AİHM’de Türkiye 5. sırada

Türkiye insan hakları ihlalleri konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine açılan davalarda 5. sırada yer alıyor. Aleyhte kararlarda ise Türkiye ilk sırada.

1999–2008 yılları arasında AİHM’te Türkiye aleyhine bin 905 dava açıldı. Bu davalardan 34 tanesi ihlal içermezken 219’u dostane çözüm yoluyla kapatılmış. Adil yargılanma hakkı (6. md), mülkiyet hakkı, davaların uzun sürmesi, etkili başvuru hakkı (13. md), ifade özgürlüğü (10. md), insanlık dışı ve onur kırıcı muamele, yetersiz inceleme Türkiye’ye verilen kararların başında geliyor.

Konya Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu Başkanlığı ‘İnsan Haklarının Korunmasında İl ve İlçe İnsan Haklarının Rolü’ konulu panel düzenledi. MÜSİAD Toplantı Salonu’nda İnsan Hakları Haftası dolayısıyla düzenlenen panele Vali Yardımcısı Kemal Karadağ, ilçe kaymakamlarıyla il ve ilçe insan hakları kurulundan üyeler katıldı. Panelde insan hakları ihlallerine ve ihlaller konusunda Türkiye’nin ödediği tazminatlara dikkat çekilerek, meselelerin iç hukukta çözülmesi gerektiği anlatıldı. Dünya’nın hızla geliştiği bir çağda, insan haklarının sınır kabul etmediğine vurgu yapan Vali Yardımcısı Kemal Karadağ, insanlığın tarih boyunca insan hakları konusunda mücadele vererek bugünlere geldiğini belirtti. Tolstoy’un “Herkes dünyanın değişmesini istiyor fakat kimse kendini değiştirmek istemiyor” sözünü örnek veren Karadağ, bir şeylerin düzelmesi isteniyorsa, önce insanların kendisini düzeltmesi gerektiğini söyledi.  Oturum Başkanlığını Lokman Koyuncuoğlu’nun yaptığı panele konuşmacı olarak Karaman Mehmet Bey Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nuran Koyuncu, İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü yetkilisi Dr. Muharrem Metin Şener, Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faruk Bilir katıldı. Dünyadaki insan haklarıyla mücadele eden kurumlar hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Nuran Koyuncu, en etkili kurumun AİHM olduğunu kaydetti. İç hukuk tükendiği takdirde mahkemeyi tanıyan devlet vatandaşlarının başvuru yapabileceğini dile getiren Koyuncu, “Bu mahkemeye herkes başvurabilir. Ama önce iç hukuk kurallarının işlemesi gerekir. Buradan bir sonuç alınmadığı takdirde dava açılır. Ayrıca bu mahkemeye başvuruda vatandaşlık şartı aranmaz. Vatansızlar dahi başvurabilir. Mahkemenin kararları ise üye devletleri bağlayıcıdır” dedi.
KONYA HAK İHLALLERİNDE 679 BAŞVURUYLA 3. SIRADA
Dr. Muharrem Metin Şener de, insan hakları kuruluna başvurular hakkında istatistik bilgiler verdi. Şener, “2008 yılında 3 bin 783 insan hakları ihlaliyle ilgili başvuru yapıldı. Yapılan başvurularda Konya İstanbul ve İzmir’den sonra 679 başvuruyla 3. sırada yer aldı. Konya 2005 ve 2006 yılında ise ilk sırada yer almıştı. İnsan hakları ihlalleriyle ilgili konuların başında, sağlık ve hasta hakkı, tutuklu ve hükümlü hakkı, çevre hakkı, kötü muamele yasağı, dilekçe hakkı, çalışma ve sözleşme hakkı, sosyal güvenlik hakkı, mülkiyet hakkı, eğitim ve öğrenim hakkı, yaşam hakkı, haberleşme-basın hürriyeti, adil yargılanma hakkı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, ayrımcılık yasağı geliyor. İnsan Hakları Kurullarına başvuru sayısındaki artışın nedeni de, kurulların tanınması, kurullara güven, sorun çözme kapasitesinin artması ve hak arama bilincinin oluşması” dedi.
AİHM ‘BAŞÖRTÜSÜ SERBESTTİR’ DİYEMEZ
 “1990–2000 yılları arasında AİHM’nin Türkiye aleyhinde verdiği kararların objektifliği tartışılır” diyen Doç. Dr. Faruk Bilir, bu yıllar arasında Türkiye’nin mahkemeyi önemsememesi nedeniyle çok sayıda tazminat ödediğine vurgu yaptı. AİHM’i Türkiye’nin 1990 yılında tanımasının çok yanlış bir tarih olduğunu aktaran Bilir şunları kaydetti: “Bu tarihte Türkiye terörle uğraşıyordu. İnsan haklarıyla uğraşacak vakti yoktu. Bu nedenle mahkemeyi ilk başta çok önemsemedi. Başvurularda 5. sırada yer alırken, aleyhte alınan kararlarda ilk sırada yer alıyordu. 2000’li yıllara gelindiğinde ise Türkiye, mahkemeyi anlamaya ve kendini tanıtmaya başladı. Kendine çeki düzen verdi. Bugün alınan karalarda Türkiye kendini çok iyi savunmaktadır ve haklılığını ortaya koymaktadır.” ‘AİHM’nin başörtüsü serbesttir’ kararını vermeye yetkisinin olmadığının altını çizen Bilir, “Türkiye Leyla Şahin kararını iyi okumalıdır. Kararda AİHM, ülkede laik eğitim sistemi uygulanıyorsa ülkenin böyle bir yasak getirebileceğini söylüyor. Yani mesele, ‘ülkenin iç meselesidir’ diyor. Dolayısıyla bu konuda çözüm Türkiye’dir. Onun için AİHM’den, ‘başörtüsü serbesttir’ kararı beklenmemelidir. Bu sonuç aynı zamanda bize şunu göstermiştir ki, sorunların çözümünü kendimizde arayalım. Böylece ağır tazminatlardan kurtuluruz ve insan hakları ihlallerinin önüne geçeriz” diye konuştu.
HASAN AYHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Dünya Haberleri