Akdeniz'in mavi köpüklü suları gözlerimi dinlendirirken, şavkıyan dalgalarıydı kulaklarımı tırmalayan. Ufuk çizgisine dalgın dalgın bakarken kendimi içinde bulduğum; bizlere can veren, huzur veren, dileklerin kırk taş atarak dilendiği zaman kabul olunacağı söylenen, düşlerimizi süslediği zaman bile iyiye yorumlanan Akdeniz sularıydı...
Bazen de insanı sevdiklerinden acımasızca koparıp alan, ananların ciğerini yakan, sevgilileri ayırandı Akdeniz suları..
Ne olursa olsun, ikindi üstü batan güneşle birlikte denize yansıyan kızıllığın, önümüze kadar bir ip seklinde uzanması, bulutların eğilmiş kurşuni dumanlarının kızıla boyandığını kısık gözlerle izlemek, her gelen dalgadan, her uçan martıdan bir haber beklemekti Akdeniz suları...
Dertlerimize dermandı, içimize ferahlıktı Akdeniz suları....
Derinlere ilerledikçe mavilere taşındığın; semaların mavisiyle, denizin mavisinin arasında kaldığın tüm sıkıntılarını, kafandaki "NEDEN" ve "NİÇİN"leri derinliklere bırakıvermekti, içimizin ferahlığıyla kıyıya dönmekti Akdeniz suları...
Hıdrellez akşamlarını andırırcasına, kumun üstüne dileklerini, düşüncelerini çizmek, denizin herkesi içinde barındırdığını, sınırsızlığını görmek ve bir an kıskanmaktan öte imrenmek, keşke biz de deniz gibi en azından "insanların sevgisini içimize sığdırsak" diye seslenmek Akdeniz'in sularına....
Bir özlemdir içimde nedense, çocukluk anılarımın geçtiği tarlalardan yürüyerek denize gitmek, tüm doğallığıyla kolluklarımızın yerine kabaklarımızı bağlayıp, simit yerine tekerleklerin iç lastiklerini kullanmak, orada tüm arkadaşlarımla buluşup atılan kahkahalarla dalgaları bastırıp balıkları bile imrendirmek... Bazen de akan gözyaşlarımı denize karıştırıvermek adeta gizlercesine, kızaran gözleri suların tuzuna bahane bulamaktır Akdeniz suları...
Geçim kapısıdır çoğu zaman Akdeniz'in suları...
Gecenin zifiri karanlığında, kıyıda fener yakıp karada beklemektir, yön burası dercesine...
Tıpkı masallardaki gibi beklemektir, işittiğin her dalganın kükremesiyle sevdiğini... Gelmeyeceğini bile bile...
Umuttur, hasrettir ve batan güneşin ardından el sallamaktır hayata...Ve ne olursa olsun yaşama şükretmektir; derinliklerinden bereket, ufkundan özgürlük fışkırmasıdır...
Burası Akdeniz, suyum da sensin güneşim de...
Sana attığım kırk taşı geri verme ama dileklerimi ver bana Akdeniz...