Akit gazetesi yazarı D. Mehmet Doğan, "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, şehrin yararına olan işlerde ‘ucunda rant yoksa aklından bile geçirmedi." dedi. Hürriyet’ten Ahmet Hakan Coşkun’a röportaj veren Gökçe ise Doğan’ın kendilerine kitap satmak istediğini, talebi kabul edilmeyince kendisine ‘düşmanlık’ yapmaya başladığını iddia etti. Gökçek’e cevap veren Mehmet Doğan da "Güya, kitap alınmasını istemişim, o da almamış. Bunun üzerine ona kin bağlamışım, bu yüzden aleyhinde yayın yapıyormuşum. İddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir, iddiasını ispat etmeyen müfteridir, şerefsizdir." ifadelerini kullandı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Eski Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Akit gazetesi yazarı D. Mehmet Doğan arasında bugünlerde çok sert bir tartışma yaşanıyor.
Mehmet Doğan, Ankara’da suyun kirli olduğu, ishale sebep olduğu iddialarının arttığı dönemde Akit’teki köşesinde Gökçek’le ilgili ilginç iddialara yer verdi. Gökçek’in şehrin yararına olan işlerde ‘ucunda rant yoksa aklından bile geçirmediğini’ belirten Doğan, "Ankara için sudan bir yazı!” başlıklı yazısında şunları yazmıştı: “Şimdi şehir suyunun içilebilir olduğunu ispata çalışan Ankara Başkanı, seçim kampanyası sırasında çılgın proje olarak Ankara'ya İstanbul boğazına benzer bir boğaz yapmaktan bahsediyordu! Onun gerçek çılgın projesi, içinden geçen suları ihya ederek şehre gerçekten güzellik katmak olabilir. Bunu yapabilir mi? Ucunda rant yoksa, aklından bile geçirmez.” ifadelerini kullandı.
Mehmet Doğan’ın yazısından sonra Hürriyet gazetesinden Ahmet Hakan Coşkun’a röportaj veren Melih Gökçek, Doğan’ı ‘çok kindar’ bir insan olmakla itham etti. Gökçek, “Mehmet Doğan, Yazarlar Birliği'nde bize birtakım kitaplar satmak istedi. Talebi karşılanmayınca sinirlendi. O günden sonra bir şekilde düşmanlığa başladı. Mehmet Doğan çok kindar bir insandır, çok terstir. Herkes bilir bunu, çevresi de söyler. O yazılarda kin kusuyor.” diye konuştu. Bu sözler üzerine köşesinden cevap veren Mehmet Doğan, Gökçek’i ispata davet etti.
‘Zaruri bir açıkla’ başlıklı yazısında Doğan şunları yazdı: "Ankara'nın müzmin Belediye başkanı Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'la mülakatında şahsımla ilgili bazı iddialar ileri sürüyor. Güya, kitap alınmasını istemişim, o da almamış. Bunun üzerine ona kin bağlamışım, bu yüzden aleyhinde yayın yapıyormuşum. İddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir, iddiasını ispat etmeyen müfteridir, şerefsizdir.
Büyükşehir başkanından ne şahsımın, ne de Türkiye Yazarlar Birliği'nin bir talebi olmamış, buna mukabil, Ankara Belediye Meclisi'nin kararı ile Ankara Büyükşehir Belediyesi, tarafımdan hazırlanan “Genç Safahat” isimli eseri 10 bin nüsha bastırıp dağıtmıştır.
Başkanın iddiaları, onun lügatinde hakikat aşkı, doğruluk, dürüstlük, hasbilik, ideal… gibi kavramlara yer olmadığının açık göstergesi. O'nun herkesi kendi kavramları ile tanımladığının en güçlü delili bu sözleri. Bizim kavramlarımızın zıddı, alavere, kâr, menfaat, çıkar ve ranttır.
Elhamdülillah, bu kavramlarla hayatımız boyunca bir münasebetimiz olmamıştır! Hiçbir Ankara yazısını şunun veya bunun lehine veya aleyhine olsun diye yazmadım, hakikat saygısını her şeyin üstünde tuttum. Bir Ankaralı olarak şehir kimliğinin tahribine, Ankara'nın değerlerinin yok sayılmasına karşı çıkmayı vazife ve sorumluluk olarak gördüm. Melih Gökçek adalet hissiyle hareket eden bir idareci olsa idi eleştirilerimizden istifade ederdi. Aksine doğruları yazmamızdan rahatsız oluyor, sağdan soldan tehditvari mesajlar ulaştırıyor. Bu vesile ile bu hususu da ilgililerin dikkatine sunuyorum. Benim kindar olduğumu herkes biliyormuş! Kimdir bu herkes? Benim kişiliğim de, kimliğim de elhamdülillah bellidir, Gökçek'in de. Şerefimle, izzetimle mütevazı bir hayat yaşıyorum, buna şahitlik edecek çok sayıda insaf ehli şahsiyet var. Bugün Ankara'nın merkezi Kızılay'da bir mikrofon tutalım, oradan geçen kişilere Melih Gökçek'le ilgili kanaatlerini rastgele soralım. Onun ne menem bir şahsiyet olduğunu Ankaralı çok iyi biliyor." CİHAN