24 Kasım Öğretmenler Günü, 24 Kasım 1981 tarihinden itibaren her yıl “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 24 Kasım, bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat 1980 post modern darbesinin ürünüdür.
Türkiye’de, Cumhuriyet’in ilanından itibaren hatta Tanzimat’tan itibaren sekülerleşme (dünyevileşme), başka bir ifade ile çağdaşlaşma eğitim anlayışı benimsendiği için, alfabede bir değişikliğe gidilmesi gerekirdi.
1928 tarihinde ortamın hazır olduğu anlaşılınca, 23 Kasım 1928 tarihinde TBMM’nin kabul ettiği Türk Harfleri Hakkındaki Kanun ile Harf İnkılâbı başladı. Kanunun çıkarılmasının ardından açılan Millet Mektepleri ile Latin harflerinin öğretilmesi için bir okuma yazma seferberliği başlatıldı. 24 Kasım 1928 tarihli Millet Mektepleri Talimatnamesi gereğince Mustafa Kemal, Millet Mektepleri’nin Başöğretmeni unvanını aldı.
İşte kutladığımız 24 Kasım Öğretmenler Günü, bu muhtevayı taşımaktadır. Gaye seküler eğitimin devamını sağlamak ve harp inkılâbını canlı tutmaktır. Bu arada bin yıllık ilmi çalışmalarımız, sanatımız ve kültürümüz raflara kaldırıldı.
Bunun bilincinde olan milletimizin münevverleri, kurum ve kuruluşlarımız, harekete geçti ve 5-6 seneden beri Osmanlıca okuma ve yazma seferberliği başlattılar ve kurslar düzenlediler; halen çalışmalar seyrinde ve yerinde devam etmektedir. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı da üzerine düşen görevi yerine getirmiştir ve getirmeye devam etmektedir.
Bir milletin tarihinde böyle bir kopukluğun olması, o milletin geri kalmasına neden olur. Bugün üniversite mezunlarının birçoğu Osmanlıca, Farsça ve Arapça bilmemektedir. Bu durumda mazi ile bağ kurup ileriyi görmek mümkün mü?
Başka bir milletin tarihinde böyle yüz seksen derece bir değişim ve dönüşüm yaşanmamıştır. Onun için tarihimiz, sanatımız ve kültürümüzle barışıp, maziden güç alarak yeni plan ve proje ile ileriye dönük çalışmalar yapılması gerekir.
Bu sebeple 24 Kasımı böyle bir değişim ve dönüşüm anlayışıyla yeniden ele alınıp değerlendirilmelidir. Öğretmenler Günü çağdaş eğitimin canlandırılması ve diri tutulması için kutlanmaya devam edilirse, geçmişle bağ kurup, geleceğe ümitle bakmak mümkün olmaz. Geçmişle bağını koparmayan Batı ülkeleri, sadece yarının değil, bir asır ötesinin plan ve projelerini hazırlamakta ve zihinlerindeki dünyanın nasıl şekillenmesi gerekiyorsa ona göre ülkelerin sınırlarını çizmekte ve haritalarını çıkarmaktadır.
24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle diyorum ki, mazi ile bağ kurup geleceğin plan ve projelerini çizebilmek için, seküler eğitim yerine maddi ve manevi eğitimi paralel bir şekilde yürütmek gerekir. Bunun için pozitif bilimleri, seküler yapıdan ve Batı referanslı olmaktan kurtarmamız gerekir.
Düşünebiliyor musunuz, edebiyatımızdan tutun, psikoloji, felsefe, sosyoloji ve diğer sosyal bilimlerin tamamı Batı referanslıdır; tarih ilim de öyle.
24 Kasım Öğretmenler Günü bu düşüncemizin de hatırlanmasına vesile olmasını arzu eder, Milli eğitim Bakanlığı’na, bütün öğretmen ve öğrencilere başarılar dilerim. Hoşça kalın.