Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Litvanya'da "Bizi AB'ye alın, biz de İsveç'in NATO üyeliğine onay verelim" demişti. Daha önce dünya kamuoyuna verdiği beyanatlarıyla çelişen, pek inandırıcılığı olmayan bir söz. Türkiye’nin ileri sürdüğü tez ise, İsveç’in terör örgütleri arasında beslemesi olan “bölücü terör örgütü PKK ve teröristlerden arındırılması, bazı teröristlerin geri iadesi” idi.
Türkiye, “Müslüman” bir ülke olarak 13.sırada AET’ye üyelik başvurusunda bulunmuştu. İktisâdî bir teşekkül olan Avrupa Birliği (AB), 50 yıldan beri Türkiye’yi kapısında bekletiyor. Onlar (Hristiyanlar), yıllardan beri bizi “alır gibi” yapıyor, biz de “girecekmiş gibi” gibi yaparak onların dayattığı bazı kriterleri (ekonomik-sosyal-kültürel) aleyhimize de olsa kabul ediyorduk.
Kendi aralarında Almanya, Fransa gibi ekonomileri güçlü ülkelerin liderliğinde ekonomik birliği sağlayan Avrupa ülkeleri, İngiltere’nin ayrılmasıyla siyasi bir birlik oluşturamadıkları ve dolayısıyla hayalini kurdukları Avrupa Birleşik Devletleri’ni kuramayacakları; NATO’nun genişleme politikasıyla, küresel güçlerin Fransa’yı karıştırıp diğer AB ülkelerine “uslu durun ha!” mesajı vermeleriyle anlaşıldı. Türkiye bir kere iktisaden güçlü, sağlam bir milli eğitim politikasıyla gençliğini Türk-İslâm terkibiyle yoğurmuş vaziyette değil. Türkiye’yi içlerine alsalar bile bundan çok kârlı çıkacağını sanmıyorum. Bir kere AB ülkeleri kendi aralarında çekişmeli. Britanya trafik kurallarını değiştirmediği gibi ülke krallığını ve kültürünü de “ortak Pazar” için fedâ etmedi. AB’de ay yıldızlı bayrak yerine haçı görmek isteyenler var. “Bu memlekette (Osmanlılar döneminde) bayrağa haç takan başbakanlar (Mithat Paşa) gelmiş geçmiştir. Bunları biliyoruz. Bu zihniyetle AB’ye girersek sonumuz hüsran olur.” (S. Ahmet Arvasi ile Mülâkat, Gözyaşı Dergisi, 1987- sayı 3) Sosyolog Erol Güngör’ün deyimiyle; “dinimizi bile değiştirsek onlar bizi içlerine almazlar”.
***
12 Eylül Askerî Darbesi’nin arkasında Amerika ve NATO Gladyosu vardı. 15 Temmuz’un arkasında da Amerika ve “NATO’nun çocuğu” FETÖ çıkmadı mı?
Bizim yıllardan beri yazıp söylediğimiz bir gerçeği ve soruyu AK Parti’li Metin Külünk, sosyal medya hesabından tekrarlamış:
“ÜNİVERSİTELER FETÖ’DEN ARINDIRILDI MI?”
Ben bir kere daha soruyorum:
SİYASET VE PARTİLER FETÖ’DEN ARINDIRILDI MI?”
***
Metin Bey devam ediyor:
“Üniversitelerde FETÖ/PKK/EŞCİNSELLİK gibi gençlerimizi zehirleyen çukurlar kapatılıyor mu?
Gerekli temizlik yapıldı mı?
Sokaktan gelen bilgilere göre büyük çoğunlukla üniversitelerimizde FETÖ temizliği yapılmamıştır ve hatta engellenmiştir.
YÖK kendisine intikal ettirilen dosyaları ne zaman açacak?
Türkiye Allah göstermesin işgal edildiğinde Amerika’ya üniversitelerdeki sadık adamlarını görmeleri için “buyur üniversitelerdeki bütün dosyalar burada elemanlarınızın isim isim listesi burada” diyecekleri günü mü bekliyorlar?
Bir diğer noktaya gelelim 15 Temmuz işgal girişiminin yıldönümünde üniversiteler program düzenleme telaşındalar.
Neden çünkü resmi olarak bu programların yapılması istenmektedir.
Ancak anlayış "O halde yapılmalı ama sulandırılmalı işgal girişimi ve darbe tanımlaması ile hafifletmeye çalışılmalı" şeklinde mi?
Peki üniversite rektörlerine soralım. 15 Temmuzun üzerinden yedi yıl geçti üniversitemizde bu terör örgütü ile ilgili olarak kaç sempozyum, kaç çalıştay düzenlendi?
Siyaset Bilimi ve ilgili diğer Bilim dallarında kaç yüksek lisans tezi yazıldı?
Kaç doktora tezi yazıldı? Kaç makale yazıldı?
Bu sorulara pozitif cevap verecek üniversite yöneticilerini elbetteki takdir eder kendilerine canı gönülden teşekkür ederiz.
Ama üzülerek ifade ediyorum ki ilahiyat fakülteleri, sosyoloji bölümleri, psikoloji bölümleri ve uluslararası ilişkiler bölümleri gibi bölümler bu konuda sınıfta kaldılar.
Fetö ile mücadeleyi senede bir kez resmi olarak düzenlemek zorunda oldukları için program düzenleyerek sorumluluğu üzerinden attığını zanneden üniversite yöneticileri bilin ki bu hileyi yutmuyoruz.
Sanki fetö tehlikesi üniversiteleri hiç ilgilendirmiyormuş gibi bir modelle süreci yönetmeye çalışanlar en başta kendilerini gözden geçirmelidirler.”