Son güncelleme tartışmaları bir kere daha göstermiştir ki Ehli Sünnet Müslümanlar her zamankinden daha fazla tehdit ve saldırı altındadır.

Müslümanlar arasında “SEVADI AZAM” olarak adlandırılan büyük topluluk içten ve dıştan karşılaştığı saldırılarda geriletilemeyince düşman taktik değiştirmiş görünüyor.

Kur’an-ı Kerim’i yanlış yorumlamak suretiyle dini yıkmaya çalıştılar olmadı.

Hz. Peygamberimizin (sav) Sahih Sünneti ve Hadislerini itibarsızlaştırmaya çalıştılar.

Bunun da tutmadığı görüldü.

Şimdi bir kademe daha aşağıdan başlamak suretiyle Müslümanları birbirine güvenemez hale getirme yolunu seçtikleri görülüyor.

Müslümanları birbirine güvenmez hale getirmenin ilk adımı olarak da Kur’an-ı Kerim’i ve Sahih Sünnet ile Hadisleri, bizlere ulaştıran Sahabe Neslinden (ra) başlamak üzere Selefi Salihini (Rha)  hedef aldılar.

1400 yıl geçmiş olmasına rağmen Kur’an’ın tahrif olmasının önündeki engel olarak gördükleri Selefimize (Rha) saldırmalarının sebeplerini şöyle sayabiliriz.

Kur’an-ı Kerim’i onlar kelamdan Mushaf’a dönüştürdüler.

Kelamı Kadimi onlar bize eksiksiz ve noksansız bir şekilde ulaştırdılar.

Hem de en basit görülen bir tecvid kaidesi üzerine titremek suretiyle.

Hz. Peygamberimizin (sav) Sahih Sünnetini elden ele dilden dile onlar taşıdılar.

Hz. Rasulullah’ın (sav) Sahih Hadislerini onlar zapt ettiler ve sahihini sahih olmayanından onlar ayırdılar.

İslam Dinine muharref dinlerden sonradan ilave edilmeye çalışılan şeylere onlar set oldular.

Dine önceki dinlerden ilave edilmeye çalışılan hususların israiliyat olduğunu biz onlardan öğrendik.

14 asırdır İslam’ın yetersiz olduğunu iddia edenlere karşı her asırda İslam’ın dünya hayatının tüm meselelerine dair bir çözümü olduğunu onlar ispat ettiler.

Hz. Peygamberimizin (sav) vahiy kâtibi olan Hz. Muaviye’den (ra) başlamak üzere suçlamadıkları hatta hakaret etmedikleri sahabe nesli (ra) kalmadı ama toplumdan hiçbir zaman destek görmediler.

Hz. Peygamberimizin (sav) Sahih Hadislerini kılı kırk yararcasına bir titizlikle toplayıp kitaplaştıran Hadis imamlarımız başta olmak üzere hadis rivayet eden Sahabe Nesli (ra) ve Tabiin Neslini (ra) yalancılıkla suçladılar kimse dönüp yüzlerine bakmadı.

Hadis ve Tefsir ilmi ile Fıkıh usulünde öne çıkmış hangi âlim varsa bir kulp takmaya çalıştılar ama başarılı olamadılar.

Bütün bu başarısızlıklarının Müslümanlara göre tek bir sebebi vardı. Ama onlar bilmiyorlardı.

O da Hz. Rasulullah’ın (sav) Sahabe Neslinden (ra) başlamak üzere Selefimizin (Rha) kendilerinden sonra gelenlerden daha bilgili olacağına dair bizzat Hz. Peygamber Efendimizden (sav) bize ulaşan ve İmam Buhari’nin aktardığı (Rha)  “En iyi insanlar benim asrımdaki Müslümanlar (sahabe Nesli)dir. Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenler (Tabiin Nesli)dir. Onlardan sonra da en iyiler onlardan sonra gelenler (Tebei Tabiin Nesli)dir. Onlardan sonra gelenlerden yalan yayılır. Bu üç asırdan sonrakiler, bunlardan nakil yapmadıkça, onlara itibar edilmez.” şeklindeki sahih hadisi Şerifin olaylara ve insanlara uygulanmasıydı.

Müslümanların Hz. Peygamberimizin (sav) Sahih Hadislerine olan itimatlarının yıkılmadığını gören İslam düşmanı iç ve dış güçler Ehli Sünnet olarak adlandırılan mezheplerimiz başta olmak üzere tüm mezhepleri birleştirerek Müslümanları mezhepsiz yapmak istedilerse de yine İslam Ulemasının (Rha) karşısında başarısız oldular.

Şimdilerde oyunun yeni safhası olarak meal okumayı teşvik etmek suretiyle Müslümanların yıkılmaz kalesi olan içtihat kapısını kırarak açmak yolunu deniyorlar.

Ama yine başarısız olmaya mahkûmdurlar.

Çünkü Sahih Sünnet ve Hadis düşmanı şer güçler kabul etmeseler de Sahih Hadislerde geleceğe dair beyan edilen huşular biiznillah gerçekleşecek ve eski zaman âlimleri bu günün şartlarından habersiz diye kötülemeye çalıştıkları İslam Ulemasının (Rha) eskimediklerini ve her yeni gelen çağın sorunları karşısında yepyeni olduklarını bilemediklerinden yine yenilecekler ve fikir ataları olan haricilerden bu yana hep olduğu gibi tarihin çöplüğüne gömüleceklerdir.

Yaşayanlar bunu bir defa daha hep birlikte göreceklerdir.