28 Şubat’ı iyi analiz etmek lazım. 28 Şubat sadece Refah-Yol hükümetini devirmekten ibaret değildir. Resmi ideoloji iyi tanırsak o zaman 28 Şubat’ı anlarız. Resmi ideoloji, laik- Kemalist, sol- sosyalist, milliyetçi-faşist bir düşünceye dayanmaktadır. Dolayısıyla 28 Şubat, milletimizin milli, manevi ve ahlaki değerlerine, tarihine tahammülsüzlüğünün bir ifadesidir.
Durum böyle olunca Refah-Yol hükümeti ne yaparsa yapsın resmi ideolojinin ona karşı tahammülü söz konusu olamazdı ve yıkılması gerekirdi; yıkıldı. Resmi ideoloji, tahammülsüzlüğünü “28 Şubat bin yıl sürecektir” diyerek perçinlemiştir. Öyle olmadı. Milletimizin değerleri ve iç dinamikleri karşısında zulüm zirvede beş sene hükmünü icra edebildi ve AK Parti iktidara gelerek 28 Şubat’ı frenledi. Bugüne kadar belli ölçüde yol alındı. Resmi ideoloji halen ayakta ve zulmünü orta- ölçekte icra etmektedir. Tevhid-i Tedrisat kanunu yürürlüktedir. 8 yıllık kesintisiz eğitim devam etmektedir… 4+4+4 12 yıllık zorunlu eğitime karşı çıkılmaktadır.
28 Şubat süreci kısaca şöyle gelişti: Refah-Yol Hükümeti kuruldu. Bu hükümetin varlığı, icraatı resmi ideolojiyi ve efendilerini rahatsız etmeye başladı. Çileden çıkartan icraatı Havuz sistemidir. Çünkü Havuz sistemi, dışa bağımlılığı önlemeyi, zulüm ve sömürü düzenine son vermeyi hedeflemişti. İşte Havuz sistemi yürürlüğe girince düğmeye basıldı. Bazı hadiselerin gelişmesi, diğer icraatları ve Taksim’e cami yapmak gibi yapmak istedikleri bazı icraatları işin bahanesidir.
Hükümetin yıkılması için ardı ardına senaryolar üretildi. Mesela 3 Kasım 1996 Susurluk olayı, “Aydınlık için bir dakika karanlık” toplumsal eylemi, Yüksek rütbeli subayların 22 Ocak 1997 tarihinde Gölcük’te toplanarak irticanın iktidarda olduğunu tartışmaları, aczimendler, Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı ve Fadime Şahin hadiseleri v.s.
Dönemin Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, 10 Kasım 1996 tarihinde Refah Partisi İl Divan Toplantısı’nda mealen şöyle dedi: Milli bayramlarda ve 19 Mayıslarda milletimizin değerleriyle, inançlarıyla, tarihiyle alay ediliyor! Türkiye’de henüz gerçek demokrasi yoktur, hâkim güçlerin herkesi kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmeye zorlamaktadır. Refah Partili olarak yeryüzünde tek başıma da kalsam, bu zulüm düzeni değişmelidir. İnsanları köle gibi gören, çağdışı bu düzen mutlaka değişmelidir. Ey Müslümanlar sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve bu inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur.
Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın 11 Ocak 1997 Cumartesi günü Başbakanlık Konutu’nda Diyanet İşleri Başkanı ve halkın sevdiği hocalara ve şeyhlere iftar yemeği vermesi. 30 Ocak 1997'de Sincan Belediye Başkanı’nın Kudüs Gecesi düzenlemesi ve İran büyükelçisinin misafir etmesi sahneye konulan cihad oyunu.
28 Şubat'ta yapılan MGK toplantısında birçok kararlar alındı. Bunların en önemli olanları şunlardır: Tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB'e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kur’an kursları denetlenmeli, tevhid-i tedrisat kanunu uygulanmalı…
Batı Çalışma Grubu, bu kararların ülkemizin geleceğini ipotek altına almasına aldırmadan uyguladı. 8 yıllık kesintisiz eğitimle Kur’an eğitimini engelledi, Meslek liselerini çökertti, sanayi için ara elman sıkıntısı yaşattı. Başta İmam hatip liseleri olmak üzere Meslek Liselerinin üniversiteye gitmesini kat sayı zulmü ile önledi; halen önlenmeye çalışılmaktadır.
28 Şubat’tan kurtulabilmek için bir an önce yeni anayasa yapılmalı. Bu anayasada 28 Şubat zihniyeti tasfiye edilmeli, mimarları yargılanmalı ve 4+4+4 12 yıllık zorunlu eğitime bir an önce geçilmeli, din eğitimi ilköğretimden üniversite son sınıfına kadar sistemli bir şekilde okutulmalı, sosyal bilimler pozitivizmden arındırılarak ahlakî değerler yerleştirilmeli.
Durum böyle olunca Refah-Yol hükümeti ne yaparsa yapsın resmi ideolojinin ona karşı tahammülü söz konusu olamazdı ve yıkılması gerekirdi; yıkıldı. Resmi ideoloji, tahammülsüzlüğünü “28 Şubat bin yıl sürecektir” diyerek perçinlemiştir. Öyle olmadı. Milletimizin değerleri ve iç dinamikleri karşısında zulüm zirvede beş sene hükmünü icra edebildi ve AK Parti iktidara gelerek 28 Şubat’ı frenledi. Bugüne kadar belli ölçüde yol alındı. Resmi ideoloji halen ayakta ve zulmünü orta- ölçekte icra etmektedir. Tevhid-i Tedrisat kanunu yürürlüktedir. 8 yıllık kesintisiz eğitim devam etmektedir… 4+4+4 12 yıllık zorunlu eğitime karşı çıkılmaktadır.
28 Şubat süreci kısaca şöyle gelişti: Refah-Yol Hükümeti kuruldu. Bu hükümetin varlığı, icraatı resmi ideolojiyi ve efendilerini rahatsız etmeye başladı. Çileden çıkartan icraatı Havuz sistemidir. Çünkü Havuz sistemi, dışa bağımlılığı önlemeyi, zulüm ve sömürü düzenine son vermeyi hedeflemişti. İşte Havuz sistemi yürürlüğe girince düğmeye basıldı. Bazı hadiselerin gelişmesi, diğer icraatları ve Taksim’e cami yapmak gibi yapmak istedikleri bazı icraatları işin bahanesidir.
Hükümetin yıkılması için ardı ardına senaryolar üretildi. Mesela 3 Kasım 1996 Susurluk olayı, “Aydınlık için bir dakika karanlık” toplumsal eylemi, Yüksek rütbeli subayların 22 Ocak 1997 tarihinde Gölcük’te toplanarak irticanın iktidarda olduğunu tartışmaları, aczimendler, Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı ve Fadime Şahin hadiseleri v.s.
Dönemin Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, 10 Kasım 1996 tarihinde Refah Partisi İl Divan Toplantısı’nda mealen şöyle dedi: Milli bayramlarda ve 19 Mayıslarda milletimizin değerleriyle, inançlarıyla, tarihiyle alay ediliyor! Türkiye’de henüz gerçek demokrasi yoktur, hâkim güçlerin herkesi kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmeye zorlamaktadır. Refah Partili olarak yeryüzünde tek başıma da kalsam, bu zulüm düzeni değişmelidir. İnsanları köle gibi gören, çağdışı bu düzen mutlaka değişmelidir. Ey Müslümanlar sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve bu inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur.
Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın 11 Ocak 1997 Cumartesi günü Başbakanlık Konutu’nda Diyanet İşleri Başkanı ve halkın sevdiği hocalara ve şeyhlere iftar yemeği vermesi. 30 Ocak 1997'de Sincan Belediye Başkanı’nın Kudüs Gecesi düzenlemesi ve İran büyükelçisinin misafir etmesi sahneye konulan cihad oyunu.
28 Şubat'ta yapılan MGK toplantısında birçok kararlar alındı. Bunların en önemli olanları şunlardır: Tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB'e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kur’an kursları denetlenmeli, tevhid-i tedrisat kanunu uygulanmalı…
Batı Çalışma Grubu, bu kararların ülkemizin geleceğini ipotek altına almasına aldırmadan uyguladı. 8 yıllık kesintisiz eğitimle Kur’an eğitimini engelledi, Meslek liselerini çökertti, sanayi için ara elman sıkıntısı yaşattı. Başta İmam hatip liseleri olmak üzere Meslek Liselerinin üniversiteye gitmesini kat sayı zulmü ile önledi; halen önlenmeye çalışılmaktadır.
28 Şubat’tan kurtulabilmek için bir an önce yeni anayasa yapılmalı. Bu anayasada 28 Şubat zihniyeti tasfiye edilmeli, mimarları yargılanmalı ve 4+4+4 12 yıllık zorunlu eğitime bir an önce geçilmeli, din eğitimi ilköğretimden üniversite son sınıfına kadar sistemli bir şekilde okutulmalı, sosyal bilimler pozitivizmden arındırılarak ahlakî değerler yerleştirilmeli.