Sağdakiyle soldakiyle, Avrupa’dakiyle Amerika’dakiyle son yıllarda hemen hemen bütün dünya milletlerin üç harflilerin bir şekilde etkisi altına girmiş durumda olduğunu görüyoruz.
Maalesef buna bizimkiler de dâhil oldu sayılır.
Üç harfli dedi isek hemencecik küçüklük dönemimizde ilk defa okul öncesinde gittiğimiz mahalle mektebindeki hocalardan duyduğumuz Kur’an-ı Kerim’in diliyle dumansız ateşten yaratılan metafizik veya görünmedikleri içinde bazen de ruhani varlıklar olarak kabul edilen cinlerden şeytandan bahsediyoruz zannetmeyin.
Gerçi bazı adına hoca falan denilen Allah (cc) Rasulü (sav) düşmanları üç harflilerin bizim bildiğimiz o görünmeyen şeyler olmadığını cin denilen varlıkların biraz da kendi yaptıklarından mülhem olarak “cin gibi becerikli insanlar” olduğunu iddia etse de bizler Kur’an ayetlerinin ifadesini bizlere tebliğ eden Hz. Rasulullah’ın (sav) söylediklerine inanıyoruz.
Bu sebepten dolayıdır ki bizim bahsettiğimiz üç harfliler aynen bizim gibi topraktan yaratılan insan cinsinden eti budu kanı canı olanlardandır.
Gerçi bizim üç harfli dediklerimiz de şeytana da cinlere de külahını ters giydirecek şekilde pek çok maharetli işler yapıyorlar ama olsun.
Bizim bahsettiğimiz 3 harfliler Çinliler.
Meşhur tabir ile komünist Mao’nun kızıl Çin’i.
Bu üç harflilerin son yıllarda komünizmi de kapitalizmi de yaya bırakacak kadar büyük bir ekonomik başarıya ulaşmalarının elbette herkese göre ayrı bir nedeni vardır.
Kimi kolektif çalışmayı başarının kaynağı olarak ileri sürer, kimisi nüfusun çokluğunu.
Ama şimdiye kadar Çin ile ilgili bir şeyler söyleme ihtiyacı duyanlar bu üç harflilerle nasıl mücadele edileceği konusunda öyle işe yarar şeyler söylememişlerdir.
Esasında bizim memlekette de ele gelir dişe dokunur bir bilgi yoktur Çin’in geçmişi ve bu günkü ekonomik başarısı hakkında.
Üç harflilerin bizdeki en önemli bilgisi ya tarihte Türklerin saldırıları karşısında Çin seddi yapmak mecburiyetinde kalan ve kahramanlığımızın şahidi olarak tarihte yerlerini alanlar veya sağ sol çatışmalarından kalan Komünizmi benimsemesi nedeniyle Rusya ile birlikte düşmanımız olanlardır.
Bu milletin evlatları yıllarca bu sebepten dış güçler eliyle bölündükleri karşılıklı kamplarda sol ellerini kaldırarak “Kahrolsun Amerika” diyenlere karşı sağ ellenin kaldırarak “Kahrolsun Rusya” sloganının yanına “Kahrolsun kızıl Çin” sloganını da ilave etmiştir.
Kahrolsun Amerika, kahrolsun Rusya ve Kahrolsun kızıl Çin ve yerli iş birlikçileri demekle düşman olarak gördüklerimizin kahrolmadığını ve tam aksine bu ülkenin kaybettiği gencecik evlatları ve boşa harcanmış yılları ve maddi gücü nedeniyle kahrolduğunu manen ve maddeten çektiğimiz acı ve ıstıraplarla öğrendik.
Öğrenmeye öğrendik ama öğrendiklerimiz hayata geçirmek gibi bir özelliğimiz olmadığından bu günlerde hala eski alışkanlıklarımızı terk edemediğimiz de bir kez daha görmüş olduk.
Yıllardır kahrolsun İsrail demekle kimsenin kahrolmadığını bildiğimiz halde şimdilerde yine kahrolsun hain katil Çin demekle de kahrolmayacağını bildiğimiz gibi.
Biliyoruz ama bir türlü bilgimizin gereğini yerine getiremiyoruz.
Tıpkı dün dünün Maocusu Perinçek ile bu günlerde aynı safta bulunan siyasilere karşı bilgimizin gereğini yerine getiremediğimiz gibi.
Veya kullandığımız elektronik eşyalar ve telefon başta olmak üzere ev araç ve gereçlerinin neredeyse tamamının Çin’de üretildiğini ve bunları alıp kullanmakla hem maddeten hem de manen Çin’e destek olduğumuzu bildiğimiz halde bu bilginin gerektirdiği davranışı gösteremediğimiz gibi.
Kimiz daha ucuz diye tercih ettik üç harflilerin ürettiği televizyon, bilgisayar ve cep telefonlarını, kimimiz de çok kar getiriyor diye tercih ettik.
Hiç düşünemedik Çin’de üretilen bir malın taşıma masraflarını malın değerinden daha fazla olduğu halde neden bu kadar ucuz olduğunu.
Ya da çocuklarımız aldığımız okul malzemeleri ve oyuncaklardaki zararlı maddelerin okulumuza ve evimize öldürücü zehirler saçtığını.
Öyle bir etrafınıza baktığınızda göreceğiniz şey hemen herkesin evinde ve işyerinde mutlaka birden fazla Çin menşeli ürünün kullanılmakta olduğudur.
Görünürde düşmanımız olan üç harfliler ile yapacağımız mücadele geçmişte sadece slogan atmakla kaldığımız gibi kalmamalı artık.
Zira kahrolsun katil Çin diye sloganlar atarken kimimizin ayakkabısı, kimimizin outdoor pantolonu, kimimizin de elindeki megafonu Çin malıdır.
Hatta geçen hafta Müslüman Uygur kardeşlerimize yapılan kızıl Çin protestosunda kullanmak için yapılan karton Çin seddinin kartonlarının bile Çin malı olma ihtimali var.
Müslümanlara yaptığı sistematik yok etme zulmü nedeniyle üç harflilerle yapılacak mücadelenin şekli sadece slogan atmakla kalmamalı diyenler başlarını ellerinin arasına alıp 20. Yüzyıl Çin seddinin nasıl aşılabileceğini tekrar düşünmelidirler.
Belki bu defa slogan atmaktan daha tesirli bir yol bulabiliriz.