Halk, omuz omuzaydı.
Partiler, omuz omuzaydı.
Siyasetçiler, omuz omuzaydı.
Sivil toplum kuruluşları, omuz omuzaydı.
Medya, omuz omuzaydı.
Demokrasiye inanan asker, omuz omuzaydı.
Demokrasiden başka rejim yok diyen polis, omuz omuzaydı.
Evet, olmaması gereken bir geceydi. Evet utanç gecesiydi.
15 Temmuz akşamı kara lekedir.
Ama aynı zamanda hayırlı geceydi.
Çünkü;
BİR: Ordunun içindeki çete deşifre oldu
İKİ: Ortak değerlerimizi yitirmemişiz.
ÜÇ: Demokrasinin korunması gereken en önemli varlığımız olduğu konusunda hemfikirmişiz.
DÖRT: Bu vatan hepimizinmiş.
BEŞ: Paralel yapının ne kadar derin yapı olduğu ne kadar tehlikeli yapı olduğu, gözü dönmüş insanlar olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
ALTI: Benden sizden ayrımı cuma gecesi ortadan kalktı. (Dilerim ebediyen kalkar)
Bundan 10 yıl, 15 yıl, 30 yıl önce olsa herkesin aklına ilk gelen darbe olurdu.
Askerin yönetime el koyduğu olurdu.
Kimsenin aklına darbe gelmedi. Herkes teröre yordu. Herkes terör ihbarı nedeniyle önlem alındığını zannetti.
İşin rengi saatler sonra anlaşıldı.
Sokağa çıkma yasağını takmadı, tam tersi, sokaklara döküldü.
Darbe girişimini kimse içine sindirememişti.
Kimse destekler tavra girmemişti.
Ama kimse ne yapacağını bilmiyordu.
Sokakta olanlar evlerine dönmeye çalıştı.
Evde olanlar televizyon ekranına yapıştı.
Gece yarısı Cumhurbaşkanı cep telefonuyla CNN Türk’e bağlandı. Hande Fırat’a konuştu.
Dedi ki; vatandaşlarıma çağrımdır, sokaklara çıksınlar, en yakın meydanlara gitsinler.
Darbe girişimi bu çağrıyla gücünü yitirdi.
İnsanlar sokaklara çıktı. Tankların üzerine çıktı. Önlerinde etten duvar oldu.
Askerleri resmen teslim aldı.
Polisten önce teslim aldılar. Polise teslim ettiler.
Çok büyük badire atlattık, darbeciler mutlaka sokağa çıkanlarla sınırlı değil, darbeyi destekleyen sivil unsurlar da vardır. Darbenin yargı ayağı, bürokrasi ayağı, hatta medya ayağı da vardır, siyasal iktidar her türlü tedbiri alarak kendini korumak zorundadır, daha doğrusu, demokrasiyi korumak zorundadır. Siyasal iktidar bu tür kalkışmanın olmaması için her türlü tedbiri almak zorundadır., hafife alınacak olay değildir.
Cuma gecesi gördük ki; Medya dördüncü güçmüş. Medyasız olmazmış. Medya hafife alınacak, kolu kanadı kırılacak kurum değilmiş. Eleştirel medyaya, muhalif medyaya daha çok ihtiyaç varmış.
Siyasal iktidara muhalif olmak, rejime muhalif olmak demek değilmiş. Siyasal iktidarların kendilerine muhalefet eden gazetelere, televizyonlara, yazarlara, çizerlere de ihtiyacı varmış.
Bir daha yaşanmaması dileği ile Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olunuz.