“Onlar dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatı da kendilerini aldatmıştı. İşte onlar bu günlerine kavuşacaklarını nasıl unuttular ve âyetlerimizi nasıl inkâr edip durdularsa, biz de onları bugün öyle unuturuz.” (A'râf Sûresi 51)
Ahiret hayatı, son durak. Varılacak nihai yerimiz, geçici olmanın sona erdiği ebedi hayatın başlangıcı. Yeniden doğduğumuz, yeniden gözlerimizi açtığımız bu sancılı mekân. Bazen nedense dünyaya dalıp hiç gelmeyecek sandığımız, ama nefes kadar yakınımızda duran son ve başlangıç yurdu.
***
Yukarıda yer alan ayeti kerimede bir gruptan bahsedilmektedir ki onlar dünya hayatını boş ve eğlenceden ibaret gören, imanı reddeden, bir gün gelip hesap verilecek mizanı unutanlardır. Bu kişilerin halleri açıkça zikredilmiş ve ibretlik uyarı yapılmıştır. : “biz de onları bugün öyle unuturuz.” Unutulmak, ne kötü bir duygudur. Bir mekânda herkesin ismi zikrediliyor ama senin adın zikredilmiyor, bekliyorsun, bekliyorsun ama o an hiçbir zaman gelmiyor ne kötü bir ruh halidir öyle değil mi? Bu dünya da ahireti unutanlar, ahirette unutulacaklardır! Ama ya hiç aklından çıkarmayanlar ve bu bilinçle kulluk edenlere ise müjdeler olsun. Onlar ise unutulmayacak ve her daim en yüksek mertebelerde isimleri anılacaklardır. Bu müjde ise bakara Suresi 152.Ayet-i Kerime de açıkça zikredilmiştir: “Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.”
***
Evet, dostlar, Ahiret kendisine inanılması gereken, kendisinde şek ve şüphe olmayan bir yurt. Bizim burada oynadığımız role göre finali yazılacak bir sahne olarak da düşünebiliriz aslında. Mutlu sona ulaşmak için bu dünyada ne yaptık ise yarın karşımıza konulacak büyük ekranlarda bize sergilenecek ve orada konuşma, itiraz etme asla olmayacaktır. Çünkü dil hariç diğer tüm azalarımız bize şahitlik edecekler, nihayetinde kitabımızda ne yazılı ise karşımıza çıkarılacak ve : “Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. “Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter” denilecektir.” (İsra Suresi 13-14)
***
Kitabından hoşnut olacaklar sevinirken amelleri önüne serilen ve günahları ağır basanlara gelince pişmanlık duyacaklardır ama ne pişmanlık. Orada yok olmayı dileyecekler ve Rabbe niyaz edecekler: “Keşke toprak olsaydık!” (Nebe-40) ama son pişmanlık asla kabul edilmeyecektir. Başka bir grup ise cehenneme sevk edilecekler ve kendilerine sorulacak: “İnkâr edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. Cehenneme vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: “Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar da, “Evet geldi” derler. Fakat inkârcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir.” (Zümer Sûresi- 71)
***
Nihai sona doğru ilerlediğimiz şu zaman dilimi geçip gitmekte. Ve bizi ebedi ikametgâhımız olan Ahiret yurdu beklemekte. O ana kavuşunca Rabbimizin Yüce Cemalini görmeyi ve Rıza-i İlahisine kavuşmayı, Peygamber efendimiz (s.a.v.) e komşu olmayı Mevla’m bizlere nasip eylesin.(âmin)
Selam, dua ve muhabbetlerimle…