Evet…
Zurnanın zırt dediği yere geldik.
Türkiye cumhuriyetinin 100. yılında 30. seçimleri pazar günü itibari ile gerçekleştirmiş olacağız.
Nice badireler atlatmış, halk tabiriyle “feleğin çemberinden geçmiş” olan vatanımız için, birileri tarafından “tarihimizin en önemli seçimi” olarak gösterilse de, rahmetli Erbakan hocamızın deyimiyle tarih sayfalarında küçük bir anekdot olarak kalacak bir seçime giriyoruz aslında.
Geçen yazımızda söylediğimiz gibi, öncelikle şu iki durumu unutmamak gerekir:
1- Hiç kimse la yüsel yani hatasız değil!
2- Ülkeyi yönetenlerin değişmesiyle binlerce yıllık mazisi olan ülkemize hiçbir şey olmaz.
Sizi gazlayan, galeyana getiren, kaosun ortasına çekmeye çalışanlara fırsat vermeyin. En nihayet seçeceğiniz ve gün sonunda milletimizin takdiri ile seçilecek olan aday da her şeyden önce sizin bizim gibi insan. Hatalarıyla sevaplarıyla. Yanlışıyla eksiğiyle doğrusuyla. Ve kim ne derse desin, bu millete hizmet etmeye çalışacak olan bir ekip olacak. Cumhur da olsa Millet de olsa Ata da olsa.
Geçmişiyle yargılanıp ona göre karar verdirmeye çalışanlara da kulak asmayın.
Bütün her yerdeki gündem olan “seçimden sonra bakalım” kısmına da aldanmayın.
Hasılı İslam Tarihinde bunların her biri ile ilgili onlarca örnek vardır. İsteyen istediği döneme baksın, örnekleriyle görsün.
Fazlaca uzatmaya gerek de yok.
Seçimlerin devletimiz ve İslam ümmeti adına hayırlara vesile olması duasıyla…
Şimdiden mübarek olsun.