-ı Kerim ve Siyer dersini ikinci kademede seçmeli ders haline getirmiştir.
Fatih Projesi’nin eksik kalan manevi yönünün tamamlanması için aşağıdaki hususların kısa zamanda yerine getirilmesi gerekir:
1. Din Kültürü, Kur’an-ı Kerim ve Siyer dersleri anaokulundan itibaren zorunlu ders haline getirilmeli. Çünkü çocuklar bu yaşlarda kendine verilen bilgilere göre şekil almaktadır. Mesela yetenekli çocuklara enstrüman çok küçük yaşta öğretilmektedir. Bunun sebebi bu çocukların küçük yaşata enstrümanla serpilip büyümesini sağlamak ve yetişkin olduklarında onları bu konuda usta öğretici haline getirmektir. Batı’da soyut kavramlar anaokulundan itibaren verilmektedir.
2. Lisede ilaveten Hadis, Fıkıh, İslâm Tarihi, Tefsir, Kelam, Akaid ve Osmanlıca dersleri zorunlu olarak okutulmalı. Bu derslerin ders saati % ‘de otuz beş olmalı. Sosyal ve fen derslerin ders saati de %’de altmış beş olmalı.
3.İki yıllık yüksek okullarda ve dört yıllık fakültelerde bu derslere ilaveten mezhepler ve dinler tarihi mecburi olarak okutulmalı. Bu derslerin ders saati % ‘de otuz olmalı.
4.Fen ve sosyal bilgileri dersleri, ulusçuluk, laiklik, darwinizm ve materyalizm çerçevesi içerisinde okutulmasından vazgeçilmeli ve vahye uygun bir şekilde okutulmalı. Çünkü Tanzimat’tan beri söz konusu dersler, ulusçuluk, laiklik, darwinizm ve materyalizm çerçevesi içerisinde okutulduğu için o tarihten beri ülkemizde bariz bir şekilde ulusçuluk kavgası yapılmaktadır. Üstünlüğün kavmiyetçilikte ve eşitliğin ulusçuluk fikrini savunan ve Kemalist olanlar arasında olduğuna inanılmaktadır. Eşitlik Batı’da da böyle anlaşılmaktadır. Üstünlük ulusçulukta değil, takvadadır, insanlara faydalı olmakta, haramlardan sakınmakta, hak ve hukuka riayet etmektedir.
5. Yukarıda açıkladığımız maddelerin hayata geçirilebilmesi için laiklik kavramının yeni anayasada yerini almamalı. Çünkü laiklik devletin dinlere karşı nötr halinde olması demek, değildir. İslâm dinini de inanç esaslarından ibaret kabul etmek, demektir. Hâlbuki İslâm dini, inanç, ibadet ve muamelattan ibarettir. Batı’da laiklik, devletin kilisenin tahakkümüne son vermek ve Yahudilik ve Hıristiyanlık dinleri dışındaki dinlere karşı tarafsız halinde olması demektir. Fransız İhtilâli’nin ruhu budur. Çünkü bu ihtilâlden önce Batı diğer dinlere inanç bakımından da olsa yaşama hakkı vermediği için dünyayı sömürgesi altına alamamıştı. Burjuva şimdi dünya devleti olma sevdasındadır; ideali budur. Bunu gerçekleştirebilmek için dini değerlerle laik kurumları buluşturarak bu ruhla hedefine ulaşmak istemektedir.
6.Kemalizm’den vazgeçilmeli. Çünkü Kemalizm, ulusçuluk esası üzerine kurulmuştur. Bakın, Kemalizm’in ideologlarından Adalet Bakanı Mahmud Esad Bozkurt, 21 Eylül 1930’ da Son Posta gazetesine şöyle bir demeç verir: “Benim fikrim, kanaatim şudur ki, Bu memleketin kendisi tüktür, öz türk olmayanların türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.”
Daha dün mecliste ana dilde savunma hakkı müzakere edilirken CHP milletvekili Birgül Ayman Güler, ulusalcı -faşist ve laikçi Mahmut Esat Buzkurt’u aratmadı. Güler, “Kürt milliyetçiliğini bana “ilericilik” ve “bağımsızçılık” diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz” demiştir. Bu düşüncenin CHP ve MHP sıralarından yoğun alkış alması ise, ulusalcı -faşist ve laikçi düşüncenin kişisel değil, her iki partinin de özünde, kurumsal yapılarında özgün olduğunun bir kez daha ispatıdır. Bunlar iflah olmazlar. Bu sebepten dolayı terörü bitirmek ve kaynaklarımızın heba olmamasını istiyorsak Akşemseddin Projesi de yürürlüğe girmesi şarttır; aksi halde terör bitmez, kaynaklarımızın heba olması önlenemez, bizi bölme tehlikesi de kesinlikle sona ermez. Batı’dan ve Ergenekon’dan korkmayalım, çünkü korkunun ecele bir faydası olmaz.
Akşemseddin Projesi (11)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.