Geçmişte, Konya'da vuku bulmuş fıkra tatında bir hadiseyi anlatarak başlayalım bugünkü yazımıza...
***
Seyit Küçükbezirci Abi'den dinlemiştim... Köşesinde de yazmıştı hadiseyi...
***
Biz de Gonya şivesiyle yazalım ki, hadisenin tadı çıksın....
***
“ÇENESİ CUM CUM EDERDİ”
Sedirlerli Ayşapla kocasını kaybeder...
***
Bir gün, üç gün, beş gün bekler... Kocası eve gelmez... Sorar, soruşturur; konu komşuya; bir haberde çıkmaz...
***
Zaptiyeye gitmesini söylerler... Gider zaptiyeye kadıncağız... Derdini anlatır...
***
Sorarlar: “Kocan nasıl bir adamdı, yaşlı mıydı, genç miydi? Biraz şeklini şemalini tarif eder misin?”
***
Ayşapla düşünür, düşünür cevap verir...
***
“Çorba içerken çenesi, cum cum ederdi; amma, sakalı var mıydı, yok muydu vallahi bilemem guzum”
***
Niye anlattık şimdi Ayşapla'yı...
***
Konya'nın meselerine, projelerine bakış açısını tespit edelim diye anlattık...
***
Konya'nın en önemli projelerini ve meselelerini bu işlerle uğraşanlara oturup inceden inceye sorsan Ayşaplam gibi dumura uğrar kalırlar...
***
Konya'nın, çözümsüz gibi görünen sorunlarının başında, işte bu samimiyetsizlik yatıyor...
***
Verilen sözler, yapılan vaadlerin o yüzden sokakta ya da vicdanlarda bir karşılığı yok...
***
Yapmayı vaad ettiği şeyden bi haber olanlar, vaadlerini yerine getirme gayreti konusunda ancak Ayşaplam kadar tahlilde bulunurlar...
***
Bu kadar samimiyetsiz toplumlara da, Allah nusretini ve bereketi göndermiyor...
***
O yüzden midir ki; Hiçbir şeyimiz, hiçbir şeyimize yetmiyor...
***
Bu yüzden mi; Yardımcılarımızın, Meram Yaka'daki kaynağı belli olmayan villarından, Konya'yı keser misali kendilerine yontmalarına müsaade edecek kadar basiretlerimiz bağlanıyor...
***
Yarın Hakk'ın divanında sorduklarında; “Proje çizerken, çenesi cum-cum ederdi” mi diyeceksiniz ?