Adaleti mumla arar hale geldik!

İktidarın 18 yıl önce adaleti ve kalkınmayı tesis etmek için siyasi hareketini başlattığını söyleyen Karaduman, “Gelinen noktada ülke halkı en fazla adalet ve kalkınmayı mumla arar hale geldi. İktidar, iddiasından vuruldu” dedi.

ÜLKEYİ AK PARTİ YÖNETMİYOR!

Saadet Partisi Konya Milletvekili ve Gençlik Kolları Genel Başkanı Abdülkadir Karaduman, Merhaba Gazetesi'nin sorularını yanıtladı. Karaduman, Türkiye'de en büyük sorunun adaletsizlik olduğunu dile getirdi. Ekonomik olarak insanların büyük bir çıkmazın içine girdiğinin de altını çizen Karaduman, Türkiye'nin dış politikasının bölgeyi bataklığa dönüştürdüğünü aktardı.

AK PARTİ TOPLUMDAN TAMAMIYLA KOPTU

**Bugün ülke yönetiminde 18 yıllık bir iktidar var. AK Parti'nin siyasi hayatına başlangıç söylemleri ile bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz?

-AK Parti'nin iktidara geldiği dönemi, iyi bir analiz etmek gerekir. AK Parti'nin iktidara geldiği dönemin konjonktürü iyi okumalıyız. AK Parti, Türkiye'de iki sebebe itiraz ederek, siyasete başladı. AK Parti, Türkiye'de yazar kasaların fırlatıldığı, ekonominin dibe vurduğu bir dönemde partisinin adı olan kalkınmayla, ülkeyi ekonomik krizden çıkaracağı, ülkede kalkınmayı esas alacağı bir çalışmayı yapacaklarını dile getirdi. Özellikle Türkiye'de 28 Şubat ve sonrasında statükonun dindar insanları ya da statükoya boyun eğmeyen insanları marjinalleştirmeye çalıştığı ortamda, bu kesimlerin hakkını, hukukunu korumak için adaleti temel alacaklarını söylemişlerdi. Bu yüzden partinin adını Adalet ve Kalkınma Partisi koydular. 2002 yılından beri Türkiye'de yürütülen ekonomi politikaları, bugünkü ekonomik krizin temelini oluşturdu. Türkiye'de özelleştirme politikaları 2003 yılı ile başladı. Yabancı sermayeye Türkiye'yi açık bir pazar haline getirdiler. O dönem batı ile olan ilişkileri iyi olduğu için, AK Parti dışarıdan para getirdi ve borçlanma ekonomisiyle ekonomiyi bugüne kadar inanılmaz bir şekilde borçlandırdı. Türkiye'de devlete ait üretim yapabilecek tek bir fabrika bile bırakmayacak noktaya geldiler. Yolun başında kabul ettikleri ekonomik krizin daha da katmerlisine bu ülkeyi hazır hale getirdiler. Dün yazar kasaların fırlatıldığı bir dönemden, bugün Cumhurbaşkanına grup toplantısında “Açım, işsizim” diye vatandaşlarımızın yana yakıla feryat ettiği bir döneme geldik. Bu feryadı dile getirdiği için insanları gözaltına almak ile ekonomiyi düzelteceğini zannedenler, yanılıyor ama farkında değiller. Bugün Türkiye'de her gün intihar haberleriyle güne uyanıyoruz. İntihar olayları, ülkemizde artık normalleşmeye başladı. Mevcut ekonomik politika iflas etti. Hazine ve Maliye Bakanlarını değiştirebilirsiniz, damadınızı Hazine ve Maliye Bakanı yapabilirsiniz, bu sorunlardan bu ülkeyi kurtaramayacağınız gibi; damadınızı alıp kayınbabanızı da ekonominin başına getirseniz bu zihniyetle ekonomiyi düze çıkaramazsınız. Bugün çiftçiler ve hayvancılıkla uğraşanlar perişan vaziyette. Esnafımızın hali içler acısı. Zamlar, insanlarımızın hayatını büyük bir krize soktu. Bu ülkede ekonomik kriz görmek istiyorsanız iktidarın sözlerine değil, vatandaşların gözlerine bakmanız yeterli olacaktır. Mevcut siyasal iktidar, insanların sorunlarından bütünüyle izole oldu. Bütünüyle toplumdan koptukları ve soyutlandıkları için Türkiye'deki sorunları artık göremez hale geldiler.

MUHALEFETİN SESİ KISILMAK İSTENİYOR!

**Ekonomiden bahsettiniz, peki 18 yıl içinde Türkiye'de adaleti tesis etme konusunda ne gibi aksaklıklar yaşandı?

-AK Parti, hukuku ve insan haklarını tesis edeceği konusunda siyasi hayatını başlatmıştı. Bugün hukuksuzluğun bir devlet yönetme haline geldiği ortamda yaşıyoruz. Ülkemizde adalet ve hukuk ortadan kaldırıldı. Yöneten ve yönetilen arasındaki eşitlik ortadan kalktı. Hukuk, Türkiye'de sadece iktidarın sopası haline geldi. Biz, inancımız açısından istişareyi yönetimdeki en önemli ilke olarak görüyoruz. Yöneticilerin uyguladıkları politikalar eleştirilmezse, ideal olanı bulmak zor olacaktır. Bir ülkedeki farklı fikirler, politikaların daha doğru bir şekilde uygulanabilmesi için bir zorunluluktur. Bugün muhalif olan her ses susturulmaya çalışılıyor. İnsanlar, birtakım uydurmalarla yargılanıyor. İnsan hakları ihlalleri, bugün Türkiye'de zirveyi gördü. AK Parti, değiştirmek için yola çıktığı ne varsa, bizzatihi onlara dönüşmüş bir parti haline geldi. Hukuksuzluğu eleştirdi, hukuksuzluğu tatbik eden bir parti haline geldi. Ekonomik krizi eleştirdi, ekonomik krize bu ülkeyi mahkum eden bir parti haline geldi. 18 yıl içinde Türk halkının mumla aradığı en önemli iki kavram adalet ve kalkınma oldu. Yani AK Parti iktidarı, iddialarından vuruldu.

TÜRKİYE'NİN POLİTİKASI SURİYE İÇ SAVAŞINI DERİNLEŞTİRDİ!

**Gelinen noktada iktidarın Suriye politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-2011 yılında olaylar Suriye'de başladığında partimizin dönem Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak bey ve beraberindeki heyet, Beşar Esed'i ziyaret etti. Yapılanların yanlış olduğunu, bölgede çıkacak bir çatışma ve savaşın iç savaşın Suriye'ye hayır getirmeyeceğini, sadece bu gidişatın batılı güçlere yarayacağını ifade etmiştik. O günden bu güne Saadet Partisi olarak söylediklerimizin tamamı, Suriye'ye iç barışın gelmesi içindi. Türkiye'nin Suriye'de herhangi bir savaşın çıkması için değil, bölgede bir barışın tesisi için birtakım diplomatik çalışmalar yapması gerektiğini ifade etmiştik. Ne yazıkki Türkiye'nin 10 yıllık Suriye dış politikası Suriye'deki iç savaşı daha da derinleştirmiştir. Suriye'de kaos daha da artmıştır. Türkiye; hamasi nutuklarla, popülist yaklaşımlarla Suriye olayına baktı. Şam Emevi Camii'nde bir Cuma namazı kılma hayaliyle Suriye'ye girildi. Suriye, bu 10 yılda bataklık haline dönüştü. 10 yıllık Suriye politika neticesinde kazanan kim oldu? Suriye mi, Türkiye mi? Yoksa hayatını kaybeden milyonlarca vatandaş mı ülkesini terk etmek zorunda kalan milyonlar mı? Bizim Suriye politikamızdan kazançlı çıkan iki ülke olmuştur. Bunların biri ABD, diğeri de İsrail'dir. ABD ve İsrail, bölgede daha da kalıcı hale geldi. İsrail'in önündeki engeller, Türkiye'nin yanlış dış politikasıyla birlikte ortadan kalkmıştır. İdlib ile ilgili süreçte mutlaka İran ile bir araya gelmeli ve Suriye'deki sorunları çözmelilerdir. Müslüman ülkeler bir araya gelmeli. Suriye'yi bu hale getirenlerin, dün Irak'ta 1 milyon insanın hayatını kaybetmesine sebep olanların Suriye'ye barış getirmesini düşünmek hayalperestlikten öteye geçemez. Dün Saddam'a “Kuveyt'e gir, Kuveyt senin hakkındır. Biz de senin arkandayız” diyenler, bugün Erdoğan'a “Sen Suriye'ye gir, biz senin arkandayız” diyorlar. Buna karşı bizim ciddi şekilde hassas ve dikkatli olmamız gerekir.

ÜLKEYİ AK PARTİ DEĞİL MHP VE VATAN PARTİSİ YÖNETİYOR!

**CHP ile yaptığı ittifaktan dolayı Saadet Partisi'ne bazı kesimlerden aşırı tepki var. Bu konuya ve “Muhalefet sadece Erdoğan iktidarını bitirmek için muhalefet yapıyor” söylemlerine karşılık neler söylemek istersiniz?

-Muhalefetin ne üzerine kurulu olduğunu bilmiyorum. Saadet Partisi, yanlış kimden gelirse gelsin onun karşısında olmayı; hak ve adalet de kimden gelirse gelsin onun yanında yer almayı bir ilke olarak kabul etmiştir. Saadet Partisi'nin vazifesi AK Parti'yi bitirmek ve ortadan kaldırmak değildir. Yine gayemiz sayın Erdoğan'ı da devirmek değildir. Bizim gayemiz, bu topraklarda adaletin esas alındığı, ekonomide faizsiz bir sistemin kabul edildiği, dış politikada şahsiyetli duruşların hayata geçirildiği bir yönetim anlayışının tesis edilmesidir. Bu anlayışına kimin katkı sağlama gayreti varsa, onların yanında yer almayı da tercih ederiz. Bizim bu hususlardaki ilkeli duruşumuz, iktidarın ve muhalefetin pozisyonuna göre değil; hak ve adalet ilkelerine göre şekillenebilir. Saadet Partisi'nin CHP ile yaptığı ittifak bir ilkeler ittifakı da değildir. Yani iki partinin politikaları konusunda bir ittifak değildir. CHP ile yapılan ittifak Türkiye'de 1980 darbesinin bir ürünü olan yüzde 10 barajının ortadan kalkması için yapılan bir ittifaktır. Millet ittifakının yegane amacı, özellikle 80 darbesinin ürünü olan yüzde 10 barajını ortadan kaldırmaktır. Türkiye, “Koalisyon ülkesi olmayacaktır” sözlerinin akabinde, bugün AK Parti, MHP ve Vatan Partisi Türkiye'de bir üçlü koalisyondur. Bugün Türkiye'yi yöneten AK Parti değil, MHP ve Vatan Partisi'dir. İç ve dış politikayı dizayn eden MHP ve Vatan Partisi'dir. Türkiye'de bir daha gelmeyecek denilen koalisyon hükümetinin en ciddi etkileri, yaşanmaktadır.

RÖPORTAJ: EMRE ÖZGÜL

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri