Bugün sizlere Konya’nın bir güzel insanından bahsetmek istiyorum Ama ne yazık ki o güzel insanı geçen hafta bugün toprağa verdik. Kendisi Cuma gecesi vefat etti ve Cuma günü öğlen namazını müteakip ebedi istirahgâhına tevdi edildi. Tabi bu da herkese nasip olmayan bir şereftir Hak katında. Mekânı cennet olsun.
Kendisini 7-8 ay önce bizler umre ziyâretine gitmeden, oğlumun isrârı üzerine tanımıştık. Mehmet Ali Özbuğday kardeşimiz, Mühendis olan oğlumun öğrenci topluluğu başkanlığı sırasında yapmış oldukları faaliyetlerde kendisinin dâima yanında olmuş, maddi olarak yapılan çalışmalara parasal destek sağlamış, kadirşinas bir ağabeyi idi. O, oğlumun umreye gitmeden bizleri ailece tanıştırdığı seçkin kişiliklerdendi. Bizi ilk defa görmesine rağmen sanki senelerdir tanışıyormuşuz gibi engin bir muhabbet, yüzünden eksik olmayan sıcacık bir tebessüm, nurlu bir çehre, bu insanın hemen farklı vizyonunun olduğunu belli ediyordu. Bilhassa hafız olması bir avukat olarak beni derinden etkilemişti zira ben hafız sevdâlısı bir kişiydim.
İlk kez o zaman tanıdık o güzel insanı. Sohbeti o kadar akıcı, samimi ve berrak idi ki biz kendisinden yaşça büyük olmamıza rağmen hiçbir sözünü kesmeden zevkle dinledik. Nezih bir insandı, o denli yoğun işi olmasına rağmen saatlerini bize ayırdı ve en ufak bir yüksüntü göstermeden hüsnü muamele ile bizleri bürosunda ağırladı. Görüşme sonrası bize; ‘Sizi biraz bekleteceğim’ dedi. Bir süre sonra elinde iki zarfla geldi. Zarfın birinde kutsal topraklarda dağıtılmak üzere hayır parası diğerinde de oğluma umrede kullanması için harçlık koymuştu. Bu engin cömertliğine de şâhit olmuştuk. Oğlumun övgüyle bahsettiği bu değerli şahsiyet maalesef geçen hafta Hakk’a yürüdü. Rabb’im yerinde rahatlıklar versin. Kabrini cennet bahçesi eylesin.
Oğlum şu an Kanada’da, vefâtını oradan bize haber etti. Elbette derecesiz üzüldük sanki kendi kardeşim vefat etmiş gibi oldum. Bizzat kendim arkasında mânevî hediyeler gönderdim. Hatta Konya’daki arkadaşlarıma dua ısmarladım. Sonra onun için yazılan yazıları okuyunca böylesi güzel bir genci ben de sizlerle hasbıhal etmek istedim. Zira böyleleri az bulunuyor. Mevla sayılarını artırsın.
O güzel genç avukat Mehmet Ali Özbuğday, geçtiğimiz dönem ‘Genç Müsiad’ın şube başkanı idi. Kısa zamanda böylesi kıymetli bir kuruma başkanlık yapma herkese nasip olmazdı. Özü-sözü bir, kendisine itimat edilen bir karakterde idi. Ayni zamanda sahasında sayısız ödülü olan başarılı bir iş adamıydı. Herkes onu tebessümü yüzünden hiç eksik olmayan, ağzından kötü söz çıkmayan, saf ve temiz çehresiyle tanırdı. Çalışkandı, yardımseverdi insanların ihtiyaçlarına cânı yürekten koşardı, bir telefonla nice hayırlı hizmetlerini organize ederdi. Koşan koşturan bir hizmet eriydi o. Hayır ve hasenatta güzel bir misaldi. Örnek bir toplum gönüllüsüydü.
Boylu-poslu, iri cüsseli, insana heybet veren vakur bir duruşu vardı. O kocaman insanın kadife gibi yumuşak ve nezih tavırları, karşısındakini kendisine hayran bırakıyordu. Hafız olmasının vermiş olduğu parlayan nur çehresinden hemen onun farklı bir kişilik olduğun hissedebilirdiniz. Rabb’im ondan ebeden râzı olsun.
Mehmet Ali Özbuğday ayni zamanda bir vatan ve millet sevdâlısıydı. 24 Kasım da hizmet çalışmalarından arkadaşlarıyla birlikte minibüsle dönerken çok ciddi trafik kazası geçirdiler. Kader onu ailesine ve sevenlerine bağışlamıştı ama vâdesi belliydi demek ki. Rabb’i onu kendi yanına çağırdı. O kazâda hastânede kaldığı sürece sevenleri 8 saat ara ile tümgün kapısında nöbet tuttular. Doktoru hayretler içindeydi, o hastaneden ayrılırken; ‘Dur bakalım şu kapıda 24 saat senin için bekleyenlerle arandaki gönül bağını nasıl kurduğunu anlatmadan buradan gidemezsin’ demişti. Düşünün, bu ne güzel bir muhabbettir!
Gençleri çok severdi, onların derdine derman olurdu. Onlarla birebir sohbetlerinde hep hayır tavsiye eder, mücâdele rûhunu aşılardı. Gençlere ağabeylik ve hâmilik ederdi. Zâten kişiliği buna en güzel misaldi. Bilindiği gibi gençler müşahhas örneklerden çok hoşlanırlar. İşte tam da bu noktada Mehmet Ali Özbuğday gençlere iyi bir rol-model idi. Hem İslâmi şahsiyeti ve kimliğiyle hem maddi ilimlerdeki başarısıyla o, adanmışlık rûhuna sâhipti Hakikaten onun gibi değerleri gençliğe tanıtmak ve anlatmak gerekiyor. Yaşanmış şahsiyetleri görmek, yaptıklarına şâhit olmak bâzen kırk nasihatten daha değerli oluyor. Onun yaptığı hayırlı çalışmalara biz dahi bizzat şâhit olmuştuk. Rabb’im de şâhittir ki O Hak katında güzel bir insandır. Öyle olmasa 34 yaş gibi genç bir yaşta cenâzesine on binler akar mıydı? Ve daha arkasından dua eden niceleri vardı. Mekânı cennet olsun. Cenâbı hak onun gibilerin sayılarını çoğalsın inşaALLAH.
Ruhu için efendim 3 ihlas bir Fatiha lütfeder misiniz?
Hayırlı cumâlar