KARIN DOYAR ÖNEMLİ OLAN AKIL VE KALP!
Özellikle son dönemlerde daha çok geleceğin mimarları olarak görülen çocuklara yönelen Çocuklar İçin El Ele Derneği Sorumlusu Mücahid Sarıkaya, “Gerekirse bir gün gıda işini bırakacağız, tamamı ile çocuklara yöneleceğiz. Yeter ki gelecek adına söz söyleyecek olan çocuklarımızın aklı kirli şeyler ile bulanmasın” dedi. Çeşitli çizgi film ve oyuncaklar ile muhafazakâr ailelerin çocuklarının geleceğinin çalındığını aktaran Sarıkaya, “Genel ahlaki değerlerimiz ile oynanıyor. Çocuğun karnı
bir şekilde doyurulur. Önemli olan kalbini ve aklını güzel şeyler ile doldurabilmektir” şeklinde konuştu.
1,2,3 DERKEN BUGÜN 300 AİLEYE BAKIYORUZ
**İlk olarak hayır işine nasıl girdiniz?
Suriye iç savaşı patlak verir vermez, biz hayır işlerine girdik. Hatta biraz daha öncesi de diyebilirim. Ereğli'de bir ablamızın kirasını ödeyemediği bilgisi gelmişti bize. O zaman çok üzülmüştük ve 3 arkadaş birleşip, ablamıza yardım etmiştik. Ablanın 6 aylık kirasını vermiştik. Aradan 3-5 ay geçti, Suriye meselesi çıktı. Suriye'den Konya'ya gelen kişi sayısında bir artış oldu. Arkadaşlarla paketler hazırladık ve TIR'lara yükledik, aracılarla da yardımları ihtiyaç sahiplerine ilettik. Hatta aktivist olarak ben de Suriye'ye gitmeye başladım. Yardım yaptığımız aile sayısı 1, 3, 5 derken; kendimizi bu işin içinde bulduk. Yükümüz ağırlaştı. Enka Süt firmasına gittik. Allah, onlardan da razı olsun. İhtiyaç için kahvaltılık malzeme verdiler. 1 yıl içinde bakmakla yükümlü olduğumuz 45 aile oldu. 2011-2016 yılları arasında Suriye'ye 80, bugün itibariyle de toplamda 100 TIR gönderdik. Bugün 300 aileye farklı vesileler ile yardım yapıyoruz.
BARBİE İLE BÜYÜYEN NESLİN AKLI ÇALINDI!
**Hayır işi birlikte zamanla çocuklara da yöneldiniz. Sizi çocuklara yatırım yapmaya iten faktör neydi?
19 Temmuz 2018 tarihinde “Çocuklar İçin El Ele Derneği'ni” sosyal medya üzerinden kurduk. Bu derneğimizin evrensel bir isim taşımasını istedik. Çalışmalarımızı da çeşitlendirdik. Yarına dair bir şey yapmak istiyorsak, geleceğimizin mimarları olan çocuklarımızı anlamamız gerekiyordu. Çünkü bugünün yaşı olgunlaşmış insanına bir şey anlatılamıyor. Kendilerine göre doğruları ve değişmeyen düşünceleri var. Çocuklara, daha fazla yatırım yapmak da bir ihtiyaçtı. Bayramlarda çocuklarımızın elbise ihtiyaçlarını, ara ara oyuncak ihtiyaçlarını zaten gideriyorduk. Fakat bizim çok daha farklı bir şeyler yapmamız gerekirdi. En azından bunun bilincindeydik. Ne yapalım dedim. Baktım ki çocuklarımız için ciddi bir çizgi film ihtiyacı var. Kendi değerlerimizi anlatan bir çizgi filmimiz yok. Bize hep Heidi'nin değerleri anlatılıyor. Hristiyan bir kültürü izliyoruz. Ya da Keloğlan ile büyücü bir kültürü izliyoruz. Bunların hepsi bizi bizden alıyor. Çocukluğumda izlediğim “Bugs Bunny'nin” ne kadar kötü olduğunu 2 yıl öncesine kadar anlamıyordum.Genel olarak ahlaki değerlerimiz ile oynanıyor. Kaçınılmazsa bu dedim ve bir çizgi film yaptırdım. Adı da “Harika Çocuk İbrahim.” Tamamı ile kendi değerlerimizi anlatıyor. Ahlaki ve manevi noktada mesajlar taşıyan çizgi filmde ayrıca ABD'nin ve batının yenilebileceğini de anlatıyor. Meselenin sadece iman etmek olmadığını, iman edilen kadar da mücadele etmek gerektiğini anlatıyor bu çizgi film. Çizgi filmler, bugün her ailenin evinde var. İnsanların yediği içtiği kadar önemli olmuş. Öyleyse bazı şeyler gerekliydi. Bu iş, çok külfetli bir işti ve yardım paraları ile de kesinlikle yapılmazdı. İlk filmin bütün giderlerini kendi cebimden karşıladım. Yeter ki gelecek adına söz söyleyecek olan çocuklarımızın aklı kirli şeyler ile bulanmasın. Bunun derdini taşıyorum. “Geleceği inşa edenler” projemizde var. İstedik ki çocuklarımız, kendi hikayelerini kendileri yazsın. Biz de onların hikayelerinin yer aldığı bu hikayeleri kitaplaştıralım. Şimdiye kadar 2 hikaye geldi. Her hikayede bir değer olmasına dikkat ediyoruz. Devamını bekliyorum. Önemli olan sadece insanlara yardım etmek değildir. İnsanlara yardım ederken, çocuklara da ihtiyacı olan desteği, ahlaki ve manevi noktadaki isteğini karşılayabilmek de çok önemlidir. Çocuklarımız hayatı boyunca bizden sadece bir şey alacak. Burada önem arz eden, o bir şeyi bir vesile ile verebilmektir. Şimdiye kadar kız çocuklarımızın eline hep barbie bebek verildi. Bebeğin yüz hatları keskin. Saçları açık. Giydiği kıyafet ise kısa. Çocuklarımızın aklına böyle girdiler. Bizler de hiç farkında olmadık ama artık uyandık. Şimdi çoraplarla çocuklarımıza kendi oyuncaklarını dikiyoruz. Gerekirse bir gün gıda işini bırakacağız, tamamı ile çocuklara yöneleceğiz.
STK'LARIN YÜZDE 90'I GEREKSİZ!
**Konya'da 2 bin 900'den fazla dernek var. Bunların gençler ile yeterince ilgilendiğini düşünüyor musunuz? Kısaca bahseder misiniz?
-Birkaç STK'yı işin dışında tutuyorum. Geriye kalanının yüzde 90'ı, karnını doyurduğu fakat manevi noktada bir şey kazandırmadığı gençleri sokağa salmak üzere çalışma yapıyor. Sözde gençler ile ilgileniyorlar, gençleri bir iki yere götürüyorlar ve fotoğraf çektiriyorlar. Kısacası kendilerinin reklamını yapıyorlar. Gençlere hizmet etmiyorlar. Sizin STK olarak baktığınız o genç, adı da Ahmet olsun diyelim, bu genç yarın ne yapacak? Sen sözde onun abisiydin. Karnını doyurdun ama ilgi göstermedin. Niye? Bu çocuğun zaten yakındığı şey ilgisizlikti. Çoğu STK'nın ufku kapalı. Yarına dair ne planları var bu STK'ların? Geleceğe dair söyleyecek sözleri de yok çoğunun. Yine çoğu dernek, geliri gideri, özü ve sözü ile şeffaf değil. Bu bedeli de STK'lar değil, vatandaş ödüyor.
HADİSELER NORMALLEŞİRSE İŞ SAKATLAŞIR
**Yaşanmışlığınız fazla. Peki sizi şimdiye kadar en çok üzen ve şahit olduğunuz olay nedir?
-Hangi birini söyleyeyim. Sığınması gereken insanlar tarafından tecavüze uğrayanlar mı dersin, evinde yiyecek bir dilim ekmeği, içecek bir yudum suyu olmayanı mı? Beni en çok üzen ahlaki olaylar. Ayrıca annelerini bir kazada kaybeden ve “Annemizi özledik” diyen 2 çocuğun feryatlarını unutamam. O çocukların göz yaşları karşısında insan bir şey yapamayınca üzülüyor. Bir göz evde, çatısı akan aylık 190 lira geliri olan ve çocuğunu okutmak için çok çile çeken teyzeyi unutamam. 6 yetimli bir evde, çocukların kuru tahta üzerinde yatmalarını ömrüm boyu hafızamdan silemem. Sadece bir üstü olan, o üstünü de kirletince giyecek başka giysisi bulunmayan çocuğun gözlerini gözümün önünden silemem. Biz de hikaye fazla. İnsan, bu olaylar karşısında üzüntüsünden alıp başını gitmek istiyor. Çoğu insan ise elindeki ile yetinmeyi bilmiyor. Ben, hayır işlerini de uzun süre aynı kişinin yapmasından yana değilim. Yardımlar hiç yapılmayacak da bir şey değil. Bu acıklı durumların insanları duyarsızlaştırmaması gerekir. Hadiseler normalleşirse, iş sakatlaşır. İnsanın, bu tarz olaylar karşısında vicdanı sızlamıyorsa sıkıntı başlamış demektir.
DUYARLILIK OLSA DERNEKLERE İHTİYAÇ KALMAZ
**Toplumun ihtiyaç sahibi insanlara karşı yeterince duyarlı olduğunu düşünüyor musunuz?
-Allah'a çok şükür ki duyarlı insanlarımız hala var. Fakat yeterli değil. Toplum yeterince duyarlı olsa, insanlarımızın hiç biri bir derneğe veya STK'ya ihtiyaç duymaz. Komşusunu tanımayanlar var. Daha ne diyeyim. Bugün etrafı çevrili, kapılarının önünde de güvenlik görevlisinin olduğu bir sitenin parkına, gariban bir çocuk girip oynayamıyorsa ve bu gariban çocuğunun ailesinin sırf 300 bin liralık evi olmadığı için dışlanıyorsa duyarlılık bitmiş demektir. Biz, yılmayacağız. Geleceğimize de ihtiyaç sahiplerine de yardımı Allah'ın izni ile sürdüreceğiz.
**Mücahid Sarıkaya kimdir?
-Mücahid Sarıkaya, 6 Şubat 1984 yılında Meram Dere'de doğdu. Selçuk Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nden mezuniyeti olan Sarıkaya, evli ve 4 çocuk babasıdır. Sarıkaya, yaklaşık 12-13 yıl çeşitli STK'lar da görevler üstlenmiştir. Aktivist olarak Suriye'ye giden Sarıkaya, ayrıca Halep'te çatışmaların da yoğun olduğu dönemlerde bölgeye yardım götürmüştür.