2017-2018 öğretim yılı 18 Eylül’de başlıyor, hayırlı ve uğurlu olsun. Bakanlığımızda güzel çalışmalar yapılmakla birlikte bazı yanlışlar halen devam etmektedir. Biz bu yazımızda önce yapılan güzel icraatlardan bahsedeceğiz, akabinde halen devam eden bazı yanlışları dile getireceğiz. Gayemiz, eğitim ve öğretimimizin üst seviyede seyretmesine katkıda bulunmaktır.
Yapılan Güzel İcraatlar
Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz’ın açıkladığına göre bu yıl ortalama bir öğretmene 17 öğrenci düşmektedir. 2019 yılın sonuna kadar Türkiye ikili eğitim ve öğretimden kurtulacak, bunun için derslikler hızlı bir şekilde yapılmaktadır.
Geçen yıl öğretmen ve öğrencilerin görüşleri alınarak müfredat yenilendi. İlk olarak 2017-2018 eğitim öğretim yılında 1, 5 ve 9. sınıflarda uygulamaya konulacaktır. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi haftada iki saate çıkarıldı. Biz bu konuda bu köşemizde defalarca gerekçeleriyle birlikte yazdık, iki saate çıksın diye. İnşallah kapsamı ilerde daha da güzel olur; yurttaşlık bilgisi dersi olmaktan çıkartılır. Yeni müfredata göre lise biyoloji derslerinde artık “Darwin ve Evrim Teorisi” olmayacak.
Genel lisede çalışırken, Biyoloji öğretmeni söz konusu teoriyi anlatırken, “Çocuklar biz maymundan geldik, atamız maymundur!” demiş. Zil çalar çalmaz öğrenciler soluğu müftülükte almışlar. Durumdan haberdar olunca, Topraktan yaratıldığımızı, atamızın Âdem (a.s.) olduğunu açıkladıktan sonra Müminun süresinin 14, 15, 16 ve 17. ayetlerini açıkladım. Bu ayetler insanın ana karnında gelişiminden bahsetmektedir.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan, AK Parti teşkilatı için metal yorgunluğundan bahsediyor. Bakanlıklarda yok mu? Bakanlıklarda hizmet üretebilecek, ortaya yeni projeler koyabilecek idarecilere ihtiyaç var. Mesela basından öğrendiğimize göre Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar yardımcısı odasında, çeşitli hayvanlar barındırarak, dışarıdan gelen misafirlere, “Ben bunlara danışarak icraat yapıyorum” diye espiri yapıyor.
“Seyyidü’l kavmi hâdimühüm” ifadesi Bakanlıklarda uygulanıyor mu? Bir araştırma yapılmalı. Bunun sonucu Bakanlıklarda metal yorgunluğun olup olmadığı ortaya çıkar, diye düşüncesindeyim.
Bazı Yanlış Uygulamalar
Sanat okulunda öğretmenlik yapan bir öğretmen arkadaşım anlattı: Sanayideki uygulamalarla okulda yapılan uygulamalar, birbirini tutmamaktadır. Bunun sebebi, 1940- 1950-1960 yıllarında yapılan müfredat programının halen yürürlükte olması.
Sanayicinin çırak sıkıntısı çekmesi; ilk dört yılı bitiren bir öğrenci ikinci dört yılda öğleye kadar okulda öğleden sonra öğretmenlerinin nezaretinde sanayi bölgesinde ders görmesiyle bu sorun çözülebilir. Liseyi bitiren bir öğrenci çırak olmaz, ara eleman sıkıntısı da ülkemizde sorun olmaya devam eder.
Bir öğretmen falan nahiyenin falan okulunda görevli iken o öğretmen’in kadrosu yerinde bırakılmak şartıyla şehrin merkezindeki bir okulda idareci yapılmaktadır. Söz konusu öğretmen bu sayede yerinde görünerek yüksek puan almaktadır ve bir taraftan da şehrin göbeğindeki bir okulda idarecilik yapmaktadır. Bu adalete sığar mı, soruyorum Bakanlığımıza?
Bir öğretmenin kadrosu okulunda kalmak suretiyle falan okulda müdürlük yapmaktadır veya müdür muavini olarak çalışmaktadır. Norm kadro hesaplanırken söz konusu idarecinin kadrosu da dikkate alınarak hesaplanmaktadır, bu öğretmenler arasında huzursuzluğa sebep olmaktadır.
Bazı idareciler, sudan bahanelerle dersini aksatmaya devam etmektedir. Olan öğrenciye olmaktadır. İdareci olmak demek “Layüsel” olmak değil.
Geçen sene son sınıfta okuyan ve dışarıdan nakil olarak gelen bir öğrencim sınıfta anlattı dedi ki: Hocam benim Arapçam zayıf, ben de temel yok, nakil olarak geldiğim okulda Arapça dersimize bir müdür yardımcısı girerdi, çok zaman işim var, misafirim var diye derse gelmezdi; geldiği zaman hayatını anlatırdı.
Sonuç olarak diyoruz ki, Bakanlığımız, eğitim ve öğretimin seviyesini yükseltmek için elinden geleni yapmakla birlikte yukarıda söylediğim yanlışlıklar da giderilirse daha güzel olur; yarınlara daha büyük umutla bakarız diye düşünüyorum. Hoşça kalın.