Siyesetçilerin derdi seçim...
Vatandaşın derdi de geçim...
Birileri koltuğu doldurmak, birileri de karnını doyurmak derdinde...
Seçimler ufukta göründü gibi...
2019'un 31 Mart'ında...
Daha erkene alınabilir mi?
Ya da 2020'ye sarkabilir mi?
Bilemem...
Burası Türkiye herşey olabilir...
Biz yine de Mart 31'de yapılacakmış gibi hazırlıklı olalım...
Ne olur ne olmaz...
Adaylar mı?
Valla bilmiyorum...
Ankara, İstanbul ve İzmir'de koltuğa kimler oturacak?
Beni çok ilgilendirmiyor...
Ama, Konya ilgilendiriyor...
Konya'da, yani merkezdeki 4 koltuğa kimler oturacak?
Kimbilir...
Belli ki, bol bol papatya falı açacağız, yorumlar yapacağız...
Ben kendi çapımda vatandaşlara soruyorum...
“Uğur İbrahim Altay'dan memnun musunuz?”
Ya da “devam etmeli mi, etmemeli mi ?”
İlginç, ilginç olduğu kadar da, ağzımı açık bırakan yorumlar alıyorum!
He valla...
Merkez İlçe Belediye Başkanları Fatma Toru, Mehmet Hançerli' ve Ahmet Pekyatırmacı'yla ilgili de...
Tahir Başkan çok eleştirilmişti...
“Şehre makyaj, yani boya badana yapmaktan başka bir icraatı olmadı” diyenden tutun da, “halkın içine çıkmaktan korktu” diyene kadar, herkesin ve her kesimin oklarına hedef olmuştu...
Altay gelene kadar, Akyürek'in elinden Konyalıların çok çektiği konuşuldu...
Çok insanı üzdüğü ifade edildi...
“Milletvekili oldu da Konya kurtuldu” imasında bile bulunuldu...
Kimseyle de helalleşmediği söylendi...
Ben değil, konu komşunun söylediği bu...
Bunun için de insanlar açtı ağzını yumdu gözünü...
Tahir Akyürek'i tanımasak, “milletin canına tak ettirmiş” diyeceğiz neredeyse...
Meğerse, Tahir Başkandan ne kadar çok muzdarip olan varmış!
Akyürek'in gitmesi, Altay'ın gelmesi ile birlikte hem şehir, hem de şehirde yaşayanların rahat bir nefes aldığı ifade ediliyor...
Şehrin normale döndüğü konuşuluyor...
Ben değil, Türbeönü, Bedesten, Aziziye Camii, Kapı Camii ve Kadınlar Pazarı ahalisi söylüyor...
Doğru mu?
Koca koca esnaflar ya da adamlar yalan söyleyecek değiller ya.
xxx
Yeni Başkan Altay'a farklı bir gözle bakıyorlar...
İcraatlarını beğeniyorlar...
Dolayısıyla mı?
Anlayan anladı...
Uğur İbrahim Altay işini bilen bir Başkan...
Antrenmanlı yani...
Yorgun mu?
Değil...
Bezgin mi?
Hiç değil...
İstekli mi?
Hem de çok...
Kendisiyle olduğu gibi, sokaktaki insanlarla da barışık...
Anlayacağınız kimseyle kavgalı değil...
Ama, Altay'ın da mutlaka yapması gereken, elzem işler var...
Ya da kronik sorunlar...
Örneğin trafik...
Rezalet ki, rezalet!
Mutlaka çözülmesi gereken önemli bir mesele...
Türbeönü!
Acil çözülmeli...
Metruk binalarla ilgili tahliye ve yıkım çalışmaları yapılmalı...
2020'ye taşınmamalı...
Konya'nın olmazsa olmazı, Hazreti Mevlana'nın bulunduğu yere yakışmıyor, o görüntü kirliliği...
Uğur Başkan, kısa mesafede ve dar alanda ne yapabilir ya da neler yapılabilir?
Bilemem...
Bildiğim bir şey varsa, iyiniyetli...
Eyvallah...
Fakat, bazen iyiniyet tek başına yetmiyor...
Azim de gerekiyor...
Ve o azim de kendisinde mevcut.
xxx
Uğur İbrahim Altay için söylediklerim Mehmet Hançerli için de geçerli...
Klasik belediyeciliğin bir adım daha önüne geçerek, kendinden beklenmeyenleri gerçekleştirerek, iyi iş çıkarttı.
Karatay'ın gelişmesinde, genişlemesinde, Karataylı kadınların “kat”a, yani “apartman”a çıkmasında önemli bir pay sahibi...
Ne gözden düşmüş, ne de gönülden...
Dolayısıyla Hançerli de Büyükşehir'e göz kırpıyor...
Bütün bu yaptıkları referans olur mu kendisine?
Bilemem, ama o gün geldiğinde ismi zikredilebilir...
Kararı Ak Partinin ileri gelenleri verecektir...
Özellikle de başlarını ağrıtmayacak kişiye “yürü” diyeceklerdir.
xxx
Selçuklu'da Ahmet Pekyatırmacı, Meram'da da Fatma Toru yarım kalan işlerini tamamlarlar gibi geliyor bana...
“Dere geçilirken, at değiştirilmez”den yola çıkarak söylüyorum bunları...
Tabi ki, yine Ak Parti'nin ileri gelenleri ile Reis, son kararı verecek.
xxx
Aslında uzun değil, kısa bir zaman kaldı 31 Mart'a...
Göz açıp kapayıncaya kadar geçer...
Ben mevcut başkanlara değil, kendi nabzıma şerbet verdim...
Sanki, bu dörtlü devam edecek gibi...
Belediye ile halkı yeniden buluşturacak olan isimler bunlar...
Başkaları da olabilir mi?
Bilemem...
Ama, sanmıyorum.
xxx
VE BİR İTİRAZ
Biz içinde yaşadığımız için belki göremiyor olabiliriz...
Dışardan gelenler, özellikle yurtdışında yaşayanlar farklı bir Konya'dan bahsediyorlar...
Bunu da yazmadan geçersem, hem kendime, hem de arkadaşıma haksızlık etmiş olurum...
Uzun zamandır Hollanda'da yaşayan bir arkadaşım var...
Yıllık iznini genellikle Konya'da geçiriyor...
Ailesine ve çocuklarına kavuşmaktan memnun...
Ama, şehirden memnun değil...
“Şehrimi değişmiş, taşlaşmış, yolları daralmış, trafiği berbatlaşmış görmek beni acıtıyor. Hollanda'dan vatanıma gelmek için can atıyorum, gelince büyük bir hayal kırıklığı ile karşılaşıyorum, bu da beni derinden yaralıyor” diyen arkadaşıma hak vermemek mümkün mü?
Bir çay içimliği, iki satırlık sohbetimizde aramızda geçen konuşma bu...
Dışarıda yaşayanlara göre şehir kan kaybediyor...
Sadece taşlaşma mı?
Ya da trafik mi?
Arkadaşım biraz heyecanlı...
Sanki biraz abartıyor gibi geldi bana...
Elbette, Hollanda'nın “Amsterdam”ı ile Türkiye'nin “Konya”sını terazilemek mümkün değil...
Ama, Konya'nın bu ülkenin en yaşanabilir şehri olduğunu da ıskalamamak lazım.