Ebu Seleme (r.a)’den gelen bir rivayette Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Sadaka, nafaka için ayrılan paranın geri kalanından verilir. Veren el, alan elden hayırlıdır. Sadaka vereceğiniz zaman, önce çocuk sahibi olan kişilerden başlayınız.” (Ahmed, el-Müsned, nr. 2/278.)
Sabit el-Bünani (r.a), bir sıra Enes b. Malik (r.a)’in yanında idi. Kendisine Enes b. Malik (r.a)’ten işittiği bir hadisi şöyle anlattı:
“Allah (c.c), üç konuda kulunun borcuna kefildir:
1. Zina durumuna düşmemek için evlenen ve bu sayede borçlanıp borcunu ödeyemeyenin,
2. Allah yolunda cihad etmek için Müslümanlara yardım amacıyla toplanan borca,
3. Ölen bir müslümana kefen alabilmek için yapılan borçlara.
Sabit el-Bünani, bu hadisi şerifi dinledikten sonra Hasan-ı Basri’nin yanına gitmiş ve bu hadisi anlatmıştır. Hasan-ı Basri (r.a) de, Enes b. Malik yaşlandı ve zayıf düştü. Hadiste sayılan bir kişiyi sana söylemeyi unutmuş. Bu sayılan kişilerden birisi, “Ailesinin geçimini sağlamak için borç alan, sonra da bu borcu ödemek için çalışan fakat ödeyemeyip ölen kişinin borcunu da ödemeye Allah kefil olmuştur. Kıyâmet gününde bu kişi ile alacaklı kişi arasında bir dava olmaz. Allah alacaklı olan kişileri razı eder.”
Ebu Hureyre (r.a)’den gelen rivayette Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Gökte iki melek vardır. Onların şu duayı etmekten başka işleri olmaz;
⁃ Ya Rabbim! Senin yolunda yedirip içirenlere tekrar mal ver. Malını saklayan ve sadaka vermeyenlerin ise malını yok et.” (Beyhaki, Şuabu’l İman, nr. 3412.)
Mekhûl (r.a)’den gelen rivayette Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim başkasına muhtaç olmamak, ailesini geçindirip komşusuna ikram etmek için helal yoldan rızkını kazanırsa, kıyamette yüzü ayın on dördü gibi aydınlık olur. Kim de zengin olmak için, gösteriş ve kibirlenmek için mal kazanmaya çalışırsa, kıyamet gününde Allah’ı kendisine karşı öfkeli bulur.” (Deylemi, Müsnedü’l Firdevs, nr. 5723.)
Kendi ve ailesinin geçimini sağlamak, helal rızık kazanmak için çalışan insanlar değerli bir iş yapmaktadırlar.
Para, mal ve mülk toplum içerisinde olan bireyler içindir. Hayal ettiğim medeniyette ihtiyaç sahibi kimsenin olmaması var. Bu ancak Allah’ın insanoğluna vermiş olduğu rızıkları adil bir şekilde bölüşecek bir sistemle mümkün olacaktır.
Bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu biliyoruz. Yaşayan herkesin muhakkak ki maddi-manevi bir sıkıntısı olmuştur, olmaktadır veya olacaktır.
Biz müslümanlara düşen vazife ise tanımasak bile zor durumda olan kardeşimizi, imkan doğrultusunda maddi manevi desteklemektir. Ve bunu yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak için yapmaktır.
Salih kişilerden olabilmek ümidiyle…
Allah (c.c) afiyetler versin.