Yuvamız yazı serisi
Aile, baba, anne, çocuklar ve varsa dede ile nine aileyi oluştururlar. Aile bireyleri kendi aralarında bazı işbölümleri yaparak aile yükünü paylaşmışlar ve birbirlerine karşı sorumluluklar yüklenip saygı ve sevgi ortamında mutlu bir yuvanın oluşmasını sağlamışlardır. Baba, evin geçimine sağlamak, gücü ve kuvvetiyle eve dışarıdan gelebilecek bir kötülüğü önlemek görevini yürütmektedir.
Anne, şefkat ve merhamet kanatlarını açarak herkesi bu şefkat kollarıyla kucaklamaktadır. Çocuklar ev işlerinde anneye, dışarı işlerinde babaya yardımcı olurlarken kendilerini yetiştirmeye gayret etmektedirler. Büyük baba ve anne ise yine ailede yardımcı rolünü üstlenmişlerdir.
Aile, değişik birçok parçadan meydana gelmiş ama kuvvetli bir bütünü oluşturmuşlardır. Buna “toplumun çekirdeği” diyenler vardır. “Toplumun mutluluğu ailenin mutluluğundadır” diyenler vardır.
“Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” diyen milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy da bu ifadesinde, önce ailedeki birlikteliği vurgulamaktadır.
Toplumun geleceği o toplumda ailenin yapısı ile yakından ilgilidir. Anne babayı saymaz baba, anneyi sevmez, çocuklar birbirlerine düşman iseler... Büyük baba veya dede zaten huzur evine yollanmıştır. Çocuk biraz büyüdü mü Batı ülkelerinde olduğu gibi yaşlı dedesinin veya ninesini malına konabilmek için ona tuzaklar kurarsa, o ailenin ve o toplumun ne olacağını varın artık siz hesaplayın.
BİR TEKERLEME – DEYİM
“Saadet, (mutluluk) her ailenin kendi bahçesinde yetişen bir ağaçtır. Onu başka bahçelerde aramak boşunadır” diyen insan, aile yuvasının mutluluğu sağlamada en öncelikli mekân olduğunu vurgulamaktadır.
Ailenin ve aile bireylerinin durumlarını anlatan şu beyitler durumu ne güzel anlatmışlardır.
“Deh demeden giden at,
Buyurursun yaparsa evlat,
Eve gelince gülerse avrat (kadın)
Ne murattır, ne murat.
Dehlersen gitmezse at,
Buyurursun yapmazsa evlat,
Eve gelince gülmezse avrat,
Ölü evini nedeceksin. Gir ağla, çık ağla”
AİLE VE ÇAY TAKIMI
Yuvamız evlendirme konuları ile “Mutlu yuvanın kurulmasını” Asr-ı Saadetten günümüze 80 makale ile anlatmaya çalıştım.
Bu yazımda ise internetten bana gelen, yaşlı ve eski Osmanlı hanımı tavırlarında bilgili bir hanımın aileyi “Çay’a ve SEMAVERE (çay takımına) benzetmesini göreceksiniz.”
Elbette bu tarif ve tasnifin dışında olan aileler de bulunmaktadır. Arzu edilen aile yapısı fertlerin birbirlerinin haklarına ve taşıdıkları mükellefiyetlerine (sorumluluklarına) bakarak hürmet ve saygı göstermeleridir.
Aşağıda verdiğim benzetmeyi hayat boyu unutamayacak ve birçok aileden veya çaydan söz açıldığında karşınızdakilere bunu anlatacağınızı umut ediyorum.
“Geçenlerde bir misafirlikte, çoğu zaman olduğu gibi bize çay ikram edildi. Ve konuşulan konu çay üzerinde karar kıldı.
Ben; Çayı çok sevdiğimi ve “çay gelince akan suların durulduğunu” söyleyince, orada bulunan eski Osmanlı hanımlarının bilginliğinde bir hanım söze karıştı ve;
● “Bak” dedi. Çay takımı sanki kalabalık bir aileye benzer.
● Çayın alt demliği evdeki kaynanadır. O durmadan fokur fokur kaynar durur.
● Üst demlik ise evdeki gelindir. Alt demlik kaynadıkça o olgunlaşır ve demlenir.
● Gelinin kocası çay bardağı gibidir. Biraz kaynana doldurur onu biraz da gelin.
● Çocuklat çayın sekeridirler, çaya tat verirler.
● Görümce ise çay kaşığıdır. Arada bir gelir ve karıştırır gider.
● Kaynataya gelince o da bardakaltıdır. Dökülenleri bir araya toplar.
● Çay deyip de geçmemek lazım. Bi, durmak ve düşünmek lazım, değil mi?”
Aile, baba, anne, çocuklar ve varsa dede ile nine aileyi oluştururlar. Aile bireyleri kendi aralarında bazı işbölümleri yaparak aile yükünü paylaşmışlar ve birbirlerine karşı sorumluluklar yüklenip saygı ve sevgi ortamında mutlu bir yuvanın oluşmasını sağlamışlardır. Baba, evin geçimine sağlamak, gücü ve kuvvetiyle eve dışarıdan gelebilecek bir kötülüğü önlemek görevini yürütmektedir.
Anne, şefkat ve merhamet kanatlarını açarak herkesi bu şefkat kollarıyla kucaklamaktadır. Çocuklar ev işlerinde anneye, dışarı işlerinde babaya yardımcı olurlarken kendilerini yetiştirmeye gayret etmektedirler. Büyük baba ve anne ise yine ailede yardımcı rolünü üstlenmişlerdir.
Aile, değişik birçok parçadan meydana gelmiş ama kuvvetli bir bütünü oluşturmuşlardır. Buna “toplumun çekirdeği” diyenler vardır. “Toplumun mutluluğu ailenin mutluluğundadır” diyenler vardır.
“Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” diyen milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy da bu ifadesinde, önce ailedeki birlikteliği vurgulamaktadır.
Toplumun geleceği o toplumda ailenin yapısı ile yakından ilgilidir. Anne babayı saymaz baba, anneyi sevmez, çocuklar birbirlerine düşman iseler... Büyük baba veya dede zaten huzur evine yollanmıştır. Çocuk biraz büyüdü mü Batı ülkelerinde olduğu gibi yaşlı dedesinin veya ninesini malına konabilmek için ona tuzaklar kurarsa, o ailenin ve o toplumun ne olacağını varın artık siz hesaplayın.
BİR TEKERLEME – DEYİM
“Saadet, (mutluluk) her ailenin kendi bahçesinde yetişen bir ağaçtır. Onu başka bahçelerde aramak boşunadır” diyen insan, aile yuvasının mutluluğu sağlamada en öncelikli mekân olduğunu vurgulamaktadır.
Ailenin ve aile bireylerinin durumlarını anlatan şu beyitler durumu ne güzel anlatmışlardır.
“Deh demeden giden at,
Buyurursun yaparsa evlat,
Eve gelince gülerse avrat (kadın)
Ne murattır, ne murat.
Dehlersen gitmezse at,
Buyurursun yapmazsa evlat,
Eve gelince gülmezse avrat,
Ölü evini nedeceksin. Gir ağla, çık ağla”
AİLE VE ÇAY TAKIMI
Yuvamız evlendirme konuları ile “Mutlu yuvanın kurulmasını” Asr-ı Saadetten günümüze 80 makale ile anlatmaya çalıştım.
Bu yazımda ise internetten bana gelen, yaşlı ve eski Osmanlı hanımı tavırlarında bilgili bir hanımın aileyi “Çay’a ve SEMAVERE (çay takımına) benzetmesini göreceksiniz.”
Elbette bu tarif ve tasnifin dışında olan aileler de bulunmaktadır. Arzu edilen aile yapısı fertlerin birbirlerinin haklarına ve taşıdıkları mükellefiyetlerine (sorumluluklarına) bakarak hürmet ve saygı göstermeleridir.
Aşağıda verdiğim benzetmeyi hayat boyu unutamayacak ve birçok aileden veya çaydan söz açıldığında karşınızdakilere bunu anlatacağınızı umut ediyorum.
“Geçenlerde bir misafirlikte, çoğu zaman olduğu gibi bize çay ikram edildi. Ve konuşulan konu çay üzerinde karar kıldı.
Ben; Çayı çok sevdiğimi ve “çay gelince akan suların durulduğunu” söyleyince, orada bulunan eski Osmanlı hanımlarının bilginliğinde bir hanım söze karıştı ve;
● “Bak” dedi. Çay takımı sanki kalabalık bir aileye benzer.
● Çayın alt demliği evdeki kaynanadır. O durmadan fokur fokur kaynar durur.
● Üst demlik ise evdeki gelindir. Alt demlik kaynadıkça o olgunlaşır ve demlenir.
● Gelinin kocası çay bardağı gibidir. Biraz kaynana doldurur onu biraz da gelin.
● Çocuklat çayın sekeridirler, çaya tat verirler.
● Görümce ise çay kaşığıdır. Arada bir gelir ve karıştırır gider.
● Kaynataya gelince o da bardakaltıdır. Dökülenleri bir araya toplar.
● Çay deyip de geçmemek lazım. Bi, durmak ve düşünmek lazım, değil mi?”