ABUBAKAR - ALBARAKA

Adnan Özkafa

ABUBAKAR bir sporcu ismi. Bugünlerde kırmızı kartlarıyla gündemde. Aslen Kamerun'lu. Fransa'da, Portekiz'de futbol oynamış, daha sonra Beşiktaş'a gelmiş. Bizim futbol spikerleri adını sanki Almanca, İngilizce, Sanskritçe... yabancı bir kelime gibi "ABUBAKAR" veya "ABOBAKAR"  diye zorlanarak telaffuz ediyor.

Halbuki bizim bildiğimiz "Ebu Bekir" çoluk-çocuk, yaşlı-genç, tahsilli-tahsilsiz... herkesin kolayca telaffuz edebildiği bir kelime. Pegamberimizin halifesi, ilk müslüman Hz. Ebu Bekir Sıddık'in ismi.

Ama futbolcu olarak Avrupa'da, Batı Basınında "ABOUBAKAR" diye yazılıp okununca biz de adamın adını bilirken bilmez oluyoruz, kolayken zor yapıyoruz.

***

Yine bunun gibi ALBARAKA diye bir finans kurumu var. İnsan bu kelimeyi duyunca aklına "yıkık yumuk kötü bir ev, gecekondu, baraka..." filan  geliyor. İyi şekilde reklama ihtiyacı olan bir banka kendine niye böyle kötü çağrışım yapan bir kelimeyi isim olarak seçsin ki?

Sanki "Paraları bize yatırın, üç-beş gün sonra bizim bu baraka yıkılır, sizin paralar da heba olur gider" mi demek istiyor?

Halbuki bu kelime bizim bildiğimiz "Bereket" kelimesinin başına (İngilizce'deki "the" takısı gibi) Arapça'daki  "el" takısının gelmesi ve sondaki "t" harfinin düşmesiyle oluşmuş bir kelime. Yani "Paralarınız burada heba olur" değil, "Bereket bulur, artar, çoğalır, değerlenir..." manasına bir kelime.

Sabahtan akşama kadar kullandığımız "Allah bereket versin, bereketini gör, Allah mübarek etsin, Hayırlı-mübarek olsun, Bayramın mübarek olsun..." gibi bir ifade.

Şimdi biz "Bereket"i "Baraka" yapmakla sanki bir alışveriş sonrası "Allah baraka versin" gibi tuhaf bir söz söylemiş oluyoruz.

***

Daha bunun gibi pek çok kelime var.

"Başladı" yerine "start verdi",

"Bitiş" yerine "finiş",

"Yok" yerine "mafiş"

Ben de diyorum "Ne iş?"

Bu taklitçilik, kompleks nereye kadar?

"Başladı" diyen cahil, "Start" diyen entel mi oluyor?

"Abubakar" diyen doğru, "Ebubekir" diyen yanlış mı yapıyor?

Allah'ın "Bereket"i ne zamandan beri "Baraka" oldu?

Gelin kendi dilimizi eğip büğmeden, dosdoğru kullanalım.

Zaten din, ahlak, aile, tarih, sanat, örf, adet, gelenekte... diz boyu olan yozlaşmaya bir de dilimizi, kelimelerimizi bulaştırmayalım.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.