Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan zaman zaman şöyle der: “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” Yakında Bloomberg International’a verdiği mülakatta aynı gerçeği bir daha dile getirdi: “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.”
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu gerçeği şu ayeti kerimeye dayandırmaktadır:
“Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, "Alım satım da ancak faiz gibidir" demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah’tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişte yaptığı kendisine aittir, işi de Allah’a kalmıştır. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere cehennemliklerdir.”
Faizle iştigal eden devletler, özel sektörler, şirketler ve kişiler, bu ilahi kelamla muhatap oldukları için -dikkat ederseniz- hayatlarında aynı akıbete uğramaktadırlar.
Yani dünya nüfusunun % 5’ni teşkil eden kapitalistlerin, dünya gelirinin % 95’ni faize dayanan ekonomik sistemle elde ederek, sırça köşklerde yaşamaları ve canavarca hisleriyle insanlığın kanını emmeleri, şeytanın çarparak sersemleştirmesinden ve cehennemî bir hayat yaşamalarından kendini kurtaramazlar. Onların zahiri hayatları bizi aldatmasın. Ferasetle bakarsak bu gerçeği kavrarız. Çünkü Allah (c.c.) bütün kâinatın yaratıcısıdır. O’nun kelamında bir tutarsızlık asla olamaz.
Karşı güruhun ise bu konudaki görüşünün bir delili yoktur. Sömürüyü esas aldıklarından şöyle akıl yürütmektedirler: “Faiz sebep enflasyon sonuç değildir.” demektedirler. Bu çerçevede faize dayanan ekonomik sistemi savunmaktadırlar.
Akıl büyük bir nimettir. “Aklı olmayanın dini yoktur.” Yani o kimse mükellef değildir.
Akıl vahiyle yoğrulursa kendine hidayet meşalesi olur. Ortaya koyduğu iktisat teorisinin bir temeli olur.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: “Hak Teâlâ Hazretleri nice akılları izlâl etmiştir (yani kaydırmıştır). Onlar, sahipleri için birer hidayet meşalesi olamamıştır.”
Akılları kendileri için bir hidayet meşalesi olmayan yazar ve çizerler, sömürüye dayanan kapitalist sistemi savunurken çok basit tanımlar yapmaktadırlar. Mesela biri faizi şöyle tanımlar: “Faiz en basit haliyle paranın kira getirisidir.”
Paranın kirası olmaz. Olursa enflasyona sebep olur. Bunu idrak edemiyor musun? Bre gafil. Para bir yatırım aracıdır. Gelir getirmesi gerekir. Sikke ile gayrimenkul alırsınız veya ticaret yaparsınız. Buna imkanınınız yoksa bir esnafa veya ticaret erbabına verirsiniz kâr ve zarar ortaklığı yoluyla paranızı değerlendirişiniz. Buna İslam hukukunda “mudarebe” denir.
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak görevinden ayrılırken “At izi it izine karıştı, hak ve batılı ayırt etmek zorlaştığı bir zaman… ” demesinin sebebi, bir tarafta kapitalist düzenin iktisat politikası var bir tarafta da İslam iktisat sistemi. Bu ikilem içerisinde kaldığını ifade etmektedir.
Yani bu sistem içerisinde İslam iktisat sisteminin oturtulmasının mümkün olmadığını ifade etmek istemiştir.
Her iktisat sistemi kendi rayı içerisinde hareket ettiği bilinmeli. Bu sebeple at izini it izine karıştırmayalım. Karışırsa hakla batılı ayırt etmek mümkün olmaz.
Tanzimat’tan sonra Tanzimat’ın zihniyeti gereği şeriat mahkemelerinin yanında bir de laik mahkemeler kuruldu. Neden? Şeriat mahkemeleri İslam hukukuna göre görevini ifa etmektedir. Laik mahkemeler de beşeri hukuka göre işlemektedir. Bu durumda siz, şeriat mahkemelerini laik mahkemelere dönüştürebilir misiniz? Mümkün değil. O halde siz de İslam iktisat sistemini kapitalist sistemin karşısına tedavüle koyacaksınız ve Katılım bankacılığı sistemini geliştireceksiniz.
Sayın Erdoğan bu konuya dikkat çekerek; “Katılım finansında bankacılık sisteminin faiz oranlarıyla hareket edilmemesi çağrısında bulundu.”
Bu çağrıya kulak verilmeli, aksi halde burjuvanın bir hilesi olur. Katılım finansı bankacılık sistemi, İslam iktisat sistemi çerçevesinde hareket etmeli ki sömürüyü temel alan kapitalist sisteme karşı üstünlüğü sağlasın.
Böylece hem kapitalistler ve hem de insanlık, şeytanın çarparak sersemlettiği kimseler olmaktan ve cehennemî bir hayat yaşamaktan kurtulsun. İstemez misiniz ey insanlık?
Sonuç olarak diyoruz ki, Tanzimat’tan sonra şeriat mahkemelerinin karşısına laik mahkemelerin kurulduğu gibi kapitalist ekonomik siteminin karşısına Katılım finansı bankacılık sistemi yeniden İslam İktisat sistemi temeli üzerine oturtulmalı. Başına da Sayın Albayrak getirilmeli. O zaman at izi it izine karışmaz; böylece Hakk ve batıl da ayırt edilir.
Hoşça kalın.