Düşman, düşman… Yakınım, uzağım etrafım düşman,
Vatanımda, toprağımda yaşıyor korkunç vicdan.
Vatanımda, toprağımda yaşıyor korkunç vicdan.
Yiyecek ekmeğim, aşım, yatacak döşeğim yok,
Anam, babam, kardeşim, yakınım dahi yok.
Anam, babam, kardeşim, yakınım dahi yok.
Her gündüzüm sessiz, her gecem korkunç ve kâbuslu,
Etrafım vahşet, acımasız düşmanlarla dolu.
Etrafım vahşet, acımasız düşmanlarla dolu.
Ruhum yaralı; katığım gözyaşım, acılar çok,
Ve ümîdim; îmanım… Gönlüm O’ndan gayriye tok.
Ve ümîdim; îmanım… Gönlüm O’ndan gayriye tok.
Yıkık duvarlı, delik tavanlı köhne evimde,
Belki yüze yakın çığlık duyarım bir gecede.
Belki yüze yakın çığlık duyarım bir gecede.
Fırlayıp koşmak, intikam almak gelir gönlümden,
Ama “ne yaparsın” sorusu dökülür dilimden.
Ama “ne yaparsın” sorusu dökülür dilimden.
Ve açarım ellerimi semâya, yalvarırım:
Rabbim, Sen her şeye kâdirsin, eyle bize yardım!
Rabbim, Sen her şeye kâdirsin, eyle bize yardım!
Bir ruh aydınlatıcı beklerim, çünkü muhtacım,
Sadece ben değil, bekliyor tüm mü’min kardeşim.
Sadece ben değil, bekliyor tüm mü’min kardeşim.
* * *
“Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal,
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin İSTİKLÂL!”
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin İSTİKLÂL!”
— O da ne demek, kim diyor bunu arkadaşım,
— Kim diyecek, şairimiz Âkif diyor kardeşim.
— Kim diyecek, şairimiz Âkif diyor kardeşim.
Şunlara bir bak, nasıl da duygulanıp coşmuşlar,
Ne de haykırıyorlar, sanki Âkif’i yutmuşlar.
Ne de haykırıyorlar, sanki Âkif’i yutmuşlar.
O da nesi, ne oluyor bana, sevinçli miyim?
İçim içime sığmıyor, kabarmış duygularım.
İçim içime sığmıyor, kabarmış duygularım.
Şimdi gitmek gerek, ama yalnız değil beraber,
Düşmanı parça parça etmek gerek birer birer.
Düşmanı parça parça etmek gerek birer birer.
Dindaşlarımla, kardeşlerimle omuz omuza,
Îman, vatan, ırz için vurmak gerek eze eze.
Îman, vatan, ırz için vurmak gerek eze eze.
Artık gidiyoruz düşmana doğru hep birlikte,
Allah, vatan, millet, aşkları kabarmış ruhlarda.
Allah, vatan, millet, aşkları kabarmış ruhlarda.
Belli: Gözlerde ışık, dudaklarda gülümseme,
Haykırıyoruz Âkif’i dağlar inlercesine:
Haykırıyoruz Âkif’i dağlar inlercesine:
“Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış, duruyor Peygamber!”
* * *
Sana âgûşunu açmış, duruyor Peygamber!”
* * *
Nice Âkifler vardı o günde ecdadımızdan,
Bayrak oldular; sancak oldular ALLAH aşkından.
Bayrak oldular; sancak oldular ALLAH aşkından.
Muhtacız bugün de ihyâ için o mimarlara,
Zira o bayrak, o sancak elzemdir torunlara.
Zira o bayrak, o sancak elzemdir torunlara.
Bir daha anarız şanlı ecdadı Fatiha’yla,
Dileriz birlik olalım, Muhammed Mustafa’yla (s.a.v.).
(1977)
Dileriz birlik olalım, Muhammed Mustafa’yla (s.a.v.).
(1977)