8,5 yıl iktidarda kaldı icraatları ortadadır. Seçim vaatleri de ortadadır. Bu sütunda AKP’nin 8,5 yıllık icraatlarını ve seçim vaatlerini bir bir sıralayıp AKP’ye oy verin demeyeceğim. CHP iktidara gelirse Şef dönemi yeniden gelir, kuyruklar başlar, ağır vergiler yürürlüğe girer, TL’nin değeri düşer, din ve vicdan hürriyeti, fikir hürriyeti daha da kısıtlanır, Allah demenin yasak olduğu günler gelir, demeyeceğim, Saadet Partisi’ne, HAS Parti’ye oy verirseniz, CHP’nin ve MHP’nin işine yarar da demeyeceğim. AKP’nin bir daha güçlü bir şekilde iktidara gelmesinin hem dünyanın hem de Türkiye’nin yararına olacağını izah etmeye çalışacağım. Halkımızın oyunu kullanırken basit hesapların peşine düşmeden bunu gözetmesini söylemeye çalışacağım.
Dünyanın ve Türkiye’nin tarihi seyri içerisinde AKP yeniden güçlü bir şekilde iktidara gelecektir; bunu hiçbir gücün önlemesi mümkün değildir, bunu kader çizgisi içerisinde de değerlendirebiliriz. Bunda bizim de bir katkımızın olması kendi menfaatimizedir. Tarihi seyrin ve kaderin karşısında yer almak menfaatimize değildir.
Malumunuz, dünyanın durumu pekiyi değildir, adaletsizlik, zulüm ve ahlaksızlık kol gezmektedir. Can, mal, akıl, nesil ve din emniyeti yoktur, cahiliye devrinde olduğu gibi kuvvetli zayıfı ezmektedir, haksız ve sömürüye dayanan savaşlar sürmektedir. Bu yüzden insanlık buhranlar içerisinde inim inim inlemektedir. Ne kapitalizm, ne sosyalizm, ne kavmiyetçilik ne liberalizm ve ne de hümanizm bir çare olmuştur. Batı’nın bundan sonra sunacağı modellerin de çare olması mümkün değildir; çünkü Batı medeniyetinin temeli, zorbalığa, kuvvete, adaletsizliğe, zulme, ahlaksızlığa ve sömürüye dayanmaktadır; tarih ve günümüz insanı buna şahittir.
Dünya bunu anladığı için İslam medeniyetine yönelmiş durumdadır. Dünyanın ve Türkiye’nin tarihi seyri içerisinde AKP yeniden güçlü bir şekilde iktidara gelecektir; bunu hiçbir gücün önlemesi mümkün değildir, bunu kader çizgisi içerisinde değerlendirebiliriz; dememizin sebebi budur.
Bu hususta dünyaya İslam ülkeleri içerisinde önderlik yapabilecek durumda olan ülke Türkiye’dir. Büyüklerimizin ifadesine göre bu görev Türkiye’ye verilmiştir. Dışişleri Bakanı Sayın Ahmed Davudoğlu’nun komşularla sıfır sorun politikasının ve Osmanlı Devleti’nin toprakları üzerinde kurulmuş olan devletlerle ekonomik ve kültürel bağların kurulması için atılan adımların temelinde bu gerçek yatmaktadır.
Kapitalizm ve onun parçaları bunun farkında olduğu için bu politikayı baltalamağa çalışmaktadır. Ergenekon’un Türkiye’de ihtilal yapmağa kalkışmasının, İslam ülkelerinde kapitalizmin ve işbirlikçisi totaliter rejimlerin kimliklerine ve hürriyetlerine yeniden kavuşabilmek için hakların kıyamını bastırmağa çalışmasının sebebi budur. NATO’nun Libya’da Kaddafi kuvvetlerini bombalamasının ve ABD Başkanı’nın Suriye Devlet Başkanı’na gözdağı vermesinin sebebi inisiyatifi ellerine geçirmektir. Osmanlı Devleti toprakları üzerinde yaşayan halkların kıyamı, ABD ve İsrail’in bir projesi değildir. Dünyanın ve Türkiye’nin tarihi seyrinin bir tezahürü ve kaderin bir gereğidir. ABD ve İsrail’in bir projesi olduğu propagandadan başka bir şey değildir.
Dünyayı sürekli batılda tutmak mümkün değildir; çünkü bu durum insan fıtratına aykırıdır. Dolayısıyla tarihte olduğu gibi Türkiye yeniden lider olarak ortaya çıkacak ve arkasına İslam ülkelerini alarak dünyayı inin inim inleten Batı medeniyetinin modellerine son verecektir. İşte bu sebepten dolayı AKP iktidara güçlü bir şekilde gelecek ve yeniden anayasayı halkın istediği şekilde yaparak buna öncülük yapmış olacaktır. Bunda bizim de bir katkımızın olması kendi menfaatimizedir. Tarihi seyrin ve kaderin karşısında yer almak menfaatimize değildir, dememizin sebebi budur.
Dünyanın ve Türkiye’nin tarihi seyri içerisinde AKP yeniden güçlü bir şekilde iktidara gelecektir; bunu hiçbir gücün önlemesi mümkün değildir, bunu kader çizgisi içerisinde de değerlendirebiliriz. Bunda bizim de bir katkımızın olması kendi menfaatimizedir. Tarihi seyrin ve kaderin karşısında yer almak menfaatimize değildir.
Malumunuz, dünyanın durumu pekiyi değildir, adaletsizlik, zulüm ve ahlaksızlık kol gezmektedir. Can, mal, akıl, nesil ve din emniyeti yoktur, cahiliye devrinde olduğu gibi kuvvetli zayıfı ezmektedir, haksız ve sömürüye dayanan savaşlar sürmektedir. Bu yüzden insanlık buhranlar içerisinde inim inim inlemektedir. Ne kapitalizm, ne sosyalizm, ne kavmiyetçilik ne liberalizm ve ne de hümanizm bir çare olmuştur. Batı’nın bundan sonra sunacağı modellerin de çare olması mümkün değildir; çünkü Batı medeniyetinin temeli, zorbalığa, kuvvete, adaletsizliğe, zulme, ahlaksızlığa ve sömürüye dayanmaktadır; tarih ve günümüz insanı buna şahittir.
Dünya bunu anladığı için İslam medeniyetine yönelmiş durumdadır. Dünyanın ve Türkiye’nin tarihi seyri içerisinde AKP yeniden güçlü bir şekilde iktidara gelecektir; bunu hiçbir gücün önlemesi mümkün değildir, bunu kader çizgisi içerisinde değerlendirebiliriz; dememizin sebebi budur.
Bu hususta dünyaya İslam ülkeleri içerisinde önderlik yapabilecek durumda olan ülke Türkiye’dir. Büyüklerimizin ifadesine göre bu görev Türkiye’ye verilmiştir. Dışişleri Bakanı Sayın Ahmed Davudoğlu’nun komşularla sıfır sorun politikasının ve Osmanlı Devleti’nin toprakları üzerinde kurulmuş olan devletlerle ekonomik ve kültürel bağların kurulması için atılan adımların temelinde bu gerçek yatmaktadır.
Kapitalizm ve onun parçaları bunun farkında olduğu için bu politikayı baltalamağa çalışmaktadır. Ergenekon’un Türkiye’de ihtilal yapmağa kalkışmasının, İslam ülkelerinde kapitalizmin ve işbirlikçisi totaliter rejimlerin kimliklerine ve hürriyetlerine yeniden kavuşabilmek için hakların kıyamını bastırmağa çalışmasının sebebi budur. NATO’nun Libya’da Kaddafi kuvvetlerini bombalamasının ve ABD Başkanı’nın Suriye Devlet Başkanı’na gözdağı vermesinin sebebi inisiyatifi ellerine geçirmektir. Osmanlı Devleti toprakları üzerinde yaşayan halkların kıyamı, ABD ve İsrail’in bir projesi değildir. Dünyanın ve Türkiye’nin tarihi seyrinin bir tezahürü ve kaderin bir gereğidir. ABD ve İsrail’in bir projesi olduğu propagandadan başka bir şey değildir.
Dünyayı sürekli batılda tutmak mümkün değildir; çünkü bu durum insan fıtratına aykırıdır. Dolayısıyla tarihte olduğu gibi Türkiye yeniden lider olarak ortaya çıkacak ve arkasına İslam ülkelerini alarak dünyayı inin inim inleten Batı medeniyetinin modellerine son verecektir. İşte bu sebepten dolayı AKP iktidara güçlü bir şekilde gelecek ve yeniden anayasayı halkın istediği şekilde yaparak buna öncülük yapmış olacaktır. Bunda bizim de bir katkımızın olması kendi menfaatimizedir. Tarihi seyrin ve kaderin karşısında yer almak menfaatimize değildir, dememizin sebebi budur.