Âh insan!
Gafletin nice büyük. Kararttın ufuklarını. Işık yok önünde. Nedir bu halin? Ne zaman geleceksin kendine? Ne vakit döneceksin Rabbine?
Âh insan!
Niye kendini mahvediyorsun? Bırak artık seni kirleten şeyleri. Günah kirlerinden arınmaya bak! Tevbe suyu ile yıkanmaya bak! Bilesin ki Allah (c.c.) böylelerinden razı olur ancak.
Âh insan!
Nedir bu halin? Niye düşünüyorsun halâ? Artık yetmiyor mu bunca bulandığın günahlar? Ağlasana artık. Bel bağlasana Rabbine artık. O’nun sevdasıyla yansana gayrî.
Âh insan!
Hadi durma! Gönül ufuklarını ağartmaya bak! Nurunu al önüne de, onunla yol almaya bak! Bilesin ki Hakk’ın sevdası seni, insan olmanın sırrına ulaştıracak, sana ebedî saadetin yolunu açacaktır.
Âh insan!
Halâ düşünüp duruyor musun? Kalk da bir abdest al! Hem gönlün hem de bedenin arınsın. Sakın şeytana aldanmayasın! Sonra da namaza kalkasın. Zira o, en güzel temizlik kurnasıdır. Onunla yıkananlar ebedî cennetler varisidir.
Âh insan!
Sakın ümidsizliğe kapılma! Nedir ki günahların O’nun rahmet deryası yanında? Adı bile anılmaz. O öylesine bağışlayıcıdır ki, dilerse, kötülüklerini iyiliğe bile çeviriverir. O halde niye duruyorsun? Böyle eşsiz bir Padişaha niye iltica etmiyorsun?
Âh insan!
Hep boş ümitlerle aldattın kendini. Şeytanın sözlerine pay çıkardı nefsin. Yazık ettin onca zamanına. Gel artık Rabbinin huzuruna. Ne kadar daha kaçacaksın O’ndan? Ölüm senin peşinde bilmiyor musun? Getirecekler seni bir gün, koyacaklar musalla taşına. Ya ne yapacaksın o gün? Kaçabilecek misin?
Âh insan!
Sonra toprak… Ya cennet bahçesi, ya cehennem çukuru. Hangisini hazırlıyorsun acep kendine?
Âh insan!
Ya peşinden koşup durduğun dünya malın! Hani nerede onlar? Niye götüremiyorsun yanında? Hani yıllarca koşturmuştun ya peşinde. Ne namaz kılmıştın ne de niyaz etmiştin onlar yüzünden. Onca yıl biriktirdiklerini götürseydin ya yanında. Niye bırakıyorsun onları? Belki de kurtaracaklar seni.(!)
Âh insan!
Ne dersin? Kurtaramazlar değil mi? Ancak salih amellerin fayda sağlayacak değil mi? O halde halâ ne diye duruyorsun?
Âh insan!
Hadi durma da bir daha ağla! Ağla da dökülsün kirlerin. Arındıkça arın. Yüzün ak olsun yarın. Razı olsun O yüceler yücesi Rabbin. Seni karşılasın cennet meleklerin.
Âh insan!
Bu güzellikler dururken çirkinliklere gitme ne olur? Artık Allah’a kulluğun yolunda yoğrul! Hadi, ne güzel saadet bu. En büyük mutluluktur bu…
Âh insan!
Sevdan, seni yoktan var eden Rabbine olsun! Bırak Rabbinin razı olmadığı şeyleri. Tükenip gidiyor ömrün. Bir bir eriyor ömür buzun. Acep neler dikiyorsun yoluna? Güller, lâleler ve nergisler mi, yoksa bataklıklar mı oluşuyor önünde?
Âh insan!
Bil ki dünya bir tarladır. Ne ekersen onu biçeceksin? Hiç gördün mü ekmeden buğday biçeni? Güzel tohumlar atmaya bak dünya toprağına. Hem de dikkat et bakımına. Bilesin ki ancak, iyi bahçıvanlar iyi meyve elde ederler.
Âh insan, âh!
Yarına bırakma yine. Yarına çıkabilecek misin acep? Yine aldanma nefis ve şeytana! Kapılma yine o boş ümitlere! Baksana, yüzyıllar yaşayanlar da göçüp gitmişler bu dünyadan. Boşuna dememişler ‘iki kapılı bir han’ diye.
Âh insan!
Azmet artık. Yönel Rabbine ve yapış emirlerine. Gönlün ferahla dolsun, kalbin huzur bulsun. Haydi mübarek olsun!