Faslı muhabbet, faslı dem…
Hep aynı yerden bakıp durmaktasın Adem..!
Zekeriya’yı ağaç kovuğunda ikiye bölenler..!
Zekanı da kendi, istedikleri gibi şekillendirmekteler Beyzadem..!
(Ebubekir MÜCEVHER)
Bugünlerde herkesin dilinde tecelli eden adalet ve demokrasinin adalelerinin nasıl güçlü vakur ve halkçı olduğunu anlatan gülümsemeler ve keyiflenmeler yüzlerde bir mutluluk ışığı ile birlikte parlamakta….
Adalet simgesel olarak, egzotik, otantik, erotik ve mitolojik kıyafeti, elinde terazi ve kılıcı ile tamamen bir karmaşayı işaret etmektedir.?
Adalet saraylarımızın önünü süsleyen bir heykelcik var.
Bu fantastik hatunun adı THEMİS kendisi adaletin ve düzen tanrıçası, yunan mitolojisine göre varlığı bile ispatsız bir adalet şekillendirmesi…!
Adalet sistemindeki ilk yanılgı simge ile başlamakta. %99 Müslüman olan bir ülkede hala salyangoz satışı devam etmekte..
Hz. Ömer (r.a.) gibi bir adalet sembolü varken bu tarihin, gidip Temizliği müphem bir Themis’i adalet saraylarının önüne koyarak adaleti nasıl bir şekilden ibaret olduğunu gösterdiği açıktır.
Bu fantastik adalet sisteminde, bir yargılama süreci gündemde “28 Şubat Post Modern Darbesi” ve bunun müsebbipleri hakim karşısına çıkarılıyor..
Ne güzel değil mi?
Evet..! çok güzel, demokrasinin Çevik Bir hareketle yargılamaya ve sorgulamaya başlaması, geçmişin 1000 yıllık sönmeyecek yangınlar çıkarttık diyerek sevinç naraları atan, haylaz çocuklarının kulaklarını çekiyor…
Dışarıdan sahnesel olarak bakıldığında, milletin gözü önünde yapılan bu mahkemeler milletin yanmış vicdanını, faili meçhul cinayetler, ülkeyi düşürdükleri buhranlar, balans ayarları, falanlar feşmekanlar yargılamak mağduriyetini bütün hücresinde yaşamış bir ülkenin evlatları için çok mutluluk verici bir olay…
“Demokrasiye yapılan balans ayarından sonra, demokrasi şimdi balans ayarı yapıyor..”
Düşünceleri hepimizin içinde filizlenmiş haldeyken…
Bir dakika durun..! ve düşünün..! Lütfen…!
Bataklıktan çıkıp gelmiş Çevik Bir sineğin kanınızı emdiğini düşünün, ve günü geldiğinde o sineği avuçlarınızla ezmenin mutluluğunu da yaşayın..!
Amma velakin sivrisineklerden kurtulduğunuzu sanmayın..!
Çünkü bataklık hala dimdik ayakta..!
Sinekler aramak, örneğin medya ayağı, yönetenler ayağı, patronlar ayağı, kodamanlar, yazarlar, çizerler, şakşakçılar, brifingciler diye listeye bir sürü adam ekleyip bunun başında da Demir bir El vardı diyerek bu işin savuşturulmasını seyre dalmak, gene milletin makus tarihinde ki sahnelenen çok trajikomik bir yargılamaya dönüştüğünü fark edememektir.
Kertenkeleler gerek duydukları zaman hiç acımadan, kuyruklarını geride bırakabilirler.. Mutlaka ki kuyrukları Türk milleti olup, başları başkaları için baş kaldırmış bu varlıkları yargılamak gerekiyor..!
Ama bu yargılamada en önemli pay gene, başta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Muhalefeti ve STK’ları ile birlikte bir millete görev düşüyor..
Hani paşamız demişti ya “ İsraille olan dostluğumuz zedelenmesin istedik.”
Evet bu karanlık DARBE’nin en önemli yargılanması gereken objesi “ İSRAİL ve AMERİKA” dır.
Belgelerle sabit olan bu ENTRİKA bu iki maydanozluk vazifesini kendine şiar edinmiş devletler tarafından şekillendirilmiştir.
Geride kalanların tamamı teferruat-ı malayanidir.!
Darbenin temelindeki etken nasıl yargılanmalı?
1- Türkiye Cumhuriyeti, devlet nezdinde bu iki entrikacı siyasete sahip ülkelerle olan bütün anlaşmalarını fes etmeli ve kendi iç meseleleri hakkındaki, “Saman altından su yürüten..” sistemleşmelerini deşifre etmelidir.
2- Türk Milleti, kendi insanlık ve vicdan nezdinde, bu ülkede büyük pazar ve kar sahibi olan bu iki entrika sever milletin, üretmiş olduğu bütün malları boykot etmeli, evine barkına sokmamalıdır...! Dipnot: ( Örneğin ) İsrail markası olduğu halde, kendi ülkesinde satılmasının yasak olduğunu ve akıl sağlığını geriye düşürdüğünü bilmeniz gerekli.(Danone)
3- Bunların şekillendirmeye çalıştığı bir dünya barışı olmayacağını, sadece dünyayı bir kaos’a ve kargaşaya sürüklediklerini, anlayabilmek için 28 ŞUBAT’a bakarak bunlarla kurulan bütün sistemlerin içinden uzaklaşmak gereklidir.
Bu şekilde bir yargılama ve cezai hükümlerle “ADALET” tecelli etmiş olur. Bundan başka kim ceza evine doldurulmuş olursa olsun, sadece milletin gözünü boyamak için çalınmış bir “Kara Karar’dır..”
Rütbe sahibi maşaların ve cahilane maşallahların ardında…!
Zalim viskisini yudumlayarak, kendiyle oynaşmamızı seyretmekte…
Ağaç kovuğunda Zekeriya’yı kesenler..! Sahnede insanların zekasını kesmek için, bir çevik hamle daha yaptı..!
Bu darbe’yi Üç beş Pinokyo değil Siyonist Ghetto yaptı..?
Hep aynı yerden bakıp durmaktasın Adem..!
Zekeriya’yı ağaç kovuğunda ikiye bölenler..!
Zekanı da kendi, istedikleri gibi şekillendirmekteler Beyzadem..!
(Ebubekir MÜCEVHER)
Bugünlerde herkesin dilinde tecelli eden adalet ve demokrasinin adalelerinin nasıl güçlü vakur ve halkçı olduğunu anlatan gülümsemeler ve keyiflenmeler yüzlerde bir mutluluk ışığı ile birlikte parlamakta….
Adalet simgesel olarak, egzotik, otantik, erotik ve mitolojik kıyafeti, elinde terazi ve kılıcı ile tamamen bir karmaşayı işaret etmektedir.?
Adalet saraylarımızın önünü süsleyen bir heykelcik var.
Bu fantastik hatunun adı THEMİS kendisi adaletin ve düzen tanrıçası, yunan mitolojisine göre varlığı bile ispatsız bir adalet şekillendirmesi…!
Adalet sistemindeki ilk yanılgı simge ile başlamakta. %99 Müslüman olan bir ülkede hala salyangoz satışı devam etmekte..
Hz. Ömer (r.a.) gibi bir adalet sembolü varken bu tarihin, gidip Temizliği müphem bir Themis’i adalet saraylarının önüne koyarak adaleti nasıl bir şekilden ibaret olduğunu gösterdiği açıktır.
Bu fantastik adalet sisteminde, bir yargılama süreci gündemde “28 Şubat Post Modern Darbesi” ve bunun müsebbipleri hakim karşısına çıkarılıyor..
Ne güzel değil mi?
Evet..! çok güzel, demokrasinin Çevik Bir hareketle yargılamaya ve sorgulamaya başlaması, geçmişin 1000 yıllık sönmeyecek yangınlar çıkarttık diyerek sevinç naraları atan, haylaz çocuklarının kulaklarını çekiyor…
Dışarıdan sahnesel olarak bakıldığında, milletin gözü önünde yapılan bu mahkemeler milletin yanmış vicdanını, faili meçhul cinayetler, ülkeyi düşürdükleri buhranlar, balans ayarları, falanlar feşmekanlar yargılamak mağduriyetini bütün hücresinde yaşamış bir ülkenin evlatları için çok mutluluk verici bir olay…
“Demokrasiye yapılan balans ayarından sonra, demokrasi şimdi balans ayarı yapıyor..”
Düşünceleri hepimizin içinde filizlenmiş haldeyken…
Bir dakika durun..! ve düşünün..! Lütfen…!
Bataklıktan çıkıp gelmiş Çevik Bir sineğin kanınızı emdiğini düşünün, ve günü geldiğinde o sineği avuçlarınızla ezmenin mutluluğunu da yaşayın..!
Amma velakin sivrisineklerden kurtulduğunuzu sanmayın..!
Çünkü bataklık hala dimdik ayakta..!
Sinekler aramak, örneğin medya ayağı, yönetenler ayağı, patronlar ayağı, kodamanlar, yazarlar, çizerler, şakşakçılar, brifingciler diye listeye bir sürü adam ekleyip bunun başında da Demir bir El vardı diyerek bu işin savuşturulmasını seyre dalmak, gene milletin makus tarihinde ki sahnelenen çok trajikomik bir yargılamaya dönüştüğünü fark edememektir.
Kertenkeleler gerek duydukları zaman hiç acımadan, kuyruklarını geride bırakabilirler.. Mutlaka ki kuyrukları Türk milleti olup, başları başkaları için baş kaldırmış bu varlıkları yargılamak gerekiyor..!
Ama bu yargılamada en önemli pay gene, başta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Muhalefeti ve STK’ları ile birlikte bir millete görev düşüyor..
Hani paşamız demişti ya “ İsraille olan dostluğumuz zedelenmesin istedik.”
Evet bu karanlık DARBE’nin en önemli yargılanması gereken objesi “ İSRAİL ve AMERİKA” dır.
Belgelerle sabit olan bu ENTRİKA bu iki maydanozluk vazifesini kendine şiar edinmiş devletler tarafından şekillendirilmiştir.
Geride kalanların tamamı teferruat-ı malayanidir.!
Darbenin temelindeki etken nasıl yargılanmalı?
1- Türkiye Cumhuriyeti, devlet nezdinde bu iki entrikacı siyasete sahip ülkelerle olan bütün anlaşmalarını fes etmeli ve kendi iç meseleleri hakkındaki, “Saman altından su yürüten..” sistemleşmelerini deşifre etmelidir.
2- Türk Milleti, kendi insanlık ve vicdan nezdinde, bu ülkede büyük pazar ve kar sahibi olan bu iki entrika sever milletin, üretmiş olduğu bütün malları boykot etmeli, evine barkına sokmamalıdır...! Dipnot: ( Örneğin ) İsrail markası olduğu halde, kendi ülkesinde satılmasının yasak olduğunu ve akıl sağlığını geriye düşürdüğünü bilmeniz gerekli.(Danone)
3- Bunların şekillendirmeye çalıştığı bir dünya barışı olmayacağını, sadece dünyayı bir kaos’a ve kargaşaya sürüklediklerini, anlayabilmek için 28 ŞUBAT’a bakarak bunlarla kurulan bütün sistemlerin içinden uzaklaşmak gereklidir.
Bu şekilde bir yargılama ve cezai hükümlerle “ADALET” tecelli etmiş olur. Bundan başka kim ceza evine doldurulmuş olursa olsun, sadece milletin gözünü boyamak için çalınmış bir “Kara Karar’dır..”
Rütbe sahibi maşaların ve cahilane maşallahların ardında…!
Zalim viskisini yudumlayarak, kendiyle oynaşmamızı seyretmekte…
Ağaç kovuğunda Zekeriya’yı kesenler..! Sahnede insanların zekasını kesmek için, bir çevik hamle daha yaptı..!
Bu darbe’yi Üç beş Pinokyo değil Siyonist Ghetto yaptı..?