Plastikler, petrol türevlerinden üretilmiş kendine birçok alanda yer bulmuş hatta birçok ürünün hammaddesi olacak kadar da diğer hammaddelerin tahtına oturmuş bir kimyasaldır. 1950’lerden bu yana artan üretimi, yaygın kullanımı ve kullanım kolaylığı nedeniyle hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Her geçen gün giderek artan üretimi ve kullanımıyla plastikler güneş ışığı, dalga, yağmur, rüzgâr gibi doğa olaylarıyla parçacık büyüklüklerine göre nano, mikro ve mezoplastiklere parçalanarak kozmetik, diş fırçası, diş macunu, deterjan, giysi, toprak hatta sofra tuzuna kadar birçok farklı ürünün içeriğine bulaşmaktadır. Yani besin zincirimizin bir parçası haline gelmiş durumdadır. Sürdürülebilirliği olmayan bu ürünler hem insanlar hem de doğa için tehdit oluşturmaktadır. Bazı plastiklerin doğada yok olma sürelerine bakıldığında bir elma çöpü bile 2 ayda yok olurken, plastik torbalar 20 yılda, plastik şişeler 450 yılda, bebek bezleri 550 yılda, alüminyum kutular için 200-300 yıl geçmesi gerekirken strafor bir malzemenin ihtiyaç duyduğu süre ise 2 milyon yıldır. Mikroplastiklerle bulaşısı olan canlılar insanlar tarafından tüketilerek ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Ayrıca binlerce canlı da hem denizde hem karada bulunan atık plastikleri yutarak ölmektedir. Bu sebeple birçok canlının da nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye 10 Aralık 2018’den beri poşete 25 kuruş ücret getirerek önlem almaya çalışmıştır. İnsanlar bunu bir önlem olarak görmeyerek poşet kullanımına devam etmektedir. Ancak bu uygulamaya ters düşen bir hareketle ülkemiz, 2022 yılında Avrupa Birliği’nden (AB) en çok plastik atık ithal eden ülkelerden biri olmuştur. Devletimizin bu politikası ‘’Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’’ dedirtecek cinstendi. Bu şekilde politika güden devletin poşet için aldığı 25 kuruşluk önlem maalesef işe yaramamış, insanların poşet kullanımına ket vurmaya istenmiştir. Bunun yerine ithal edilen çöplere sınırlandırmalar getirilmesi daha yerinde olacaktır. Bazı ülkeler birçok zararı nedeniyle plastik atık almayı sonlandırmış durumdadır. Devletin eliyle ithal çöplerle kirletilen topraklara plastik ekip kanser biçmemek için bu çöplerin alımı durdurulmalıdır. Atık plastik çöplerin cüzi yararının yanında doğaya verdiği tahribat ölçülemez niteliktedir. Türkiye’nin kendi çöpü kendine yetmeseydi zaten 25 kuruşluk poşet önlemi alınmazdı diye düşünüyorum. Bu çöpler AB ülkesine katkı sağlayacak olsaydı ihracına neden izin versin ki? Kirlilik ve birçok sebepten 2021 yılında Marmara denizinde müsilaj oluşmuş birçok deniz canlısının da yaşamı sonlanmıştı. Maalesef ziyarete gelen turistler denizlerimizi çöp merkezi haline getirmişlerdir. Doğa giderek kirlenmekte alınan önlemler yeterli gelmemekte ve plastikten canlılara evrilmekteyiz. Avrupa’da ve birçok ülkede yere çöp atma cezası verilirken, niçin ülkemizin doğal kaynakları düşünülerek turistlere ya da kendi vatandaşlarımıza kurallar koyamıyoruz. Plastikler nedeniyle mikrofaunası bozulan topraklarımız yenilenebilir bir kaynak olmamakla birlikte üretim sisteminin bozulması ekonomik bozulmalarında sebebi olacaktır. Yavaş yavaş altı ısıtılan kurbağalar gibi mikroplastikler yüzünden hayatının geri kalan kısmını hastalıklı bireyler olarak geçirmememiz için plastik kullanım alanlarına sınırlamalar getirilmelidir. İthal edilen çöplerle bozulan doğa ise er geç intikamını alacaktır.