Ağızlarımızda sakızdır “Vurun Abalıya!” sözü. Üstelik muhatabınız ülke antrenörlüğünün en önemli marka değerlerinden birisi olan Giray Bulak. Hasbel kader eline kalem alan, mikrofon karşısına bir şekilde geçebilen, kendisini nimetten kuru fasulye sanan herkes birer futbol uleması. Bilgi hak getire!
İşte bu nedenledir ki, spor gazeteciliği iyice ayağa düştü. Patronların ucuz adam tercihleri, spor gazeteciliğine vurulmuş en büyük darbedir. Bir göndermedir bu yaptığım. Giray Bulak’ı paketleyip, Nurullah Sağlam’ı hayal eden futbol fukaralarına. Eğer varsa nasibime düşen, bende bilirim almasını.
Peki Giray Hoca, ortada “fol”da yokken “yumurta”da yokken ilgili ilgisiz, bilgili bilgisiz, futbol cahili insanların eline ve diline bu kadar kolay düşmeyi hak ediyor mu sizce? Şüphe götürmez ki, kesinlikle hayırdır bu sorunun cevabı.
Şehrin en önemli marka değerine ve onun kişilikli, karakterli hocasına yapılan en büyük saygısızlıktır bu zira. Bunun ötesi de yok, izahı da.
Konyaspor’da kaliteyi bulamamaktan şikayetçi olan, Giray Bulak’ı gönderip, Nurullah Sağlam’ı takımın başında görmek isteyen, bilgisiz ve ilgisiz sözüm ona spor müdürü, kalite kavramının neresinde saf tutuyor acaba?
İstediğim sadece özeleştiridir. Eleştiri koltuğunda oturanların kendileri ile yüzleşmesidir sadece. Dolayısıyla bütünden hareket etmek gerek. Ortada Giray Bulak adına bir kalitesizlik, bir başarısızlık varsa, bu sadece Giray Bulak’ın kalitesizliğinden ya da başarısızlığından gelen bir durum değildir. “Toplam kalite” ile alakalıdır bu. İçerisinde spor medyasının, özellikle de Giray Hoca’yı “öcü” gibi göstermeye çalışanların da ciddi bir şekilde yer aldığı.
Eğri oturup doğru konuşalım. Konyaspor’un kalitesinin artması, bir anlamda şehrin yöneticileri, şehrin kanaat önderleri, kulübün yöneticileri, taraftarları, şehrin medyası ve en son teknik adamların ve futbolcuların kalitesinin artması ve çoğalması ile orantılıdır. Dolayısıyla “Giray Bulak’ın yerine Nurullah Sağlam” safsataları pek de alıcı bulmuyor bugünlerde.
Ne kadar ekmek, o kadar köfte durumu yani.
Değil mi adamım.
Giray Bulak’a belden aşağı vurmaya çalışan adama bakmak lazım. Onun için Hazreti Mevlana’nın “Her lafa verilecek bir cevabım var ama / Önce lafa bakarım laf mı diye / Sonra söyleyene bakarım adam mı diye…”
O nedenle ne Giray Hoca rahatsız olsun ne de yöneticiler. Çok da önemsememek lazım. Aramızda bu bilgisizlerden ve hayalle yaşayıp yalan haber yazanlardan çuvalla var.
Maalesef var!
Peki Giray Hoca, ortada “fol”da yokken “yumurta”da yokken ilgili ilgisiz, bilgili bilgisiz, futbol cahili insanların eline ve diline bu kadar kolay düşmeyi hak ediyor mu sizce? Şüphe götürmez ki, kesinlikle hayırdır bu sorunun cevabı.
Şehrin en önemli marka değerine ve onun kişilikli, karakterli hocasına yapılan en büyük saygısızlıktır bu zira. Bunun ötesi de yok, izahı da.
Konyaspor’da kaliteyi bulamamaktan şikayetçi olan, Giray Bulak’ı gönderip, Nurullah Sağlam’ı takımın başında görmek isteyen, bilgisiz ve ilgisiz sözüm ona spor müdürü, kalite kavramının neresinde saf tutuyor acaba?
İstediğim sadece özeleştiridir. Eleştiri koltuğunda oturanların kendileri ile yüzleşmesidir sadece. Dolayısıyla bütünden hareket etmek gerek. Ortada Giray Bulak adına bir kalitesizlik, bir başarısızlık varsa, bu sadece Giray Bulak’ın kalitesizliğinden ya da başarısızlığından gelen bir durum değildir. “Toplam kalite” ile alakalıdır bu. İçerisinde spor medyasının, özellikle de Giray Hoca’yı “öcü” gibi göstermeye çalışanların da ciddi bir şekilde yer aldığı.
Eğri oturup doğru konuşalım. Konyaspor’un kalitesinin artması, bir anlamda şehrin yöneticileri, şehrin kanaat önderleri, kulübün yöneticileri, taraftarları, şehrin medyası ve en son teknik adamların ve futbolcuların kalitesinin artması ve çoğalması ile orantılıdır. Dolayısıyla “Giray Bulak’ın yerine Nurullah Sağlam” safsataları pek de alıcı bulmuyor bugünlerde.
Ne kadar ekmek, o kadar köfte durumu yani.
Değil mi adamım.
Giray Bulak’a belden aşağı vurmaya çalışan adama bakmak lazım. Onun için Hazreti Mevlana’nın “Her lafa verilecek bir cevabım var ama / Önce lafa bakarım laf mı diye / Sonra söyleyene bakarım adam mı diye…”
O nedenle ne Giray Hoca rahatsız olsun ne de yöneticiler. Çok da önemsememek lazım. Aramızda bu bilgisizlerden ve hayalle yaşayıp yalan haber yazanlardan çuvalla var.
Maalesef var!