3 Aralık Dünya Engelliler Günü: Özel Çocuklar ve Sanat Eğitimi

Tuba Subaşı Adıbelli

Bilim ve sanat uzun, ömür kısadır. Hipokrates

3 Aralık Uluslararası Dünya Engelliler Günü, Birleşmiş Milletler tarafından engelli bireylerin toplumsal yaşamda fırsat eşitliği ve diğer bireylerle tüm haklarda eşit katılım sağlamalarına ilişkin farkındalık sağlayan bir gündür. Ülkemiz de ve tüm dünyada çeşitli etkinliklerle Özel Eğitimli bireylerle bir araya gelinmektedir.

**

Hiç şüphesiz sanat, insanlığın tarihi kadar eski bir kavramdır. 20. yüzyılın başından bu yana sanat eğitimi kavramı genel anlamda, güzel sanatların tüm alanlarını ve biçimlerini içine alan, okul içi ve okul dışı yaratıcı sanatsal eğitimi tanımlamaktadır. Dar anlamda ise okullardaki ilgili bölüm ve sınıflarda bu alana ilişkin olarak verilen dersleri kapsar. İfade etmek istediğimiz sanat eğitimi, yetişkin eğitiminden çok yetişmekte olanların genel eğitim sürecini içine almaktadır.

**

Sanat eğitimi çevreyi anlamanın ve öğrenmenin bir yoludur. Sanat eğitimi, zihinsel olgunlaşma, nesnelere anlam verme, algılama ve estetik duyarlılığı geliştiren bir eğitim şeklidir. Sanat eğitimi esnek ve yaratıcı düşünmeyi geliştirir. Sanat, çocukların kendi dünyalarını anlamalarını sağlar, çocuğun perspektifini geliştirir. Sanat eğitimi temelde, çocuğu görmeye, aramaya, sormaya, denemeye, sonuçlandırmaya yöneltir. Bir yandan basitten karmaşığa doğru ilerlerken hem fikirler üretme hem de fikirlerini somut materyallerle ürüne dökme fırsatı sunarak üreticiliği desteklemektedir. Sanat etkinliklerinde çocukların çevreyi gözlemlemeleri ve doğada var olanları inceleme imkânları sağlanması önemlidir.

**

Sanat etkinlikleri aracılığıyla çocuğun estetik algılaması da gelişmektedir. Estetik algılama; doğaya, üretilen her nesneye karşı hassas olma becerisini içerir. Güzelliği sevmeyi öğrenen onu korumayı da bilir. Bu nedenle çocuklara estetik duyarlılık kazandırmak gerekmektedir. Estetik ise; sanat eğitimi ile kazandırılır. Sanat eğitimi, güzelliği gören gözler ve duyan kulaklar, doğruyu algılayabilen mantık ve heyecanla dolu duygular taşıyan bir kalp sağlayarak estetik algıyı geliştirir. Yani kalbi selim, aklı selim, zevki selim toplumlar yetişir.

**

Sanat, eğitim bilimlerinin de ayrılmaz ve temel parçalarından biridir. Çocuk önce aile ve yaşadığı çevre de sonra okulda aldığı eğitim ile sanatla tanışır, sever ve gelişir. Çocukların duygu ve düşüncelerini ifade ettikleri bu araç özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklar söz konusu olduğunda daha çok önem kazanmıştır.

Özel Eğitimli birey de var olan zihinsel işlevler sınırlı becerilere sahiptir. Zihinsel işlevlerde normalin altında bulunma, bunun yanı sıra uyumsal beceri alanlarının (iletişim, özbakım, ev yaşamı, sosyal beceriler, bağımsız yaşam, kendini yönetme, sağlık ve güvenliği koruma, akademik beceri, boş zaman ve iş) iki yada daha fazlasında sınırlılıklar gösterme durumunu yaşayan bireyler Özel Eğitim’e ihtiyaç duymaktadırlar. Yetersizliği olan bireylere gerekli bilgi ve beceriler kazandırıldığında, sosyal ve gerektiğinde fiziksel çevrede bazı değişikliklere gidildiğinde yetersizliğin engel durumuna dönüşmesinin önlenebileceğini bilmekteyiz. Özel Eğitim almak, bu eğitime ihtiyaç duyan bireyi kendine yeterli hale getirerek topluma kaynaşmasını, bağımsız ve üretici  bireyler olmasını destekleyecek becerilerle donatan eğitim sistemidir.

Sanat eğitimi alma şansına sahip olan birey kendine en iyi ifade yollarını deneyerek keşfedecek ve bu yolla da farklı bireylerle iletişim kuracaktır. Aynı zamanda toplumda fark edilir olmasına yardımcı olan sanat ile kendi öz benliği de gelişecektir.

Sanat; eğitime dair hayati önem taşıyan, öğrenmenin tüm alanlarına zengin yaratıcı değerleriyle farklı dokunuşlar katan bir olgudur. Sanat; gelişmeye, öğrenmeye ve büyümeye belki de en etkin rolü oynayan dışavurum aracı.

Yüksek uygarlığın merdiveni sanattır. Mustafa Kemal Atatürk